Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar

ocetinoglu1@gmail.com

Kurban Bayramı

 

Kurban, eski çağlardan itibâren inanç kültürlerinin önemli bir geleneği olagelmiştir. Hazret-i Âdem’in oğullarından Habil, hayvan yetiştiriciliği yapmaktaydı. Semiz bir koçu kurban ettiğine dâir, Kur’an-ı Kerim’de âyet vardır.

Sümerlerde kurban geleneğinin mevcut olduğuna dair bilgiler, inanılır kaynaklarda yer almıştır. Bir iddiaya göre Yunan Filozofu Homeros; ‘Kurban kanı, Tanrı tecellisidir, mukaddestir.’ Diyor.

İnsanlar, ‘Tanrı’ olarak adlandırdıkları mutlak güce, değişik sebeplerle, değişik canlıları kurban olarak sunmuşlardır. Milattan Önce 2000’li yıllarda insanın kurban edildiği biliniyor. Bâzı ilkel topluluklarda ailenin ilk doğan çocuğu kurban edilirmiş.

Tevrat’ta yazılanlardan anlaşıldığına göre Hazret-i Musa döneminde de kurban vardı. Hıristiyanlıkta ilk kurbanın Hazret-i İsa olduğuna inanılır.

Kur’an-ı Kerim’de Hazret-i İbrâhim kıssası ile insanın kurban edilmesi uygulamasına son verilmiştir. Çünkü İslamiyet, inanç kültürlerinin ilâhî bir filtreden geçirilmiş özüdür.

Müslümanlar kurban kesmekle Allah-ü Teala’ya yaklaştıklarına inanırlar. Arapça’da kurban kelimesi ‘yakınlaşmak’ anlamındadır. Kurban ve hac farizasının, hacca gidenler için bir arada olmasında derin mânâlar gizli olmalı.

Bayram ve kurban, ilk defa İslamiyet’te bir araya gelmiştir.

İslamiyet; kurbana insanî bir boyut kazandırmıştır. Cenab-ı Allah, insana-insanlığa faydalı olmayan hiçbir işi emretmemiştir. Yapılmasını emrettiği her fiilde ve yasakladığı her konuda insan için maddî ve mânevî sonsuz faydalar vardır.

Kurban, yalnızca et yardımı maksatlı bir ibâdet değildir. Özünde, Allah (cc) yolunda bir fedakârlık ve O’na sunulan bağlılık ifâdesidir.

Her ibâdetin psikolojik ve sosyolojik faydaları olduğu gibi kurban ibâdetinin de insan üzerindeki etkileri tartışılmaz.  İnançlı sosyologlar, kurban ibâdetinin psiko-sosyolojik yönlerini yorumlayarak, hikmetleri üzerinde durmuşlardır.  Kurban kesmenin sağladığı faydalar, kurbanı kesen kişinin şahsı ile sınırlı değildir. Yakın çevreye, topluma ve ülke ekonomisine sağladığı faydalar son derece mühim ve geniş kapsamlıdır.

Ülkemizde, kurban kesme ibâdetini tartışmaya açanlar var. Kurban kelimesine yeni anlamlar yüklemeye çalışanlardan tutunuz da hayvanları boğazlamanın vahşet olduğu safsatasına kadar değişik görüşler ileri sürülüyor.

Cenab-ı Allah’ın emrettiği, Peygamber (sav) Efendimizin uyguladığı ve 1400 yıldan fazla bir zamandan beri bütün Müslümanların yaptığı bir ibâdetin tartışması olmaz, olamaz, olmamalı. Konuyu tartışmaya açanlar ya câhildirler veya çarpık maksatlı. Bu tür yorumlara, itirazlara itibar edilmemeli.

Kurban konusunda dikkat edilecek tek husus, usulüne uygun güzel ve doğru kesim yapmak veya yaptırmak, öncesinde ve sonrasında, iman ehli kimseler tarafından hazırlanan ilmihallerdeki tavsiyelere uymaktır.

Dinî olarak kurban, Kevser suresinin 2. ayetinde ‘...namaz kıl (dua et) ve kurban kes’ şeklinde emredilmiştir.

İmam-ı Azam, bu emrin tüm Müslümanları kapsama ihtimalini düşünmüş, kurbanın Peygambere ‘farz’, diğer Müslümanlara ‘vacip’ olduğu düşüncesini benimsemiştir.

Kurban, Bakara suresinin 196. ayetinde hacca giden hacılara da farz kılınmıştır.

Hac suresinin 34 ve 36. ayetlerindeyse, kurbanın Allah’ın bir nimeti olduğu, niçin kesildiği, etinden hem kesenin yemesi, hem de yoksullara yedirmesi gerektiği vurgulanmıştır.

 Kurban Allah adına kesilir.

Hem şahsî hem de içerisinde bulunulan toplum ile alakalı bir ibâdettir.

Kesen kişi, etinden faydalanır.

İhtiyaç sahipleri başta olmak üzere akrabalara ve komşulara da verilir.

Bu da kurbanın diğer birçok ibadet gibi hem kişisel, hem toplumsal bir ibadet olduğunu gösterir.

Bayramlar dayanışmaya da katkı sağlar.

Bu duygu ve düşünceler içerisinde okuyucularımın kurban bayramını tebrik eder, nice bayramlara, sevdikleri ve sevenleriyle sağlık, huzur ve mutluluklarla erişmesini Cenab-ı Allah’tan niyaz ederim.