Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar

ocetinoglu1@gmail.com

Gulca Katliamı - 4 Şubat 1997

Doğu Türkistan, hâlen Çin işgali altında bulunan kadim Türk yurdudur. 5-10 sene öncesine kadar 1.820.000 Kilometrekarelik vatan toprağında 30.000.000 Müslüman Türk yaşıyordu. Çinlilerin katliam yaparak, mecbûrî göçe tâbi tutarak, doğum yasağı tatbik ederek, iş vermek vaadiyle başka bölgelere nakletmek suretiyle Türkleri 2.000 yıllık Anavatan topraklarından uzaklaştırdılar. Yerlerine Çinlileri yerleştirdiler. Böylece Türkler, azınlık durumuna düşürüldü. Zor şartlar altında hayatta kalma mücâdelesi veren Türklere, ibâdet hakkı tanınmıyor, Türkçe konuşmalarına müsaade edilmiyor, Türkiye ve Türk adını ananlar ‘disiplinsiz davrandıkları’ bahânesiyle karakollarda ve hapishânelerde öldüresiye dövülüyor. İnsanlık dışı bu hayat 1949 yılından beri devam ediyor.

5 Şubat 1997, Kadir gecesidir. Doğu Türkistan Türkleri, kendi evlerinde, perdeleri sıkı sıkı kapatılmış odalarda aile fertlerinden yaşlı bir büyüğün okuduğu Kur’an-ı Kerîm’i dinleyerek mübârek geceyi kendilerince değerlendirmeye çalışıyorlardı. Evlerden birine baskın yapıldı. Hâne halkının tamamı tekme-tokat dövülerek polis karakoluna götürüldü. Hâdiseyi duyan komşularından üç-beş kişi karakola giderek, hiç değilse nezârete alınan 90 yaşındaki kadının serbest bırakılmasını yalvararak talep ettiler. 3-5 kişilik başka bir grubun da Karakola geldiğini gören polisler, ilk kafileyi de tabanca kabzalarıyla yüzlerine vurarak nezarete attılar. Çinli polisler, şaşkınlık içerisinde ne yapacağını bilemeden sessizce bekleyen yeni gelenlerin önüne, 90 yaşındaki kadının ölü bedenini ‘Bunu istemiştiniz, alın götürün’ diyerek atıverdiler. Söylenmeler, protestoya dönüşünce yeni gelenler de nezârete alındı. İçeridekilerle birlikte hepsinin elbiseleri zorla çıkartılarak çıplak vaziyette bahçeye çıkarıldı. -10 derecedeki gecenin ayazında üzerlerine tazyikli su sıkıldı. Pek çoğu donarak şehit oldu. Kolu bacağı donanların uzuvları, polislerin ellerindeki kasap bıçakları ile kesilerek ailelerine teslim edildi. Onlar da kan kaybından şehit oldular.

Ertesi gün daha kalabalık gruplar sessiz protesto gösterilerine katıldılar. Askerler, gösterilere katılanlara makineli tüfekle ateş açtı. 400’den fazla insan şehit edildi. Bu rakam, olay gününde, yabancı ülkelerden çeşitli sebeplerle Gulca şehrine gelmiş olan basın mensuplarının şâhitlikleriyle tespit edilmiştir. Aynı günlerde 2.000’e yakın Müslüman Türk hapse atıldı. Hapistekilerin bir kısmı işkence ile öldürüldü, cesetleri bile ailelerine verilmedi. Hayatta ve sakat olanlardan uzun müddet haber alınamadı.

Bunun gibi olaylar Doğu Türkistan Türklerinin yaşadığı şehirlerin hepsinde, her ayın 3-5 gününde tekrarlanmaktadır. Çin resmî makamları, üzerine ateş açılan Doğu Türkistanlıların terörist olduğunu dünya kamuoyuna açıklayıp meseleyi kapatıyor.

Çin resmî makamları, Gulca ve civarında meslekî faaliyet icra eden bütün doktorlara bir genelge göndererek, ayaklanma sırasında yaralananların tedavilerinin yapılmamasını, emre riayet etmenlerin meslekten men edileceğini duyurmuştur.

Gulca katliamının üzerinden 20 yıl geçmiştir. Çin hükümeti, Gulca ve çevre yerleşim bölgelerinde meydana gelen hâdiseler hakkında resmî veya gayrı resmî hiçbir heyete, hiçbir kuruluşa inceleme tâlimatı, izni ve yetkisi vermemektedir.