Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar

ocetinoglu1@gmail.com

Dil Bahisleri – 1 Hangisi Doğru

GÖRMEMEZLİKTEN GELDİ / GÖRMEZDEN GELDİ Hangisi doğru?                                                    
GÖRMEZDEN GELDİ ifâdesi doğrudur. GÖRMEMEZLİKTEN GELDİ deniliyorsa da GÖRMEMEZLİK şeklinde bir kelimemiz yoktur. Bu sebeple ikinci ifâde yanlıştır.    

MECBÛRÎ / ZORUNLU  

ZORUNLU uydurma kelimelerimizdendir. ‘Arapçadır’ diyerek MECBURİ kelimesini kullanmayanlar FARSÇA’nın zor köküne ‘unlu’ ekini yapıştırarak ‘zorunlu’ uydurmasını ileri sürüyorlar. Fakat ZORUNLU kelimesi de maalesef yaygınlaşıyor.

‘AHLÂK’ mı / ‘ETİK’ mi?  

AHLÂK-ETİK kelimelerinden doğru olanı AHLÂKTIR. Arapça olmasına rağmen doğru ve güzel bir kelimedir. ETİK Yunanca bir kelimedir. Biz ‘Ahlâklı adam! Ahlâksız adam’ yerine: ‘Etikli adam! Etiksiz adam!’ diyemeyiz.

 (Problem) ÇÖZÜMLEME KAABİLİYETİ / (Problem) ÇÖZME KAABİLİYETİ

Biz Türkçede nasıl: Yürüme kabiliyeti, anlama kabiliyeti, yazma kabiliyeti, güreşme kabiliyeti, anlatma kabiliyeti diyorsak, aynı şekilde ÇÖZME KABİLİYETİ de deriz. ÇÖZME KABİLİYETİ’ne ÇÖZÜMLEME KABİLİYETİ diyemeyiz.

HİKÂYE / ÖYKÜ

HİKÂYE Arapça bir kelimedir. Ama tamamen Türkçeleşen bir kelimedir.  Onun yerine uydurulan ÖYKÜ kelimesini köksüz ve öksüdür. Dünyâ çapında roman yazarlarımızdan Cengiz Aytmatov, Ankara’daki bir basın toplantısında demişti ki: ‘Kırgızistan’da biz diyoruz ki: Bana edebiyatını söyle, sana nasıl bir millete mensup olduğunu anlatayım!’ Bu çok doğru bir tespittir. Çünkü millet: ‘Edebiyatı olan bir topluluktur!’ Nitekim Necip Fâzıl da diyor ki: ‘Bir milletin edebiyatı yoksa, hiçbir şeyi yok demektir!’ Edebiyatımızdaki kelime zenginliğini yok edemeyiz, etmemeliyiz. Edebiyatın temel malzemesi dildir. Bir takım kimseler, çevreler edebiyatımızın kökleşmiş, Türkçeleşmiş kelimelerini dilimizden çıkarıp atıyorlar. Meselâ önce, Edebiyat yerine ‘Gökçe yazın’ dediler. Sonra Kitap yerine: ‘Betik’, Şiir yerine: ‘Yır’, Kafiye yerine: ‘Uyak’, Nesir yerine: ‘Düz Yazı’, Şâir yerine: ‘Ozan’, Hikâye yerine: ‘Öykü’ vs. vs. dediler. Dilimizin, edebiyatımızın güzel kelimeleri, birer ikişer kırpılıyor. Bu gaflet, dünkü edebiyatımızı okunamaz hâle getiriyor. Büyük bir gaflet ve ihânet karşısındayız!                                                                                                                             
ÇIKIŞ YAPTI / ÇIKTI

Çıkış yaptı, sahne aldı, banyo aldı veya banyo yaptı ifâdeleri yanlıştır. Çıktı, oyunlara katıldı, yıkandı. Hamama gitti… demek varken neden Fransızcaya veya İngilizceye dayanarak konuşuyor, yazıyoruz?

ÖN SÖZ / ÖNSÖZ

ÖNSÖZ ayrı yazılmaz, bitişik yazılır. Çünkü Önsöz birleşik bir kelimedir.’ diyenler yanılıyorlar. ÖN SÖZ ayrı yazılır. Ön oda, ön teker, ön sıra… nasıl ayrı yazılıyorsa, ÖN SÖZ de ayrı yazılmalıdır.

ŞÂİR / OZAN

Şair Arapça bir kelimedir. Ozan Türkçedir. İkisi de kullanılabilir. Yalnız OZAN, şiirlerini saz çalarak okuyan bir kimsedir. Yâni OZAN’ın elinde saz vardır. Şâirin sazı yoktur. Bu bakımdan Mehmet Âkif, Necip Fâzıl, Yahya Kemal… bizim şâirlerimizdirler. Karacaoğlan, Emrah, Âşık Veysel ise ozanlarımız arasındadırlar. Bu bakımdan Necip Fâzıl’a, Yahya Kemal’e, Orhan Veli’ye… ozan demek yanlıştır.