Niçin Geri Kaldık (İskender Öksüz)

Bu kitap serinin son ve yorum kitabı, öncekilerde anlatılanlar hipotez olarak sunuluyor. Daha önce devletler niçin geri kaldığına dair teorilere bir eleştiri ve yorum içeriyor. Bizzat bir teori inşası iddiasında değil, ancak yazarın hipotezlerden bir teori oluşturulabilir.  Genç iktisatçı ve iktisat tarihçileri bu konu üzerinde çalışmalılar.

İlk bölümde tarih şuuru nedir, milletleşme için önemini incelemiş. Dilin millet için önemi, toplumların birikimlerinin gelecek kuşaklara aktarmak için yazının ve edebiyatın önemini ele almış. Tarih ve kültür ilişkisini, tarih bilincinin millet için yok etmek olduğunu ifade ediyor. Etnik köken (asabiye) ve millet arasındaki farkı, tarihin siyah veya beyaz olmadığını gri alanların bulunduğunu belirtiyor. Tarihi kişilikleri veya devirleri yorumlarken (cumhuriyetin ilk yılları veya asrı saadet) bipolar yani ya çok kötü ya da çok iyi olarak değerlendirildiğini belirtiyor. Devlette işlerin kötü gitme sebebi şartlardan ziyade kötü yönetimden kaynaklandığını ifade ediyor. Tüm kitaplarında Edip Ahmet Yükneki’nin Atabet ül-Hakayık kitabından şu beytini misal veriyor.

Sen artak sen andan acun artadı,
Nelük bu acunga kılar sen gile.

(Sen kötüsün acun/dünya ondan kötüledi, neden bu acuna stem edersin)

Ecdada laf ettirmeyip ecdadımızla ilgili yeterince edebiyat ve sanat eserleri üretmediğimizi, bunları sonraki kuşaklar aktarmadığımızı belirtiyor. Amerika’nın Pearl Harbor baskını ile ilgili yüzlerce film ve yayın yaptığını, hakeza G. Washington’la ilgi yüzlerce film ve yayın yapıldığını ifade ediyor. Tarihte olanları yorumlarken, öğretirken dönemin şartları, neden bu kararı aldıklarını, nasıl uyguladıklarını ve sonuçlarını tetkik etmek, taklit etmemek gerektiğini öneriyor. Hz. Ömer zekât payları dağıtılırken Kur’an-ı Kerim’de açıkça kalpleri İslam’a ısındıracaklara zekâttan pay verilmesi ayetle sabit olduğu halde, daha önce zekât verilen bir kabileye zekât vermediğini, bu kabilenin zekâttan pay istediğinde “O ayet indiğinde Müslümanlar güçsüzdü. Şimdi durum değişmiştir. Allah Müslümanları güçlü kılmıştır. Artık zekât sizin düşmanlığınızı soğutmaya ihtiyacımız yoktur. Siz de bütün Müslümanlar gibi davranırsınız. Aksi takdirde aramızda kılıç vardır” demiş.

İkinci bölümde devletin nasıl olması gerektiğini belirtiyor. Devletin millet için olduğunu, tersinin geçerli olmadığını belirtiyor. Yine diğer kitaplarda da devlet için gerekli şartları Yusuf has Hacip’in Kutadgu Bilig kitabından misal veriyor.

Bu il tutguka köp er at sü kerek
Er at tutguka neng tavar tü kerek
     
Bu neng alguka bir kerek bay budun    
Budun baylıkınga törü tüz kodun        
Bularda biri kalsa törti kalur           
Bu törti yime kalsa beglik ulur

 Günümüz Türkçesi ile şöyle: Memleket tutmak için çok asker ve ordu lazımdır. Askeri beslemek için de çok mal(tavar) ve servete ihtiyaç vardır. Bu malı elde etmek için halkın zengin olması gerektir. Halkın zengin olmasın içinde doğru kanunlar(töre) konulmalıdır. Bunlardan biri ihmal edilirse dördü de kalır. Dördü birden ihmal edilirse, beylik çözülmeye yüz tutar.

Devletin adil olması ve adaletin hızlı sağlanması, kimseye ayrıcalık tanınmaması gerektiğini belirtiyor. Devletin insan toplumunun fıtratında olduğunu, kabilden millet devletine geçiş yapılamazsa devletin yıkılacağını belirtiyor. Osmanlı’nın devşirme sistemi, Çin devleti hadım memurlar ile Patrimonyalizmin önlendiğini neticede devlette asabiye hakimiyetinin oluşmadığı ve uzun süre yıkılmadığını öne sürüyor.

Devletlerin niçin geri kaldığını sorgularken kök sebeplere ulaşıncaya kadar hep altta yatan sebebin sorgulanması gerektiğini, söylüyor. Her toplumun kendi şartları ile gelişme aşamaları geçirdiğini belirtiyor.

Osmanlı neden geri kaldı derken Dr. Mehmet Genç’in çalışmalarının hikayesini, Osmanlı ekonomik sisteminin özelliklerini, yönetim amaçlarını ve bunun sonuçlarını anlatmış. Osmanlı’nın başarılı ve güçlü olmasının dünyadaki gelişmelere lakayt kalmasına neden olduğunu belirtiyor. Batılaşma için yapılanların eksik ve hatalı yönlerini değerlendirmiş. “Gelişme için itaat gerekli mi?” sorusunu askerlikte mutlaka olması şart iken, bilim, teknik ve iş hayatında disiplin ve merkeziyetçilik zararlı olduğunu açıklıyor. Kore savaşında esir alınan tüm askerlere beyin yıkama teknikleri uygulayan Çin devleti, bu yöntemleri sadece trüklerde işe yaramadığı görmüş. Türk askerler karşılaşınca ilk sordukları soru tertibin kaç olurmuş. “Kim kime itaat edecek!” belli olsun.

Niçin geri kaldığımız ile ilgili dört cevap olduğunu,

  1. Lynn ve Vanhanen teorisi: Zekâ seviyemiz düşük, Avrupalıların kuzeyde yaşayanların ve Çinlilerin zekâsı fazla onun için. Bu tezi eğitimle zekanın artığının gösterildiğini dolayısıyla geçerli olmadığını söylüyor.
  2. J. Diamond’un teorisi: Coğrafya ile ilgili ılıman iklimin tarımın yayılmasına ve bu kuşakta medeniyetlerin geliştiğini belirtiyor. Mısır, Çin, Roma ve İslam medeniyeti gibi. Bizim geri kalmamızı açıklamıyor.
  3. Morris’in medeniyetin iki bölgede doğduğunu söylemiş. Biri batı (Bereketli hilal/Mezopotamya, Mısır, İran, Anadolu ve tüm Avrupa), diğeri doğu (Çin, Japonya ve Hindistan) bu teoride biziz batıda saydığı için geri kalmamızı açıklamıyor.
  4. Acemoğlu’un öne sürdüğü görüşler. Bu fikirleri ayrıntılı olarak tartışmış. Eğitim, zihniyet, kapsayıcı(ihatacı)/ dışlayıcı (istihraçcı) yönetim gibi. Bu fikirlerin istisnaları olduğunu, yazarların işlerine gelmeyen verileri görmezden geldiğini belirtiyor.

Sermaye birikimini önleyen yönetici elitlerim miras bırakamaması, kapitülasyonun etkileri, Osmanlı cemaat sisteminin etkilerini anlatıyor.

Milliyetçiliğin ekonomik sistemini anlatırken, kapitalizm tanımının komünizmin karşı tez görüşünü açıklamak için komünistler tarafından öne sürüldüğünü, “kapitalistlerin bir sistem önermediklerini, milliyetçilerin seksen öncesi komünistlere yanıt vermek için hem Sovyetler Birliği’ne hem de ABD’ye karşı olduğunu izah etmek için “Komünizme ve kapitalizme karşıyız” dendiğini ifade etmiş.

Aslında milliyetçiliğin komünizm gibi bir ekonomik sistem önermediğini, millet için yararlı olan ekonomik faaliyetlerin yapılması gerektiğini söylüyor. Komünizm ve Bilimsel! Sosyalizmin iflası sonrası artık dünyada Demokratik (Kuzey) Kore ve Küba hariç sosyalist ülke kalmadığını belirtiyor. Dünyada liberteryen ekonomiyi uygulayan devlet olmadığı, tüm devletlerde devletin ekonomide düzenleyici rolünün olduğunu belirtmiş. Anarko liberalizmim komünizm gibi insan fıtratına aykırı olduğunu belirtmiş.

Üretimde verimlilik ve kalite için sahipliğin çok önemli olduğunu, çalışan için sahibin devlet veya işveren olmasının fark etmediğini, önemli olanın çalışanın yaptığı işi kendi işi gibi görecek ahlak ve tutumun kazandırılması gerektiğini söylüyor. Çağdaş yönetim yöntemlerinin bunun oluşması, kurum kültürünün geliştirilmesi gerektiğini ifade ediyor. Her halükârda özel teşebbüsün devletten daha verimli çalıştığını, ancak özel teşebbüsün yapamadığı, yapmadığı sektörlerde mutlaka devletin düzenleyici veya direkt olarak yapması gerektiğini belirtmiş. Adalet, mal ve can güvenliği, vergi ve ekonomi kontrolü (rekabetin sağlanması, krizlerin önlenmesi ya da etkilerinin azaltılması) gibi görevlerin devletin temel görevleri olduğunu belirtmiş.

Son bölümde yönetim anlayışı, demokrasi ve parti içi demokrasinin ülkenin geri kalmasına etkilerini irdelemiş.

Benim bu seride en sevdiğim kitap oldu. Diğerlerini okumayacaksanız bile, bu kitabı mutlaka okuyun. Sadece “Türküm, özür dilerim” kitabı kaldı. Yakında bu kitabı okursam sizle paylaşırım.