Ali ÇOŞKUN

Sanayi ve Ticaret e. Bakanı

Türk Birliği

Türk Devletleri Teşkilatı, Türk Keneş adıyla 1992-2010 yılları arasında yapılan “Türk Dili Konuşan Ülkeler Zirvesi” toplantılarının ilki Turgut ÖZAL ev sahipliğinde 30 Ekim 1992’de Ankara’da, ikincisi 12 Temmuz 1993’de Nursultan Nazarbayev’in ev sahipliğinde Almatı’da yapılan anlaşma ile TÜRKSOY kurulmuş, Devlet Başkanları toplantıları devam ederek birçok konuda anlaşmalar imzalanmış, en önemlisi ise ülkeler arasındaki kültür, ekonomik, sosyal bağların güçlendirilmesi amacıyla 3 Ekim 2009 tarihinde Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkiye arasında Nahçıvan Anlaşmasının imzalanmasıyla kurulmuş, Özbekistan ise 14 Eylül 2019’da tam üye olmuştur. Aynı yıl Macaristan ise gözlemci üye olarak kabul edilmiştir.

22 Ağustos 2012 tarihinde Bişkek’te toplanan 2. Türk Keneşi Dışişleri Bakanları toplantısında Türk Keneşi’nin resmi bayrağı kabul edildi. Bayrak; rengini Kazakistan, ortasındaki güneşi Kırgızistan, sekiz köşeli yıldızı Azerbaycan ve hilali Türk Bayrağından almaktadır.

24 Mayıs 2019 tarihinde Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önerisi ve Keneş üyelerinin oy birliği ile bu konuda yaptığı öncülük nedeniyle Türk Dünyası aksakalı Nursultan Nazarbayev, Türk Keneşi ömür boyu onursal başkanı unvanını almıştır.

2020 yılında Ukrayna, 3 Mayıs 2021’de ise Afganistan gözlemci statüsü talebinde bulunmuşlardır.

12 Kasım 2021 tarihinde İstanbul’daki Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nda gerçekleştirilen 8. Türk Devletleri İstanbul Zirvesi’nde, örgütün adı “Türk Devletleri Teşkilatı” olarak değiştirilmiş ve Türkmenistan gözlemci olarak teşkilata dahil olmuştur.

2020 yılı sonu itibariyle 172,5 milyon nüfusu, 4.823.541 km² alanı, 1,5 trilyon GSYİH, 8.000- $ kişi başına ortalama gelir ifade eden topluluk yer altı zenginlikleri, genç nüfusları ile teknoloji, sanayi, tarım, ticaret alanlarında oldukça güçlü bir gelecek vaat etmektedir.

Bu güç yakın zamanda Türkmenistan ve Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin üye olması Türk kökenli, Türkçe konuşan devlet ve özerk toplulukların üye ya da gözlemci olarak katılımları ile Avrasya Kıtası gelecekte dış politika ve savunma alanında da daha güçlü olabilecektir.

Teşkilatın Genel Sekreterliği İstanbul’da, Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı Ankara’da, Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter Asamblesi Bakü’de, Uluslararası Türk Akademisi ise Kazakistan’da bulunmaktadır.

Bilindiği gibi başarı kültür değerlerimizde birleşerek karşılıklı güven, ülkeler arasında dengeli menfaat, adaletle hükmetme ile elde edilebilecektir. Avrupa Birliği’nde (AB) olduğu gibi tavizsiz hazırlanacak kanun kural ve kaidelere riayet esas olmakla birlikte teşkilatın yapılandırılması ve ehil arkadaşların görev alması da önem taşımaktadır.

Gençlik rüyalarımızla başlayan hayallerimizin gerçekleşmeye başladığı bu girişimi gönülden kutluyor, çekişmesiz-nizasız başarılarla arzu edilen hedefe ulaşmasını diliyoruz.

Üniversite yıllarında MTTB (Milli Türk Talebe Birliği) toplantılarımız, iş hayatına girdikten sonra kominizmin en katı olduğu bir dönemde ilk defa 21-25 Haziran 1977 yılında Moskova’da düzenlenen WELC (World Electro Technics Congress)’e katılmam,  sonrasında bazı bölgeleri ve özelde Özbekistan’da Semerkand, Buhara gibi önemli ata-baba diyarlarını ziyaretimiz ve oralara sürgün gönderilen başta Ahıska Türk kardeşlerimizle ve diğer boylarla görüşmemiz, Türk Birliği özlemimizin başlangıcı olmuştur.

Sonraki yılarda Aydınlar Ocağı olarak Prof. Dr. Nevzat YALÇINTAŞ başkanlığında Kırım-Moskova-Çuvaşistan-Tataristan (Kazan) seyahatlerimiz, SSCB’nin dağılmasıyla başlayan özerklik gelişmeleri sırasında Kominist Rejimden kurtuluşun sevinciyle İdil Irmağı kıyısından Yarçallı kentinde kurulan “Allah’a Tövbe Camii” açılışına başkanlığımda Cumhurbaşkanı Özal’ı temsilcisi olarak katılmamız, birçok özerk Türk topluluklarını ziyaretlerimiz ve temsilcileri ile görüşebilme imkânının doğması, TOBB (Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği) başkanlığım ve Sanayi ve Ticaret Bakanlığım döneminde sürdürdüğümüz ilişkiler, kurucu başkanlıklarını yaptığım Türkiye-İran-Pakistan arasında kurulan ve bugün Türk Cumhuriyetleri, Afganistan ve Tacikistan’ın katılımı sonucu on ülkeyi bulan (ECO-Chambers) Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Ticaret ve Sanayi Odası ile DEİK Dış Ekonomik İşbirliği Kurulu şemsiyesi altında kurduğumuz Türkiye-Rusya İş Konseyi çalışmaları, Turgut Özal’ın Başbakan ve Cumhurbaşkanlığı döneminde iş adamlarıyla ve üst düzey bürokratlarla düzenlediğimiz ziyaretler, bu ziyaretler ve buluşmalarımız sırasında ırkdaşlarımızla ve ilgililerle yaptığımız görüşmeler bu günlerin hazırlıkları ve beklentilerimiz olmuştur.

Hemen belirtmeliyim ki bu günlere gelişimizde bu davaya gönül vermiş yüzlerce isim ve sivil toplum kuruluşlarımız arasından birkaçını İDV İş Dünyası Vakfı, Aydınlar Ocağı, Türk Ocakları, Türk Dünyası Vakfını; hocalarımızdan Prof. Dr. Sabahattin Zaim, Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, Prof. Dr. Turan Yazgan; bakanlarımızdan ve milletvekillerimizden Prof. Dr. Ekrem Pakdemirli, Namık Kemal Zeybek, Cemil Çiçek, Ayvaz Gökdemir, Mehmet Ceylan, Kadir Ramazan Coşkun; üst düzey bürokratlarımızdan Dr. Ertan Yülek, Vahit Erdem; iş adamlarımızdan İbrahim Bodur, Nihat Gökyiğit isimlerini anmak isterim.

Son yıllarda oluşan Türk Devletleri Parlamenterler Vakfı gibi gönüllü kuruluşların ve diğer sivil girişimlerin bu dönemde çok etkili çalışmalar yaptıklarını memnuniyetle izliyoruz.

Yeri gelmişken bana göre öncelikle ele alınması gereken önemli iki konuya da değinmek istiyorum. 15.11.2021 günü KKTC 38. Kuruluş Yıldönümünü kutlarken ABD ve AB emperyalizminin etkisi ile hiçbir ülke tarafından tanınmamış olan Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin öncelikle tanınması gündeme alınmalıdır. Böylece Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin bazı batılı ülkeleri arkasına alarak Doğu Akdeniz’de estirilen doğalgaz, petrol haksız paylaşımlarına dur denebilir.

İkinci olarak Ekonomik İş Birliği Konseyi öncülüğünde ticari, zirai ve sanayi ilişkiler geliştirilirken, jeopolitik bir girişim olan Türk İpek Yolu Projesine acilen hız kazandırılabilir.

Bu gelişmeler Türk Devletleri Teşkilatı Kuruluşuna Dünya kamuoyunda etkili bir yer kazandırırken, başta emperyalist batı ülkeleri olmak üzere Rusya ve Çin tedirgin olabilirler. Öncelikle bu hareketin bir ırkçılık olmadığı, tarihi kültür birliği zemininde ekonomi, teknoloji ve sosyal iş birliği olduğunu belirtmeliyiz. Ancak var olan tepkiler daha belirgin şekilde meydana çıkacağından gelişmeler ışığında yapıcı politikalar geliştirilebilinir. Nitekim yıllardır bu konuda çeşitli batı kuruluşları endişelerini haritada belirtilen ve dip notla verilen raporlarla ortaya koymaktadırlar.

 

                        https://www.memri.org/sites/default/files/2020_Q3/r1.jpg

Turkish-language map projects a future Turan federation stretching from Turkey to Mongolia and Siberia (Source: Dostum.org)

Birliğimiz güçlü, yollarımız açık olsun.

 

*Great Turan October 28, 2020

MEMRİ Russia, Turkey Speciale Dispatch No: 8995