Hasan MISIR

İnşaat Yüksek Mühendisi, Siyaset Bilimci

h.msr@hotmail.com

Toplumsal Barışın Yöntemi ve Dinamikleri

Yazıma başlamadan önce, bu siteden altı ay kadar bir süre uzak kalışımın sebebini sizlerle paylaşmak istiyorum. Eşim ve ben ikişer kez Sinovac ve ikişer kez de Biontech aşısı olmamıza rağmen, Covid 19 un Omicron BA.5 varyantına yakalandık. Eşim, bağışıklık sistemi kuvvetli olduğu için bu hastalığı kısa sürede atlattı. Benim boğaz enfeksiyonu ile başlayan, öksürük ve yüksek ateşle devam eden hastalığım geçmeyince bir hafta hastanede yatmak zorunda kaldım. Test sonucum negatif çıkmasına rağmen uzun süre tat, koku alma ve işitme kaybı yaşadım. Tüm dostlarıma sağlıklı bir yaşam dileyerek bu günkü yazıma başlamak istiyorum:

Geri kalmış ülkelerde ekonomik, teknolojik, siyasal ve sosyal çöküntünün yanı sıra toplumsal kargaşa da had safhadadır. Din, mezhep, etnik ve cinsiyet farklılıkları grafik A da görüldüğü gibi fay hatları olarak toplumu kamplara böler. Böyle bir toplum gücünü ve enerjisini boşa harcar. Ülkenin kaynakları rantabl kullanılamaz, çarçur edilir. Her bir alt kümenin kendine özgü siyasal partileri ve liderleri vardır. Laik kesimin siyasal parti mensupları ve liderleri toplumun diğer katmanlarıyla gerekli olan iletişimi yeterli ölçüde yapamaz, münevver insanlar da yoksul ve anti-laik insanları hor görüp onlarla aralarına kalın duvarlar örerlerse, bundan istifadeyle bir gün gelir demokratik yolla da olsa anti-laik siyasal partiler ülkenin yönetimini ele geçirebilir. Böylece muktedir olan anti-laik iktidar, toplumun özellikle yoksul kesimiyle arasındaki kapıyı aralık tutabilir ve onları sosyal yardımlarla takviye ederek adeta kendine mahkûm hale getirebilir. Özgürlükleri kısıtlayabilir, adaleti yok sayabilir, demokrasiyi rafa kaldırabilir. Böyle bir kötü senaryoda ülkenin otoriter bir rejime doğru sürüklendiğini gören laik kesim liderlerinden beklenen, kafa kafaya vererek bu duruma çare aramalarıdır. Programları ve dünya görüşleri farklı olabilen bu liderler bir araya gelerek demokrasi ortak paydasında anlaşabilirlerse, Grafik B de görüldüğü üzere toplumun diğer kesimleriyle aralarına ördükleri kalın duvarları yıkabilirler.  Onların sık sık ayaklarına giderek çaylarını, çorbalarını içer, dertlerini dinlerler. Yoksulluğun alın yazısı olmadığını, ihtiyaç sahiplerine verilecek sosyal yardımların devletin asli görevi olduğunu ve fakat bir ülkenin ancak çalışarak ve üreterek, kaynaklarını halkın yararına kullanarak kalkınabileceğini anlatırlar. Şayet başarırlarsa, yani ülkeyi sırat köprüsünden geçirebilirlerse grafik C de görüldüğü üzere toplumsal barış sağlanır. İnsanlar yarınlarına daha bir özgüvenle bakarlar.