Doç. Dr. Süleyman COŞKUNER

Kaliteli Yaşam Uzmanı

suleymancoskuner@hotmail.com

Pazarcı Esnaf Kardeşlerimize Değer Verelim Lütfen...!!!

İyi biliyorum ki, semt pazarlarımızdan

Alış - veriş yapmayı çok seviyoruz.

Üstelik, oralarda meyve, sebze, kuruyemiş, süt ürünleri, balık vb. gibi ürünleri tazecik bulabiliyoruz.

O ürünler pazara, yürüyerek gelmiyorlar.

Esnaf kardeşimiz kamyonetiyle, gece yarısı hale gidiyor. 

En iyi ürünleri seçerek alıyor. 

Kasalanmış - çuvallanmış şekilde şafakla pazara getiriyor. Yazın sıcak, kışın soğuk. Yağmuru var, karı var.

Önce işinin özelliğine göre, tezgahını kuruyor. Brandasını, şemsiyesini, tentesini, yazgılarını hazırlıyor.

Terazisini ayarlayarak, tezgahını kuruyor. Geç kalanlar arabalarını pazara katmakta ve çıkarmakta çok zorluk yaşıyorlar. 

Hemen müşteri bastırırsa,  

kahvaltı güme gidiyor. 

Zaten pek yemek hazırlığı da yapamıyorlar. 

Yarı aç yarı tok, satışa devam.

Belediyeye ücret ödüyorlar, kayıt kuyudatları, hesap kitapları var. 

Mazot, poşet, fire, nakliye, iaşe vb. giderleri var.

Aç susuz hava kararına kadar çalışma, bozulan tezgahı düzeltme ve arta kalan olmasın duasıyla akşam oluyor.

Tezgahı topla bakalım.

Çadır ve stantları sök bakalım.

Kalan ürünleri paketle bakalım.

Gece saat 23.00 de inşallah eve vasıl olma...

Göründüğü kadar kolay değil. Değil mi?

Ürünün pahalı olmasının sebebi, pazarcı değildir. Onlara sitem etmeyelim.

Pazarlık yapmayalım.

Ayağımıza kadar çeşit - çeşit ürün getirdikleri için, onlara teşekkür edelim.

Onları horlamayalım, incitmeyelim, kalplerini kırmayalım, değer verelim.

Diğer zincir marketlerde, 

- hiç pazarlık yapamadığımızı,  

- ilave ambalaj paraları ödediğimizi,

- hamallığı kendimiz yaptığımızı, 

- kasada kuzu kuzu kuyruk beklediğimizi unutmayalım.

Ürün seçerken yere düşürmemeye, düşersede, mutlaka yerden alıp kendi poşetimize (tabi ki tartılmadan) koymaya, bizden başka müşterilerin alacağı ürünlere de, dokunmamaya gayret ve dikkat edelim. 

Esnaf kardeşlerimiz de, müşteriye saygılı, naif ve kibar olsunlar.

Bir de lütfen avazları çıktığı kadar bağırıp, çağırarak, açıktaki ürünleri tükürüğe boğmasınlar. 

Gürültü kirliliği de yapmasınlar.

Ankara'da bağırmak yasaklanalı,  

30 yılı geçti. Gidin, pazarlardaki sessizliği ve güzelliği görün.

Muratpaşa Belediyesine yazılı müracaat ettim. Nedense kabul görmedi?

Keşke kabul görseydi de,

tükürükten ve gürültüden kurtulsaydık...

 

Selam, sevgi ve dualarımla.

Yüceler Yüce'sine emanet olalım.