Prof. Dr. Ersin Nazif GÜRDOĞAN

Akademisyen

engurdogan@gmail.com

Gözlerin Doymadığı Dünyada İnsanların Gönüllerini Gönüllüler Kazanırlar

Dünyada toplumların güç kaynağı, siyasal kuruluşlardan gönüllü kuruluşlara kayıyor. Toplumların ağırlık merkezi olan orta gelirli kesimlerin büyümesiyle, gönüllü kuruluşların önemi daha da artıyor. Dünyanın bütün ülkelerinde gönüllü kuruluşları, devlet kuruluşlarına dayanmalar yaşatırlar. Onlar yeniliklere açık küresel değerlerin savunucuları olarak, dünya pazarlarında aranılan ürünler ve hizmetler üretmesini bilirler.

Dünya her alanda yeni bir yapılanmanın eşiğinde duruyor. Eğitimden sağlığa, birçok alanda devlet kuruluşları yetersiz kalıyor. Anadolu’nun yeni gönüllü kuruluşları, geçmiş yüzyıllarda olduğu gibi, yalnızca Türkiye’de değil, dünyanın her yerinde paylaşmanın, güzel örneklerini veriyorlar. Anadolu’nun bin yıllık kültürünün temelini, paylaşmada yarışma oluşturur. Gönüllü kuruluşlarla paylaşma kültürü, her alanda yeni açılımlar kazanıyor.

*

Hiçbir karşılık beklemeden paylaşmasını bilenler, bütün dünyanın sorunları haline gelen eğitimsizliğin, yoksulluğun, savurganlığın üstesinden gelmesin bilirler. Bunun için dünyada, gönüllü kuruluşların gönüllülerinin sayıları hızla artıyor. Onlar dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, güç durumda kalan insanlara yardım etmekte, devlet kuruluşlarından daha başarılı oluyorlar. Her ülkede hayata değer ve anlam kazandıran çalışmaları gönüllü kuruluşlar yapıyorlar.

Gönüllülük kültürü paylaşmasını bilen kuruluşlarla, yeni alanlar kazanıyor. Gönüllülükte kuruluşların birbirleriyle yarışması hem yerel hem küresel alanda paylaşmasını bilen gönüllü kuruluşların sayısını çoğaltıyor. Yardımlaşmada yarışmanın olmadığı toplumlarda, paylaşma kültürü gelişmiyor. Paylaşma kültürünün geliştirmeden, insanların üretim gücünü büyütmek, gelir dağılımındaki dengesizlikleri gidermek, üreten elleri çoğaltmak zorlaşıyor.

Toplumlar ekonomik zenginliklerini, kültürel derinliklerini paylaşmada yarışan kuruluşlarla korurlar. Onların katkılarıyla hayat, iyilikleri özendirerek, kötülükleri önleyerek, karşı karşıya olunan yerel ve küresel sorunlara çözüm aramaya dönüşüyor. İyilikte yarışanlar, toplumları zenginleştirirken, kötülükte yarışanlar toplumları yoksullaştırıyorlar. Artık dünyada toplumsal sorunları çözmenin, yalnızca gönüllü kuruluşların değil, bütün kuruluşların görevi olduğu genel kabul görüyor.

*

Barış dünyasında önceki kuşakların kazanımları, çoğu defa sonraki kuşaklar tarafından yitirilir. Bunun için dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, kuruluşlar kalıcı barış arayışında, ellerindeki ekonomik ve kültürel kaynakları, bütün ülkelerle paylaşma sorumluluğu taşırlar. Paylaşma kamu kuruluşlardan önce, gönüllü kuruluşlarda doruk noktasına ulaşır. Paylaşanların paylaşılmadığı dünyada, paylaşma hem akıl hem gönül eylemi özelliği taşır.

Gönülleri bir beklentisi olanlar değil, hiçbir beklentisi olmayanlar kazanır.

*

Dünyada vermesini bilenlere, hiç beklemedikleri yerlerden verilir.

*

Gönülden yapılan iyilikler, yıllar sonra katlanarak dönerler.