Yaşar RAVANOĞLU AKDAŞ

Niyet'in Sihirli Kulübesi (3 kız kardeş masalının sonu)

İyilik perisi NİYET'in gayretiyle kötülük perisi TERSYÜZ'ün kötü dilekleri değiştirilir. Aradan yıllar geçti. Üç kız kardeş büyüdüler. Kral ve kraliçe ülkedeki bütün nakış malzemelerini iğneleri, tığları toplatmışlar. Fakat kulede yaşayan bir yaşlı nine kulakları duymadığı için kralın fermanından haber alamaz. Gözden uzakta sarayın ücra bir köşesindeki kulede gergef(nakış) işlemektedir. Kızlar sarayı dolaşırlarken ninenin olduğu kuleye gelirler. İçlerinden biri:

-Nene, bu nakışı nasıl yapıyorsun bize de gösterir misin?

Bu arada beklenen olur iğne prensesin eline batar. Saray derin bir uykuya dalar, üç kız kardeş de bir an ayılır gibi olurlar. Gözlerini açtıklarında kendilerini sarayın dışında bir kulübede bulurlar. Kulübe ormanın içinde gizli bir geçittedir. Bu olanlar iyilik perisi Niyet'in sayesinde olmuştur. İyilik perisi Niyet'in çabaları ve iyi dilekleri sayesinde kötülük perisi Tersyüz'ün kötü dilekleri kısmen değişir. Tersyüz'ün kızlar 17 yaşına gelince nakış iğnesinin batıp kanatmasıyla kızlar derin bir uykuya dalar. Bu uyku ölünceye kadar devam edecekti. İyilik perisi Niyet bunu şöyle değiştirdi kızlar değişik bir ortamda uyanırlar. Bu sarayın dışında bir kulübedir. Bu kulübe sihirlidir ve bu kulübede kapılar içeriden asla açılmaz. Dışarıdan açılır. Camlar da hakeza öyle. Ama lakin burada zaman çok hızlı geçmektedir. Üç kardeş kendilerinde bir oyalanma yolu bulurlar. Bu arada komşu ülkenin oğlu Prens Gözükara bir iki defadır aynı rüyayı görmektedir.

Annesine rüyasını anlatırken bir kız rüyama giriyor gel beni kurtar diyor ama ben kızın kim olduğunu bilmiyorum, bir yere sığamıyorum.

Bundan sonra ava çıkmaya karar verir, adamlarını toplar ormana doğru yola çıkar. Dolaşır, dolaşır adamlarına saraya dönmeleri için izin verir. Adamlarını gönderen Prens Gözükara biraz daha dolaşır ve dinlenmek için bir ağacın altına oturur ve uyuyakalır. Uyandığında orman, gecenin karanlığına kavuşmuştur. Prens biraz gecenin karanlığını dinledi sonra ağaca tırmanarak durum değerlendirmesi yaptı. Ormanın karanlığında minik bir ışık gördü. O tarafa yöneldi, yaklaştıkça ışığın büyüdüğü görüldü. Daha da yaklaştıkça ışığın bir kulübeden geldiğini anladım. Öyle ki kulübe gündüz ormanda olsa dibine kadar gelse fark edemeyeceği kadar ağaçların fundalıkların arasında kaybolmuştu. Öyle ki gecenin karanlığı yanan ışığı gizleyememişti. Prens kulübeyi bulmuştu. Işık varsa birileri vardır düşüncesiyle kapıyı çaldı ses çıkmadı, bir daha çaldı tekrar ses yok.

Kapıyı azıcık zorladı hemen açıldı çünkü zaten içeriden açılması mümkün değildi. İçeri giren prens üç tane güzel kızla karşılaştı. Kızlar prensin gelmesini bekliyorlardı çünkü kendilerini bir prensin kurtaracağını biliyorlardı. Kızlardan biri prensin rüyasına giren kızdı. Prens kızları kendi saraylarına götürdü. Bütün saray uyanmıştı prens gözükara rüyasına giren prenses Naz'ı kral babasından istedi. Kral kızını memnuniyetle prens Gözü Kara’ya verdi. O ülkede Prenses Naz ve Prens Gözükara için büyük bir büyü yapıldı. Prens Gözükara Prenses Naz'ı kendi ülkesine götürdü, orada ikinci bir düğün daha yapıldı. Kırk gün kırk gece süren düğünde gökyüzünden yıldız kırıntıları düştü masalı dinleyenlerin üzerine.

Masalımız da burada bitti.