"İzmitliler" Karikatürüm

İki gün önce 28 Haziran idi.

Doğup büyüdüğüm İzmit'in kurtuluş yıldönümü. 

Ben ortaokul yıllarımdan beri yaz tatillerinde İzmit'te esnafların yanında çalışırdım. Çay ocaklarında askıcılık yaptım. Lokantalarda garsonluk yaptım. Arkadaşımla beraber köyünden getirdiği yeşil soğan, kıvırcık ve maydanozları pazarlarda sattım.

Okuduğum İzmit Lisesi İzmit'in tam merkezindeydi. Okul çıkışları İzmit'in muhtelif mekânlarında takılır, oranın esnaflarıyla sohbetler ederdik. Bu sohbetler esnasında İzmitlilik kültürünü yakından gözlemlerdim. Zaten bir şehrin kültürünü en iyi o şehrin esnafları yaşar. Gelenler, gidenler o şehrin insanları olduğu için esnaflar birebir o kültürün içinde olurlardı. 

Bu gözlemlerimde İzmitlilik kültürüne hayran kalırdım. Sevgi, saygı, terbiye, yardımlaşma ve kibarlık bu kültürün en önemli özelliklerindendi. İstanbul beyefendisi ve hanımefendisi gibi İzmit'in de kendine özgü beyefendisi ve hanımefendisi vardı. Birbirleriyle konuşurken son derece nazik konuşulurdu. 

Bilgi ve kültür seviyeleri çok yüksekti. O genç yaşlarda karikatürlerimi gösterdiğimde yakından ilgilenir, hevesimi takdir ederlerdi. Hiç unutmam yıl 1980 yılıydı. Ortaokul birinci sınıfın yaz tatilinde İzmit'teki Baç semtinde bir çantacıda çalışıyordum. Çantacının yanında bir birahane vardı. Birahanenin sahibi yanlış hatırlamıyorsam adı İsmet olan bir abimizdi. O günlerde Kocaeli gazetesinde bir karikatürüm yayınlanmıştı. İsmet abi o karikatürümü görünce çok şaşırmış ve karikatürümü beğenmişti. Hafif çakır keyif haliyle karikatürümü uzun uzun yorumlayıp beni övmüştü. Daha 12 yaşında bir çocuk olarak bu ilgisi çok hoşuma gitmişti. O yıllarda sarhoşların bile karikatür kültürü çok yüksekti. ☺️

İşte o insanların dedeleri, babaları başka şehirlerden İzmit'e göç etmiş dahi olsa "nerelisin?" sorusuna "İzmitliyim" cevabını verirlerdi. Aslen nereli olduklarının çok önemi yoktu.

Özellikle Seka fabrikasının İzmit'te oluşu bu şehre dışarıdan çok insanın gelmesine sebep olmuştu. İnsanlar evini geçindirmek için işe ihtiyaçları olduğundan Seka, Petkim, İpraş gibi fabrikalar bu ihtiyacı karşılıyordu. Başka şehirlerden göç etseler de artık onlar İZMİTLİYDİ.

Fakat özellikle 90'lı yılların sonlarına doğru İzmit'te çeşitli hemşehri derneklerinin sayısı artınca bu İzmitlilik kültürü yavaş yavaş yok olmaya başladı. Başta iyi niyetli olarak kültürel etkinlikler olsun diye kurulan bu hemşehri dernekleri zamanla GETTOLAŞTI.

Gençler arasında geçimlerini sağladıkları İzmit'te göç eden dedelerinin kültürleri, gelenekleri ve konuşma tarzları MODA haline geldi.

Bu gettolaşmadan dolayı siyasi nüfus sahipleri  İzmit'teki fabrikalara kendi hemşehrilerini sokmaya başladılar. İzmit siyasetinde ASLEN NERELİ oldukları üzerinden adaylar belirlenmeye başlandı. Seçim çalışmalarında hemşehri dernekleri ilk ziyaret edilen yerler oldu. Onların oylarına ihtiyaç duyuldu. 

Adayların İzmit'te doğup doğmadığı, İzmitli kültürüyle yetişip yetişmediği, İzmitliler için mi yoksa başka şehirdeki hemşehrileri için mi mecliste çalışacağı pek sorgulanmadı.

Sonuçta maalesef İzmit'te İzmitliler azınlık durumuna düştüler!.. İzmit'in öz evlatları işe giremediler!.. İzmitlilik kültürü hemşehricilik karşısında zayıfladı ve yok olma noktasına geldi. Artık bugün İzmit esnaflarını dolaştığımda bu kültürü çok fazla göremiyorum. İzmit'te doğup büyüyen günümüzdeki gençler bile "nerelisin?" sorusuna dedesinin memleketini söyleyerek cevap veriyor. 

Bu karikatürü yaklaşık 20 yıl önce çizmiştim.

O yıllardan bu yana durum daha da kötüleşti. 

İzmit'i düşman işgalinden kurtardık ama maalesef hemşehricilik illetinden kurtaramadık. 

Ama yine de İzmit'in kurtuluşu için mücadele eden başta Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi saygıyla anıyorum. Onlara minnettarız!. 
            </div>
        </div>
    </div>


        </main>
        <aside class=