Yaşar RAVANOĞLU AKDAŞ

İki Yarım Bir Tam Eder mi?

Yarım kelimesiyle ilkokulda bayağı kesirleri okurken mi yoksa yerli malı haftasında getirdiğimiz meyveleri yarım yarım paylaştığımız zaman mı karşılaştım tam olarak hatırlayamıyorum. İki yarım elma birleşince bir tam elma eder ama yarım armutla yarım elma bir bütün(tam) meyve etmez.
Yarım lafına niye takıldığımı söyleyeyim. Yazılarını severek okuduğum özel bir kadın olan sevgili Gülse Birsel’in “Yarım Porsiyon” yazısı bu kavramı benim de gündemime getirdi.
Yarım ya da tam olmak bence de çocuk sayısıyla ilintili olmamalı…Böyle bakarsak evlatlarını yitiren kadınlar da yarım olur. Sağlığı yüzünden doğuramayan ama hayatında 5 çocuklu anneden daha fazla çocukların geleceği için çalışan kadınlar da yarım olur. Erkekler de doğurmuyor. Onlar da yarım olur. Yarımlık veya tamlık insanın kendini nasıl hissettiğine bağlı değil midir?

 

metin, Çizgi film, çizgi film, kırpıntı çizim içeren bir resim

Açıklama otomatik olarak oluşturuldu


Ben mesela nasıl hissediyorum? Çocuklarım var biliyorsunuz. İyi ki de varlar. Fakat benim hissiyatım onların varlığıyla tanımlanmıyor. Kaybettiğim ya da yapmakta zorlandığım şeyler bana kendimi yetersiz hatta -ağzıma almak istemediğim- yarım porsiyon olarak hissettiriyor. Çorabımı giyemiyorsam, giymem (Allah’tan torpilliyim şu aralar, mevsim yaz!) Pirinç ayıklayamazsam makarna yaparım. Sigara böreği yapamazsam tepsi böreği yaparım. Ellerimi daha rahat kullanabildiğim yazıyla, resimle, boyayla uğraşırım.
Takip ettiğim Michael J. Fox’un vakfı Parkinson’lu insanların kendini nasıl hissettiğine dair bir rapor çıkarmış. Orada da insanların kendilerini iş, aile, kişisel bakım ve sosyal ilişkiler konusunda eksik hissettiği ortak konu olarak görülmüş. Yani eksik/ yarım hissetmek hayata bakış açımıza göre değişir sanırım.
Ne demişler: ”Koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler”(Türk atasözü)