Ali ÇOŞKUN

Sanayi ve Ticaret e. Bakanı

Türk - İslam Dünyasından Bir Bilge Adam Geçti...

 Yıllarca demokrasi, insan hakları, özgürlükler yolunda mücadele vermiş olan Nevzat Yalçıntaş Hoca’mız, 2016 darbe teşebbüsünü takiben yine bir Cuma günü geride örnek bir aile hayatı, yetişmiş iki hayırlı evlat, binlerce öğrenci, unutulmaz hizmetler bırakarak aramızdan ayrıldı. Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş Hoca, bir gönül adamı, kültür hazinesi, tevazu sahibi bir dost, vatanına, toprağına, ailesine, dostlarına sevdalı bir insandı.

–Nevzat Yalçıntaş Hoca’mızı öğrencilik yıllarında Ankara’da lise boks takımında sporcu olarak tanıdım. Turgut Özal DPT Müsteşarı iken Nevzat Hoca’mız hem İktisadi Planlama hem de Sosyal Planlama Dairesi’ne bakıyordu. En yakın beraberliğimiz ise, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanlığı görevine seçilmemle başladı. Beni kırmayarak Yüksek İstişare Kurulu Başkanı ve Başdanışmanlık görevini kabul etmesiyle müşterek çalışmamız gerçekleşti.

Hocaların Hocası Türk-İslam Dünyasının Bilge Adamı Nevzat Yalçıntaş’ın ölümünün yedinci yılında 15 Temmuz 2023 Cuma günü kabri başında kendisini rahmetle, dualarla anıyoruz. Bu vesileyle İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nin çıkardığı özel sayıda yayınlanan bir yazımı sizlerle paylaşmak istedim.

Yıllarca demokrasi, insan hakları, özgürlükler yolunda mücadele vermiş olan Nevzat Yalçıntaş Hoca’mız, milli iradeye karşı cereyan eden çirkin 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünü takiben yine bir Cuma günü Fatih Camii’nde şehitlerle birlikte kılınan namazıyla, geride örnek bir aile hayatı, yetişmiş iki hayırlı evlat, binlerce öğrenci, unutulmaz hizmetler bırakarak aramızdan ayrıldı.

Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş Hoca’mızı satırlarla anlatmak çok zor. O bir gönül adamı, kültür hazinesi, tevazu sahibi bir dost, vatanına, toprağına, ailesine, dostlarına sevdalı bir insan, kısacası “adam gibi adam”.

Belki yıllar önce yazdığım şu dörtlük hocamıza duyduğum hislerimi özetleyebilir.

İlimde, irfanda her zaman dirisin,

Manevi davanın önlenmez selisin,

Olmadığın zaman özlenen birisin,

Bu devirde bulunmayan bir velisin.

NEVZAT YALÇINTAŞ HOCA’YI ÖĞRENCİLİK YILLARINDA TANIDIM

Nevzat Yalçıntaş Hoca’mızla uzun yıllarımız birlikte geçti. Kendisini öğrencilik yıllarında Ankara’da lise boks takımında sporcu olarak tanıdık. Sonra İstanbul’da MTTB Milli Türk Talebe Birliği’nde ve 1960 ihtilali ile Milli Türk Talebe Federasyonu’nda kayyum olarak görevlendirildiği günlerde yakından izledik.

DPT yeni kurulmuştu, merhum Turgut Özal Müsteşardı. Nevzat Hoca’mız hem İktisadi Planlama hem de Sosyal Planlama Dairesi’ne bakıyordu. Elektromekanik Sanayi Özel İhtisas Komisyonu’nda Başkan olarak görev aldığım dönemde ve 1981 yılında İzmir’de düzenlenen II. İktisat Kongresi’nde beraber çalışma şansını yaşadım.

TOBB’DA BAŞDANIŞMANLIK GÖREVİNİ KABUL ETTİ

En yakın beraberliğimiz ise, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanlığı görevine seçilmemle başladı. Nevzat Yalçıntaş Hoca’mız İslam Bankası’ndaki görevinden henüz dönmüştü. Kendisine YÖK Başkan Yardımcılığı, rektörlük başta olmak üzere birçok görev teklifi yapılmasına, siyasete davet edilmesine rağmen beni kırmayarak Yüksek İstişare Kurulu Başkanı ve Başdanışmanlık görevini kabul etmesiyle müşterek çalışmamız gerçekleşti.

SERT GÖRÜNÜMLÜ AMA ÇOK MÜTEVAZI VE DUYGUSALDI

Türk Milli Kültür Vakfı, Aydınlar Ocağı, İDV İş Dünyası Vakfı gibi birçok gönüllü teşekküllerde beraber olduk. Hocamız zaman zaman sert, ciddi görünümünün arkasında çok mütevazi ve duygusaldı; gülenle güler, ağlayanla ağlardı. 1980’li yıllarda rahmetli Turgut Özal, ekonomimizi dışa açarken yaptığı reform çalışmalarının içinde bulduk kendimizi. Yorucu ve zevkli çalışmalardı. Uzun süren yoğun mesaimizin sonunda engin hoşgörüsüne sığınarak yaptığım şakalardan hem hoşlanır, hem de “yap yap sana sabrederek erenlere karışacağım” derdi, ama kendisi zaten erenler gibiydi.

NEVZAT YALÇINTAŞ HOCA’NIN PRENSİPLERİ

Nevzat Yalçıntaş Hoca’nın vazgeçilmez birçok prensibi vardı. Örneğin:

  • “3T Davranışı” temkinli, tedbirli, teenni ile hareket etmek!
  • Seyahatlerde pasaport, uçak bileti ve dövizini titizlikle saklar, uçuş işlemlerini kendisi yaptırır, uçakta bile elinden bırakmadığı çantasını kimseye taşıtmaz ve her şeyi gönlü gibi geniş o küçük çantaya sığdırırdı.
  • Birisi dolma kalemini isterse, kalem iade edilsin diye kapağını kendisi alarak kalemi verirdi.
  • Ayakkabılarını çıkardığı mahallelerde alınmasın diye birini rafın bir tarafına, diğerini rafın başka bir tarafına koyardı.

AYAKKABISININ TEKİNİ GİZLİCE BEN ALDIM

Bu huyunu bildiğim için Irak, İran Savaşı’nı müteakip Başbakan Yıldırım Akbulut’la birlikte Bağdat’a gittiğimiz seyahatte camide ayakkabısının tekini gizlice alarak arabaya sakladım ve tekrar yanına döndüm. Çıkarken kendisini yarım adım geriden takibe aldım. Nevzat Hoca ayakkabıyı yerinde bulamayınca derin bir “evet” ve “Süphan-Allah” çektikten sonra şaşkın bir vaziyette bana dönüp “görüyor musun kırk yıllık tedbir boşa çıktı Aziz Başkan” dedi.

“Aman Hocam üzülme, bir imtihan geçiriyorsun, senin ayakkabı bir bacağı olmayan harp malulü bir gaziye nasip oldu, Allah hayrını kabul etsin” demem üzerine “Yahu tek bacaklı gazi de beni mi buldu?” diyerek koluma girdi ve arabaya kadar sekerek gittik. Hoca böylesine bir şakayı bile gülerek karşıladı ve dedi ki, “Bu olayı herkese anlat anlat ki neler çektiğimi iyice anlasınlar.”

Bu olaydan üç ay sonra Suudi Arabistan’da ayakkabılarım otelde kaybolup protokol masasına terlikle oturunca Nevzat Hoca’dan helallik almak mecburiyetinde kaldım.

Kendisinden çok şey öğrendik, bizim neslimize örnek olan bir Alperen’di. Ruhu şad, mekânı cennet olsun…