C. Yakup ŞİMŞEK

Eğitimci, redaktör

C.Yakup_Simsek@hotmail.com

Hâlid Ziya Saçmalamış

Hâlid Ziya Uşaklıgil'in ettiği şu lâfa bakın:

"Hiçbir millette hiçbir münevver genç yoktur ki kendi lisânının geçmişine vâkıf olmasın." Pehpeh, ne ipe sapa gelmez bir lakırtı!..

*

Bu saçma sapan sözü eden kişi kara câhil, koyu gāfil biri değil, koca edebiyatçı Hâlid Ziya Uşaklıgil!

Bir gaflet demine denk geldi de sürçülisan mı etti acabâ?

*

Netîcede doluya koydum, almadı; boşa koydum, dolmadı.

Hâlid Ziya Uşaklıgil, usta bir romancı olabilir; gelgelelim Türkçe meselesinde resmen sallamış, çuvallamış...

Dilim varmıyor ama onun aklı yalnızca "Aşk-ı Memnû" gibi şeylere mi ermişti yoksa?..

*

Hâlid Ziya Uşaklıgil'in Türkçe hakkında fenâ hâlde yanıldığı apaçık meydanda:

1. Çünkü bugünün Türkiye'sinde "kendi lisânının geçmişine vâkıf" olmayan milyonlarca genç var. Ne yâni, şimdi bu kadar genç câhil mi?

2. Bugünün Türkiye'sinde "kendi lisânının geçmişine vâkıf" olmayan yüz binlerce Türkçe ve edebiyat hocası, çocuklarımıza ve gençlerimize geçmişten kopuk bir dil öğretiyor. Bunlara profesör, doçent, doktor vs. de dâhil... Peki, bu ilim irfan ordusu "münevver" sayılmıyor mu?

3. Bugünkü Türkçe ve edebiyat hocaları arasında Mehmed Âkif'in Safahat'ını -bırakın anlamayı- baştan sona doğru okuyabilenler yüzde biri bulmaz.

O zaman bunlara ne diyeceğiz?

4. Ömer Seyfettin bile tercüme edilmeden anlaşılmıyor bu ülkede... Çünkü ana sınıflarından üniversiteye bütün hızıyla devam eden RİT (Resmî İkāmeli Türkçe) politikası "kendi lisânının geçmişini anlamayacak" nesiller yetiştiriyor. (Osmanlıca dersleri bile bu politikaya hizmet ediyor.) Türkçede 100-150 değil, 70-80 yıl önce yazılmış romanları bile asıl nüshalarından okuyup rahatça anlayabilecek kişi sayısı binde bir.

*

Demek ki neymiş?

Türkiye'de "münevver" olmak için "kendi lisânının geçmişine vâkıf olmak" diye bir şart yokmuş. Peki, İngilizce bilmesen "münevver" olabilir misin?

(Tamam, kabul ediyorum, bu çok yersiz oldu. Hay dilimi arı soksun!)

Selâm ve hürmetlerimle…