Doç. Dr. Süleyman COŞKUNER

Kaliteli Yaşam Uzmanı

suleymancoskuner@hotmail.com

Kaliteli Yaşamda "Yaş Alma" ya Bakış

Yaş 35-40 lara geldiği zaman, ömürdeki yükseliş, yavaş yavaş geriye dönmeye başlar. Saç ve sakallar ağarmaya, derimiz buruşmaya, gücümüz azalmaya doğru yol alır.

Artık gençlikteki fiziksel enerji, eskisi gibi değildir.

Bedensel gelişim ve güç geriye dönmeye başlarken, hayat tecrübesi, istidlal, problem çözme, çıkarımda bulunma, öngörme yeteneklerimiz ise, sürekli gelişme gösterir.

Olgunların tecrübeleri ile, gençlerin enerjilerini, uygun yer ve zamanda harmanlayarak, sinerji üretebilenler en kârlılarımızdır.

Kuşak çatışmasına sokup, karşılıklı anlaşamayarak, problem üretenler ise ziyandadır.

Ömrümüzün ne kadar olduğunu yalnızca Rabbimiz biliyor. Bizim o konuda hiçbir ön görümüz olamaz. Ancak, içki, sigara, uyuşturucu, kin- nefret, kavga, su-i zan, gıybet, negatif etiketleme, hayata küsme, ümitsizlik vb. gibi, kaliteli yaşam hırsızları ile kucak kucağa yaşayanların, ömürlerini kısalttıkları kesindir.

Kaliteli insan, ömrünün son nefesine kadar, yüksek kaliteli, ölçülü ve dengeli bir hayat sürmelidir.

Yaşın ilerlemesi ile, bütün azalarımızın fonksiyonları geri gitmeye başlar. Yaşımızla uyumlu olarak, tüm azalarımızı ölçülü ve dengeli olarak kullanmamız gerekir. Eğer kullanmazsak ve azalarımızın istedikleri enerjiyi vermezsek, ölüm hızla yaklaşır.

- Bütün kas ve kemiklerimizin güç kaybını durdurarak, ömürlerini uzatmak için, mutlaka yaşımıza uygun egzersizlerimize devam etmeliyiz.

- İmkân ölçüsünde dost ve arkadaşlarımızla sık sık bir araya gelip, kaliteli sohbetler yapmalıyız.

- Sürekli okuyarak, hafızamızın geri gitmesini durdurmalıyız.

- Mesleğimiz ne ise, emekli olsak dahi, makul ölçüde, çalışmaya devam etmeliyiz.

- Yaş alma, herkese nasip olmuyor maalesef. Birçok insan Yaş alamadan dünyadan göçüyor. Bu yönüyle uzun yaş almayı, Rabbimizin bir lütfu olarak görüp şükretmeliyiz.

- Uzun yaş alma yıllarının getirdiği birçok zorluklar vardır. Bu zorluklarla savaşmak yerine, onlarla barışık bir hayat sürmeliyiz. Sorun üreten değil, çözüm üreten, insanlara yaşama sevinci sunan, bilge kişiler olmalıyız.

- Midemizin, sindirim- dolaşım sistemlerimizin de yaş aldığını kabul ederek, onları üzmeyecek ve yormayacak şekilde beslenmeliyiz.

- Her türlü terörist gıdadan uzak durmalıyız.

- Gençliğimizdeki enerjimizi hatırlayarak, asla yiğitlik yapmamalıyız. Ağaca tırmanma, duvara çıkma, yüksekten atlama, koşarak spor yapma, gibi aktiviteler, artık bize göre değil. Aksi halde başımıza büyük kazalar gelebilir.

Unutmayalım, her türlü eylemde rölantide olacağız. Ama, uzun süreli "stop" yok...

- İllaki akranlarımızı aramayacağız, çünkü onların çoğu göçtü. Elimizde ve yakınımızda kimler varsa, tecrübemizi ve sevecenliğimizi kullanarak, onlarla yüksek kaliteli iletişim kuracağız.

- Başımıza her ne geldiyse, hayata ve çevreye küsmek ve kabuğa çekilmek yok. Tecrübeyle ve tebessümle, hayat oyunun içinden kopmayacağız.

- İşlemeyen demirin pas tuttuğu gibi, vücudumuza ve beynimize pas tutturmayacağız.

- İşgüzarlık yapıp, bilgiçlik taslayarak, çevremizi kendimizden nefret ettirmeyeceğiz.

- Elimizden geldiğince, öz bakımımızı ve çevre temizliğimizi yapmaya gayret edeceğiz. Gücümüz yeterken, çevremizdekileri bıktırmayacağız. Başımıza her ne problem gelirse gelsin, havlu atmayacağız.

- Yılmayacağız, ayakta durmaya ve şükretmeye devam edeceğiz.

- Mimar SİNAN büyüğümüzün, 86 yaşında ustalık eseri Selimiye'yi yaptığını, asla aklımızdan çıkarmayacağız.

Rabbim cümlemize de hayırlı, bereketli, anlam yüklü ve yüksek kaliteli ömürler nasip etsin İNŞALLAH...

Selam, sevgi ve dualarımla.

Yüceler Yüce'sine emanet olalım.