Prof. Dr. Ersin Nazif GÜRDOĞAN

Akademisyen

engurdogan@gmail.com

Hukuk Devletin Demokrasi Milletin Vicdanıdır

İki binli yılların ilk yarısında, Türkiye'de önemli ekonomik, siyasal, kültürel dönüşümler bekleniyor. Sağlıklı kültürel doku, güçlü ekonomik yapı oluşturulmasında, bütün kurumlarıyla, bütün kurallarıyla işlerlik kazanmış demokratik yönetimin, yasal kaynağını oluşturacak anayasa çalışmaları, gündemdeki yerini koruyacaktır. Türkiye''deki yasal ve siyasal dönüşüm, ekonomik ve kültürel dönüşümün çok gerisinde kalmıştır.

*

İki binli yılların başında iletişim ve ulaşım alanındaki gelişmeler, Soğuk Savaş döneminin ekonomik paradigmalarıyla birlikte, hukuk paradigmalarını da büyük ölçüde değiştirmiştir. Artık dünyanın hiçbir ülkesinde kapalı ekonomik yapılara yer olmadığı gibi, kapalı yasal düzenlemelere de yer yoktur. Türkiye''nin dünyanın ilk on ülkesi arasına girmesi için, uluslararası ekonominin ve küresel hukukun kurumlarıyla ve kurallarına uyum sağlaması gerekir.

*

Aydınların aynasındaki Türkiye''nin, Türkiye''nin aynasındaki aydınların geleceği, hukuksuz ekonominin, ekonomisiz hukukun olmayacağının, toplumun bütün kesimlerince benimsemesine bağlıdır. Türkiye ekonomisini dünyayla bütünleştirmede gösterdiği başarıyı, hukukunu dünyaya açmada gösterememiştir. Bu yüzden Türkiye ihracatını artırmada, ithalatını azaltmada büyük güçlüklerle karşılaşmaktadır.

*

Türkiye''nin yasal ve siyasal açıdan yeniden yapılanmasında en büyük atılım, dünyanın ulaştığı uluslarüstü değerler ışığında hazırlanan yeni bir anayasa olacaktır. Son altmış senede, her on yılda bir kesintiye uğrayan demokratik yönetim, yasal düzenlemelerle, bütünlük ve süreklilik kazanacaktır. Bu süreçte en büyük görev, düşünce özgürlüğü kadar, eleştiri özgürlüğünün de yorulma bilmez savunucuları olan aydınlara düşmektedir.

*

Türkiye son sözü devletin söylediği bir yasal yapıdan, son sözü milletin söylediği bir yasal yapıya geçmek zorundadır. Milletten daha güçlü, milletsizleştirilmiş bir devlet yapısıyla, Türkiye''nin demokratik yönetimini güçlendirmesi mümkün değildir. Dünyanın her yerinde ülkelerin gücü, güvenlik yapılarından önce, yasal yapılarına dayanır. Hukukuna güvenilmeyen ülkelerin, yönetimlerine hiçbir ülke yönetimi güvenmez.

*

Dünyada “iyi” dayatmacı, “kötü” demokratik yönetim yoktur. En başarısız demokratik yönetimler, toplumlarına en başarılı dayatmacı yönetimlerden daha saygılı ve daha yararlı olmuşlardır. Dayatmacı yönetimler dünyadaki bütün ülkelerin afyonudur. Dünyadaki bütün yerel ve küresel savaşlar, uluslararası hukuku ayaklar altına alan yönetimlerden kaynaklanır. *

Demokrasi bütün temel hak ve özgürlüklerin güvencesidir.

*

Demokrasinin gücü beslendiği hukuktan kaynaklanır.

*

Hukukun değişmez, ana kaynağı kutsal kitaplardır. HUKUK DEVLETİN DEMOKRASİ MİLLETİN VİCDANIDIR İki binli yılların ilk yarısında, Türkiye'de önemli ekonomik, siyasal, kültürel dönüşümler bekleniyor. Sağlıklı kültürel doku, güçlü ekonomik yapı oluşturulmasında, bütün kurumlarıyla, bütün kurallarıyla işlerlik kazanmış demokratik yönetimin, yasal kaynağını oluşturacak anayasa çalışmaları, gündemdeki yerini koruyacaktır. Türkiye''deki yasal ve siyasal dönüşüm, ekonomik ve kültürel dönüşümün çok gerisinde kalmıştır.

*

İki binli yılların başında iletişim ve ulaşım alanındaki gelişmeler, Soğuk Savaş döneminin ekonomik paradigmalarıyla birlikte, hukuk paradigmalarını da büyük ölçüde değiştirmiştir. Artık dünyanın hiçbir ülkesinde kapalı ekonomik yapılara yer olmadığı gibi, kapalı yasal düzenlemelere de yer yoktur. Türkiye''nin dünyanın ilk on ülkesi arasına girmesi için, uluslararası ekonominin ve küresel hukukun kurumlarıyla ve kurallarına uyum sağlaması gerekir.

*

Aydınların aynasındaki Türkiye''nin, Türkiye''nin aynasındaki aydınların geleceği, hukuksuz ekonominin, ekonomisiz hukukun olmayacağının, toplumun bütün kesimlerince benimsemesine bağlıdır. Türkiye ekonomisini dünyayla bütünleştirmede gösterdiği başarıyı, hukukunu dünyaya açmada gösterememiştir. Bu yüzden Türkiye ihracatını artırmada, ithalatını azaltmada büyük güçlüklerle karşılaşmaktadır.

*

Türkiye''nin yasal ve siyasal açıdan yeniden yapılanmasında en büyük atılım, dünyanın ulaştığı uluslarüstü değerler ışığında hazırlanan yeni bir anayasa olacaktır. Son altmış senede, her on yılda bir kesintiye uğrayan demokratik yönetim, yasal düzenlemelerle, bütünlük ve süreklilik kazanacaktır. Bu süreçte en büyük görev, düşünce özgürlüğü kadar, eleştiri özgürlüğünün de, yorulma bilmez savunucuları olan aydınlara düşmektedir.

*

Türkiye son sözü devletin söylediği bir yasal yapıdan, son sözü milletin söylediği bir yasal yapıya geçmek zorundadır. Milletten daha güçlü, milletsizleştirilmiş bir devlet yapısıyla, Türkiye''nin demokratik yönetimini güçlendirmesi mümkün değildir. Dünyanın her yerinde ülkelerin gücü, güvenlik yapılarından önce, yasal yapılarına dayanır. Hukukuna güvenilmeyen ülkelerin, yönetimlerine hiçbir ülke yönetimi güvenmez.

*

Dünyada “iyi” dayatmacı, “kötü” demokratik yönetim yoktur. En başarısız demokratik yönetimler, toplumlarına en başarılı dayatmacı yönetimlerden daha saygılı ve daha yararlı olmuşlardır. Dayatmacı yönetimler dünyadaki bütün ülkelerin afyonudur. Dünyadaki bütün yerel ve küresel savaşlar, uluslararası hukuku ayaklar altına alan yönetimlerden kaynaklanır. *

Demokrasi bütün temel hak ve özgürlüklerin güvencesidir.

*

Demokrasinin gücü beslendiği hukuktan kaynaklanır.

*

 Hukukun değişmez, ana kaynağı kutsal kitaplardır.