Prof. Dr. Ersin Nazif GÜRDOĞAN

Akademisyen

engurdogan@gmail.com

Her Zaman Ekonomiden Önce Kültür Gelir

Ülkelerde üretim gücünün zenginleştirilmesi, toplumda kimseye haksızlık yapılmadan, herkesin ihtiyaçlarının karşılanması, üstesinden gelinmesi gereken sorunların başında gelir. Ülkelerin üretiminin artırılmasında, üretilenlerin paylaşılmasında, eldeki kaynakların değerlendirilmesinde, yüzyıllar içinde yeni yollar ve yeni yöntemler geliştirilmiştir. Yine de bütün insanlar kaynakların değerlendirilmesinde, verimliliği artırma sorunlarıyla, karşı karşıya kalmaktadırlar.  

*

Toplumların bütün kesimlerinin, hayatlarının kolaylaştırılması ve güzelleştirilmesi için, ekonomi gereklidir, ancak hiçbir zaman yeterli değildir. Yalnız ekonomiyle yaşanmaz, insanlar ekonomileriyle değil, kültürleriyle ayakta kalırlar. İnsanların atalarının yitirdiği, hiçbir şeyin yokluğu çekilmeyen Cennette, kaynaklar sınırsızdır, dünyada sınırlıdır. Dünya kaynaklarından yararlanmanın kuralları, ekonominin yasalarından daha çok, kültürün değerleriyle belirlenir.

*

Dünyanın sınırlı kaynaklarıyla, yitirilen Cenneti bulmanın kutup yıldızları, seküler dünyanın öncüleri değil, kutsal dünyanın öncüleridir. Kutsal kültürün ışığı hiç sönmeyen yıldızlarını izleyenler, atalarının yitirdikleri Cenneti bulmakla kalmazlar, yaşadıkları coğrafyayı da dünya Cennetine çevirirler. Onlar bir lokma bir hırka tüketmenin, bin lokma bin hırka üretmenin en güzel örneklerini verirler. Kültür tüketimde bir lokmadan bir hırkadan fazlasına özenmeden, bin lokma bin hırka üretmenin gizemli gücüdür.

*

Sınırlı kaynaklarıyla yoklukların önüne geçecekler, hayatın her alanında, üretimleri çoğaltarak tüketimleri azaltarak, hayatı bütün insanlar için yaşanır kılmasın bilenler olacaktır. Ekonomi hayatı hem kolaylaştırmanın hem güzelleştirmenin bilimidir. Bunun için ekonominin tarihi, insanlığın tarihidir. İnsanların olduğu her yerde, üretim vardır, tüketim vardır. İnsanlar hem üreten hem tüketen varlıklardır. Bu yönüyle ekonomi sanatların en eskisi, bilimlerin en yenisidir.

*

Dünyanın hiçbir ülkesinde, kutsal dünyaya saygılı olmak, ekonomik dünyaya ilgisiz olmak anlamına gelmez. Kutsal kültürlerde yoksullar gibi yaşamak bir erdemdir. Ancak yoksulluk bir erdem değildir. Bu yüzden yoksullukla savaşmak, bütün insanların temel ihtiyaçlarını karşılamak, toplumun bütün kesimlerinin görevidir. Dünyada bir insan yoksulluktan ölüyorsa, herkes sorumludur. Yoksulluk dünyanın bütün ülkelerinde, kimsenin giymek istemediği, ateşten bir gömlektir.

*

Ekonominin kurallarını bilenler, yoksulluğun üstesinden gelmesini bilirler.

Ekonomik sorunlar çözme çalışmaları, Gazali, İbn Haldun, Adam Smith ve Karl Marx ile başlamamıştır. İnsanların olduğu her yerde ekonomik sorunlar vardır. Son iki yüzyıldaki gelişmeler, bütün dünyaya yalnız ekonomiyle yaşanılmayacağını göstermiştir. Dünyanın hiçbir yerinde, kültürler ekonomilerin afyonu olmamışlardır. Dünyada kültürler ekonomilerden önce gelirler. Önce kültür vardır. Kültürsüz ekonomi, ekonomisiz kültür olmaz.

*

Kaynakların nasıl tüketilmesi gerektiğini bilenler, nasıl üretilmesi gerektiğin bilirler.

*

 Sınırlı dünyada tüketirken kültürün, üretirken ekonomini yasaları geçerlidir.

*

Hayatın her alanında, kırmızı çizgileri olan, ekonomiden önce kültürdür.