Doç. Dr. Süleyman COŞKUNER

Kaliteli Yaşam Uzmanı

suleymancoskuner@hotmail.com

Urfalı Şair Yusuf Nabi (1642-1712)

Nabi, 1678 yılında 36 yaşında, zamanın Sultan'ından izin alarak Hac yoluna koyuldu. Kafile devlet büyüklerinin de bulunduğu seçkin bir gruptu. Medine-i Münevvere'ye varmadan önce son mola yerinde Nabi, bir devlet büyüğünün (sadrazam), Mescid-i Nebi'ye doğru ayaklarını uzatarak uyuduğunu görür. Büyük bir Peygamber aşığı olan ve heyecandan uykuları kaçan Nabi, Sesli bir şekilde Efendimiz'e bir Nat-ı Gazel söyler. "SAKIN TERK-İ EDEPTEN KUY-I MAHBUB-I HÜDA'DIR BU. NAZARGAH-I İLAHİDİR, MAKÂMI MUSTAFA'DIR BU" (Edebi terk etmekten sakın, zira burası Allah sevgilisi olan Peygamber Efendimiz'in bulunduğu yerdir.) Diye başlayan uzunca şiirini, Sadrazamı uyandıracak şekilde okur. Sadrazam hemen uyanır, mahcup bir şekilde, "Sen bu şiiri ne zaman yazdın? Başka duyan bilen oldu mu? der. Nabi: "Şimdi, senin durumunu görünce irticalen söyledim, ikimizden başka kimse duymadı" der. Sadrazam: "Aman gözünü seveyim, kimseler duymasın ikimizin arasında kalsın. Yoksa senin için iyi olmaz" diye tehdit eder. Yola revan olunur. Medine-i Münevvere'ye sabah ezanından önce varılır. Bir de ne görsünler: Sabah ezanı öncesi bütün minarelerden, Nabi'nin söylediği Nat-ı Gazel okunur. Sadrazam dik dik Nabi'ye bakarak: "Bu da neyin nesi? Hani aramızda sır kalacaktı" der. Nabi: "İnan ki kimseye duyurmadım" der. İkisi de büyük bir şaşkınlık içerisindedirler. Namaz bitiminde hızla Ser Müezzine yaklaşarak sorarlar: "Allah aşkına ezan öncesi okuduğunuz şiiri nerden, nasıl öğrendiniz?" Ser Müezzin: "Bu gece Efendimiz bütün müezzinlerin rüyasına buyurdular. Bizi sevip sayan ve benim için bu Nat-ı söyleyen Nabi kardeşimiz gelecek. Onu çok iyi ağırlayın ve bu Nat-ı sabah ezanından önce minarelerde okuyarak, herkese duyurun" dedi. Nabi bir tuhaf olur. Tekrar sorar: "Gerçekten isim olarak benim adımı andı mı Efendimiz?" Ser Müezzin: "Tabi ki, aynı anlattığım gibidir" der. Nabi ve çevresindekiler gözyaşlarına boğulurlar. Nabi, sevinçten bayılır. Allah O'ndan razı olsun. Cennetinde ağırlasın inşallah. AMİN, AMİN, AMİN... Selam, sevgi ve dualarımla. Yüceler Yüce'sine emanet olalım.