Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar

ocetinoglu1@gmail.com

Emekli Din Görevlisi Ahmet Yüter Hoca ile Oruç Hakkında Konuştuk

Bugün İdrak Etmeye Başladığımız Ramazan-ı Şerif Ayı Vesilesiyle Emekli Din Görevlisi Ahmet Yüter Hoca ile Oruç Hakkında Konuştuk.

Oğuz Çetinoğlu: Aşı olmak veya iğne yaptırmak orucu bozar mı?

Ahmet Yüter: Dinimiz, tedâvi sürecinde olan hastaların oruç tutmamalarına ruhsat vermektedir. Bununla birlikte, Ramazan ayında herkesle birlikte oruca devam etmeyi arzu ediyor ve oruç tutmalarına da başka bir engel yoksa iğnelerini iftardan sonra yaptırmaları yerinde olur. Bu imkâna sahip olmayanlar, tedâvi ve aşı amaçlı iğne yaptırabilirler. Ancak, oruçlu iken gıda ve vitamin iğneleri yaptıranlarla, damardan serum ve kan verilenlerin orucu bozulur. Daha sonra bu oruç kaza edilir.

Çetinoğlu: Deri üzerine sürülen krem ve merhem ile deri üzerine yapıştırılan nikotin bandı orucu bozar mı?

Yüter: Kaide olarak orucu bozan şeyler, vücuda normal yollarla giren maddeler ve cinsî ilişkidir. Vücuda sürülen yağ, merhem ve benzeri şeyler deri üzerindeki gözenekler ve deri altındaki kılcal damarlar yoluyla emilerek kana karışmaktadır. Ancak cildin bu emişi, çok az ve yavaş olmaktadır. Diğer taraftan bu işlem yeme, içme ve beslenme anlamına da gelmemektedir. Bu itibarla, deri üzerine sürülen merhem, yapıştırılan ilaçlı bantlar orucu bozmaz. Bu açıdan sigarayı bırakmak isteyenlerin kullandığı nikotin bantları da orucu bozmaz.

Çetinoğlu: Anjiyo yaptırmak orucu bozar mı?

Yüter: Halk arasında anjiyo olarak bilinen operasyon, teşhise ve tedâviye yönelik olarak uygulanmaktadır. Bu iki işlemin hiçbiri yemek, içmek ve beslenmekle bağlantılı değildir. Bu sebeple ikisi de orucu bozmaz (Kâsâni,  Bedâiü’s-sanâi, II, 243).

Çetinoğlu: Astım hastalarının kullandığı ağıza sıkılan sprey orucu bozar mı?

Yüter: Nefes açıcı sprey kullanmak mecburiyetinde kalan astım hastası oruç tutmayabilir. Daha sonra iyileşince tutamadığı günleri kaza eder. İyileşme ümidi kalmamışsa, o takdirde tutamadığı günler sayısınca fidye verir. Bir fidye, Ramazanda bir kişi için verilen bir fitre miktarıdır. Ancak, nefes darlığı dışında oruç tutmaya engel başka sağlık problemi bulunmayan astım hastaları soluk almayı rahatlatacak özel spreyi ağızlarına püskürterek oruç tutabilirler. Bu sprey orucu bozmaz.

Çetinoğlu: Tutamadığı oruçları kaza etmeden oruç tutamayacak hâle gelen kimse ne yapmalıdır?

Yüter: Fakihlerin çoğunluğu, ‘Oruç tutmaya güç yetiremeyenler, bir fakiri doyuracak miktarda fidye öder. (Bakara, 2/184) âyetinden hareketle, mâzeretli veya maazeretsiz oruç tutmamış ve kaza etmeden ölüm döşeğine düşmüş kimselerin oruç borçları için fidye ödenmesi vasiyetinde bulunmalarının müstehap olacağını söylemişlerdir. Eğer vasiyet etmişse mirasçıları malının üçte biri oranında bu vasiyeti yerine getirirler. (Merğınânî, el-Hidâye, 1,127)

Çetinoğlu: Hemodiyaliz ve diyaliz uygulamalarında oruç bozulur mu?

Yüter: Hastaya herhangi bir sıvı maddesi verilmeden gerçekleştirilen hemodiyalizde oruç bozulmaz. Diğer diyaliz çeşitlerinde ise, vücuda gıda içerikli sıvı verildiği için oruç bozulur (Merğmâni, el-Hidâye, 1,125; I Kâsânî, Bedâius-sanâî, II, 244).

Çetinoğlu: Oruçlu kimse abdest alırken hataen boğazına su kaçırsa orucu bozulur mu?

Yüter: Abdest sırasında ağzını çalkalarken isteği dışında boğazına su kaçması orucu bozar. İstek dışı bir fiil olduğu için yalnızca kazayı gerektirir. Yani Ramazan ayı dışında bir gün oruç tutar. Cezâsı yoktur.

Şâfiî mezhebine göre orucu bozan bir işi gerek hatâen, gerek unutarak yapmakla oruç bozulmaz (Şirbint, Muğni’l-Muhtâc, I. 429).

Çetinoğlu: Oruçlu iken kan vermek ve vücuda kan almak orucu bozar mı?

Yüter: Kan vermenin orucu bozup bozmaması ile ilgili olarak Resûlullah (s.a.s.)'ın oruçlu iken hacamat yaptırdığı (Buhân, Savm, 32) rivâyeti esas alınarak İslâm hukuku uzmanları, kan vermenin orucu bozmayacağı sonucuna varmışlardır. Buna göre, Ramazanda oruçlu iken kan verenin orucu bozulmaz (İbn Kudâme, el-Muğnî, III, 36).

Vücuda kan almak ise, beslenme, gıda alma kapsamına girdiği için orucu bozar.

Çetinoğlu: Yıkanmak orucu bozar mı?                                                                                                                

Yüter: Ağız ve burnundan su girip sindirim cihazına ulaşmadıkça oruçlu kimsenin yıkanması orucuna zarar vermez. Nitekim Hz. Aişe ve Ümmü Seleme validemiz Hz. Peygamber (s.a.s.) in Ramazanda imsaktan sonra yıkandıklarını haber vermişlerdir. (Buhari, Savm, 25) Bu itibarla, ağız ve burnundan su kaçırmamak şartıyla oruçlu kişi yıkanabilir (Fetâvây-ı Hindiyye, II, 199).

Çetinoğlu: Denize girmekle oruç bozulur mu?

Yüter: Ağız ve burundan sindirim organlarına su kaçırmamak kaydıyla denize girmekle oruç bozulmaz. Fakat denize giren kimse, yüzme esnasında gelen dalgalar karşısında veya başka bir şekilde su yutabilir ki bu ihtimal çok yüksektir. Bu itibarla oruçlu iken denize girmekten kaçınmalıdır.

Çetinoğlu: Saç bakımı ve saç boyama orucu bozar mı?

Yüter: Oruç, bir şey yemek, içmek ve cinsî ilişkide bulunmaktan dolayı bozulur. Saç boyamak ve saç bakımı bunların kapsamında olmadığından orucu bozmaz.

Çetinoğlu: Birden fazla orucu keffaret gerektirecek şekilde bozan kimse bu oruçların her biri için ayrı ayrı keffaret öder mi?

Yüter: Aynı aydaki Ramazan orucunun kasten bozulması işlemi kaç defa olduysa, her biri için ayrı ayrı keffâret ödenir. Ancak, farklı Ramazan aylarında da olsa henüz ödemediği birden fazla keffaret borcu bulunan kimsenin hepsi için bir keffaret ödemesi (peş peşe iki kameri ay veya altmış gün oruç tutması) yeterli olur. Ayrıca bozduğu her orucu kaza etmesi icap eder.

Çetinoğlu: Diş tedâvisi yaptırmak orucu bozar mı?

Yüter: Oruçlu bir kimsenin morfinli veya morfinsiz olarak dişlerini tedâvi ettirmesi veya çektirmesi orucu bozmaz. Ancak tedâvi esnasında, kan veya tedâvide kullanılan maddelerden herhangi bir şeyin yutulması ise, orucu bozar.

Çetinoğlu: Unutarak yemek -  içmek orucu bozar mı?

Yüter: Unutarak yemek - içmek orucu bozmaz. Peygamber Efendimiz  (s.a.s.), “Bir kimse oruçlu olduğunu unutarak yer, içerse orucunu tamamlasın, bozmasın. Çünkü onu, Allah yedirmiş, içirmiştir.” (Buhârî, Savm, 26) buyurmuştur.

Unutarak yiyip içen kimse, oruçlu olduğunu hatırladığı anda hemen ağzındakileri çıkarıp ağzını yıkamalı ve orucuna devam etmelidir. Oruçlu olduğu hatırlandıktan sonra mideye bir şey inerse oruç bozulur (Merğmânî, el-Hidâye, Dımaşk 1427/2006,1,392).

Çetinoğlu: Oruç tutamayanlar fidye vererek oruç borcundan kurtulabiliyorlar. Fidye hakkında bilgi verir misiniz?

Yüter: Oruçla ilgili olan fidye, dînî bir terim olarak, bâzı ibâdetlerin edâ edilmemesi veya edâsı sırasında birtakım kusurların işlenmesi hâlinde ödenen dînî-mâlî yükümlülüktür. İbâdetlerle ilgili fidye, oruç ve hacda söz konusudur. İhtiyarlık ve şifâ ümidi olmayan bir hastalık sebebiyle oruç tutamayan kimse, daha sonra kaza etmesi mümkün olmadığından oruç tutamadığı her güne karşılık bir fidye öder. Bu durumdaki bir kimsenin fidye ödemesi vâciptir. Kur’ân-ı Kerîm’de, ‘Oruç tutmaya güç yetiremeyenler, bir fakir doyumu kadar fidye öder.’ (Bakara 2/184) buyurulmaktadır. Bu âyetten hareketle fidye miktarının, bir kişiyi bir gün için doyuracak yiyecek olarak anlaşılmıştır.

Yaşlılıktan ötürü oruç tutmaya gücü yetmeyen kişi, her gün için bir sadaka-i fıtır miktarı fidye verir. Buna da imkânı yoksa Allah’tan af diler. Fakat böyle bir kişi, kısa günlerde rahatlıkla oruç tutabilme imkânına ulaşırsa tutamadığı oruçları, o günlerde kaza etmesi gerekir. Zira ramazan ayında oruç tutmaya gücü yetmeyen kimseler ile iyileşme ümidi bulunmayan hastalar ileride oruç tutabilecek duruma gelirlerse tutamadıkları oruçları kaza etmeleri gerekir. Önceden verdikleri fidyelerin hükmü kalmaz, bunlar sadaka sayılır.

Çetinoğlu: Fidye miktarı ne kadardır?

Yüter: Diyânet İşleri Başkanlığı'nın belirlemiş olduğu 2024 yılı fidye miktarı 130 liradır.

Çetinoğlu: Teşekkür ederim Hocam.

Yüter: Ben de teşekkür ederim Efendim. Hayra vesile oldunuz.

AHMET YÜTER:

İlâhiyatçı, yazar. 25 Aralık 1963, Yakacık köyü / Merzifon / Amasya doğumlu. Bazı yazılarında A. Bahadır İslâmoğlu, Ahmet Kemaloğlu ve Şemseddin Şinasi imzâlarını da kullandı. Merzifon İmam Hatip Lisesi (1982) mezunudur. 1983 yılından itibaren Merzifon’a bağlı köylerde yaptığı imam hatiplik görevine 1989’dan itibaren İstanbul Zeytinburnu’nda devam etti. Arkadaşlarıyla ‘Kürsüden Akademik Sohbetler’ platformunu oluşturarak Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek câmide aydınla halkı buluşturdu.

İlk şiiri Can Kardeş çocuk dergisinde (1981), ilk yazısı da Yeni Düşünce gazetesinde çıkmıştı. Sonraki yıllarda ürünleri Sızıntı, Sur, Ribat, Haber, Diyanet, Mektup, Mektep, Vahdet, Hakses, Vuslat, Bedesten, Can Kardeş, Cuma, Yörünge dergileri ile Yeni Nesil, Yeni Asya, Millî Gazete, Akit, Ortadoğu, Zeytinburnu Tercüman, Halka ve Olaylara Tercüman, Yeni Taşova, Zeytinburnu Bulvar ve Haklı Görüş gibi gazetelerde yayımlandı. Yeni Asya gazetesindeki köşe yazarlığının yanında, Sur dergisinin yayın kurulunda bulunarak, burada röportajlar yaptı. Din Görevlileri Derneği ve TYB üyesidir.

Eserleri:

Haberin Var mı? (1990), Gülmeye Hasretim (1992), Kur’an Yolu (1993), Çocuklara İslâm Dersi (1993), İslâmın Işığında Diriliş (1994), Hicret İnkılabı (1994), Kurban Risalesi (1994), Üç Aylar ve Kandiller (1994), İslâm, Sevgi ve Hoşgörü (1996), Aydınlar Geçidi1 (1998), Çocuk Yetiştirmede Altın Kurallar (1999), Aydınlardan Damlalar / Kürsüden Akademik Sohbetler (2000), Hayatı Kolaylaştıran Kurallar (2002), Görgü ve Nezaket Kuralları (2002), Aydınlar Zirvesi / Kürsüden Akademik Sohbetler (2004).