Pek çok çocuk, kendisine karşı gösterilen sevgiden, ilgiden veya kendisine verilen değerden yüreklenerek yersiz ve aşırı davranışlarda, isteklerde bulunuyor. Şımarıyor.
Çocuklar, kendilerini idare etmeyi öğrenmelidirler. Bunun içinde sıkı çalışmaları ve sabırlı olmaları gerekir. Başarılı olmak için birçok başarısızlık tecrübesine ihtiyaçları vardır. Çok zor şartlarda yetişen çocuklar, çoğu zaman zorluklarla daha iyi başa çıkıyor.
Zorluklarla mücadele, gelecekte çocukları yolunu aydınlatan ışık oluyor.
Yapılan bir araştırmada, otuz yaşından daha büyük insanlardan, hayatlarındaki en önemli ve en güçlü olaylara hatırlamaları istendiğinde, on beş ve yirmi beş yaş arasında meydana gelmiş olayları hatırlama eğiliminde oldukları ortaya çıkmıştır ( Haidts . 184).
Dünya nasıl tasarlanmıştır?
Dünyanın akış yönünü ve dünyanın nasıl tasarlandığını anlayabilirsek çocuklarımızın mutlu olmalarına çok önemli katkılarda bulunabiliriz.
Mutluluk kolayca elde edilemez, mutlu olmak gayret ister.
Mutluluğu elde etmenin zor olmasının en önemli sebebi, evrenin insanların rahatının düşünülerek tasarlanmamış olmasıdır. Evren, neredeyse ölçülemeyecek kadar büyüktür ve büyük çoğunluğu boş ve soğuktur. Evren, düşman değildir, ama dost da değildir," diyor J.H. Holmes. "Sadece kayıtsızdır." İhtiyaçlarımıza karşı kör ve sağırdır.
Mutlu olup olmamamız evrenin büyük güçleri üzerinde kontrol yapabilmemize değil, iç uyumumuza bağlıdır. Mutlu kişiler, enerjik bir yaşam sürerler, çeşitli deneyimlere açıktırlar, öldükleri güne kadar öğrenmeye devam ederler, diğer insanlarla ve içinde yaşadıkları çevreyle güçlü ilişkileri ve bağları vardır. Zor ve zahmetli olsa bile yaptıkları her işten zevk alırlar; hiç canları sıkılmaz ve yollarına ne çıkarsa çıksın aşmak için mücadele (Csikszentmihalyi, s.28-30).
Çile çekmeyenlerin ömürleri daha mı uzun?
Zorluk görmeyin ve çile çekmeyen insan daha sağlıklı olmadığı gibi, daha uzun ömürlü de değildir. Bir insana yardım yaparak onun ömrünü uzatamayız.
Yapılan araştırmalara göre, İnsanların çevrelerinden gördükleri yardımla uzun ömürlülük arasında bir ilişki de görülememiştir. Birçok araştırma, vermenin almaktan daha verimli olduğunu ortaya koymaktadır. Hz. İsa " Vermek almaktan daha kutludur" diye insanlığa seslenmektedir. Başkalarından yardım görmek değil, başkalarına yardım etmek mutluluk vermektedir. Genel olarak eşlerine, arkadaşlarına ve akrabalarına daha fazla yardımcı olanlar, daha az yardımcı olanlara göre daha uzun yaşamaktadır
( Haidt, s. 213).
Çocuklar korunmalı, ama şımartılmamalıdır. Bu sebeplerle çocuklarımıza hazırcılığa alıştırıp, onları mutsuz ve işe yaramaz etmeyelim.