Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar

ocetinoglu1@gmail.com

Büyük Yalan

Türkiye’de fanatik Ermeni yalanlarını, oyunlarını ve hilebazlıklarını en iyi bilenlerden ve bildiklerini ‘açık büfe’ gibi internet sitelerinde ilgililerin istifâdesine sunan Şükrü Server Aya, tek neferi kendisi olan muzaffer bir ordunun komutanıdır. Enerjisini, maddî imkânlarını ve hatta sağlığını bu mevzuda, sebil gibi akıtmaktadır.  O’nun ‘SOYKIRIM TÂCİRLERİ VE GERÇEKLER / Türk Aleyhtarı ve Tarafsız Yabancı Belgelerle Diaspora Yalanlarının İçyüzü’ isimli 16,5 X 23,5 santim ölçülerinde, 496 sayfalık muhteşem eseri Derin Yayınevi tarafından 2009 yılında yayınlanmıştı.

Kitap, büyük bir boşluğu doldurmanın ötesinde bir mânâ ifâde ediyordu. Şöyle ki: Ermenistan’ın o dönemdeki Cumhurbaşkanı Robert Koçaryan, Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın resmî toplantısında gündem dışı söz almış ve 1 saat müddetle Türkiye’yi suçlayan bir konuşma yapmıştı. Divan başkanı, sataşmaya cevap verebilmesi için Türkiye’yi en üst seviyede temsil eden kişiye, söz isteyip istemediğini sordu. Zat-ı muhterem; ‘Bu meseleyi târihçilere bırakmak lâzım’ dedi.

Ülkemizin en yetkili kişisinin, ülkesinin en önemli meselesine bakışı işte bu idi.

Eli kalem tutanların, mikrofon ve ekran bülbülleriyle erkek ve dişi… bâzı romancıların ihânetleri ve dışişleri teşkilatımızın atâletleri sebebiyle oluşan boşluk o kadar büyüktü ki, Sayın Aya, tekrar kalemi eline aldı ve ikinci eserini yazıp yayınladı. O’nun bu gönüllü fedakârlığı, her türlü takdirin fevkindedir.   

Vedâ kitabım’ dediği, Ekim 2017’de uzun ve yorucu-yıpratıcı mücâdelerinden sonra gün ışığına çıkarabilmeyi başardığı ‘BÜYÜK YALAN’ isimli eseri, 13,5 X 20 santim ölçülerinde 215 sayfa olarak, çok mânidar bir kapak resmiyle yayımlandı.

Sayın Aya, eserini yazmaktaki maksadını şöyle açıklıyor: ‘Bu araştırma hiçbir milleti, inancı, kuruluşu veya büyük konuşanları hedef almamaktadır. Fakat devlet başkanları, papa, patrik, parlâmentolar ve dünyaca ünlü kişilerin, onları okuyarak veya dinleyerek bilgilenen dürüst halkın güvenine ne derecede ihânet ettiklerini, inkârı imkânsız belgelerle teşhir etmek maksadına yöneliktir.’

Daha kitabın başında, yalanlarla şişirilmiş Ermeni balonları, çuvaldız veya iğne ile değil, kurşun kalem dokundurmasıyla anında havasını boşluğa boşaltıveriyor.

Bu bilgiden sonra kitabın geri kalan 213 sayfasını okumaya gerek var mı? Var tabîi ki… Çünkü anlayana sivrisine saz, anlamayana kurşunkalem darbesi az. Arsız suratların üzerine yapıştırılmış domuz derilerini yırtıp kızardığını görebilmek için murç ve çekiç, dev iskarpelalar, demiryolu tüneli açmakta kullanılan onbinlerce beygir gücünde elektrikli matkaplar gerek. Kitapta bu âlet-edavatın göreceği işi yapacak bilgiler ve delillerin hepsi, fazlasıyla var.

Var olmasına var da… Tecrübe silosu Server Aya’nın yarım asırlık tecrübeyle elde ettiği bir hakîkat var: ‘Gerçek, yalanın ölümcül düşmanıdır. Yalanın devamlılığıyla en kavi hakikatler bertaraf edilir.’ (s: 4) Mâlûmdur: Mermeri delen suyun gücü değil, devamlı akışıdır.  

Bütün bunlara rağmen, ‘Atı alan Üsküdar’ı aştı’, ‘yapılacak bir şey yok’ denilerek sessizliğe bürünme lüksümüz yok. Araştırılmış mıdır, bilinmez. Ermenilerin asılsız iddialarını destekleyen yazı, sesli ve görüntülü malzeme döküntülerinin miktarı, hakîkatleri ifâde ve Türk tezini ispat eden kitap ve belge sayısının 3-5 katı veya daha fazlası olduğu söylenebilir.

Âtıfet bekleyemeyiz.

Haklı olmak yetmiyor. Vahşi batıyı, haklılığımıza inandırmamız gerekiyor. Bu hususta üzerimize düşeni yaptığımızı söylemek mümkün değil.

Şükrü Server Aya, âtıfet beklenemeyeceğinin idrâkindedir. Var gücüyle, hatta gücünün üzerinde bir azim ve enerjiyle çalışıyor. Milyonlarca, binlerce değil, yüzlerce de değil birkaç Şükrü Server Aya’mız olsa, Ermenileri de Ermenilere destek verenleri de siler süpürürüz.  

Sayın Aya’nın ölçüleri küçük, sayfa adedi az ve fakat muhtevası; avuç içi Ermenistan topraklarına sığmayacak kadar iri ve bol belgelerden oluşuyor. Belgeler, ‘ne yenir ne yutulur, çiğneyebilene aşk olsun’ dedirtecek cinstendir.

Her sayfada benzeri bulunan hakîkatlerden biri:

Bu güne kadar, Türklerin Ermeni'yi katlettiklerine dair milletlerarası komiteler veya tarafsız göz şâhitlerine ait otantik hiçbir belge görebilmiş değiliz. Türklerin (? sayıda) Ermeni’yi keyif için öldürdüklerine dair, (...yer- ...tarih) veya cesetlerin nerede gömüldüğüne ait bir belge veya ‘güvenilir tarafsız göz şahidi’ ifâdesine rastlanılmamıştır. Bu konuda Ermeni arşivlerinde belgeler varsa, bunlar masaya konmalıdır.

1,5 milyon kişiyi, nakil süresi olan 150 günde öldürmek için her gün 10.000 kişiyi öldürmek gerekir. Öldürme silâhı nedir? Eğer tüfek kurşunu ise 100 ton kurşun gereklidir. Her gün 10.000 cesedi gömmek için kazma kürekli 6.000 ameleye ve stadyum boyutunda mezarlıklara ihtiyaç vardır. Bu şekilde her hangi bir Ermeni toplu mezarı bulunmuş mudur?

Kesinlikle hayır!

Bulunan mezarlar Müslümanlara aittir ve tarafsız göz şâhitlerinin huzurunda açılmıştır. Osmanlı Arşivleri 30.10.1918 Mondros ateşkesinden sonra Türk Ermeniler tarafından inceden inceye aranmıştır. ABD deki İngiliz Elçiliği 13 Temmuz 1921 târihli telgrafla ABD'de de herhangi bir delil bulamadığını bildirdi. İngiliz savcı, açacağı dâvâya mesnet teşkil edecek hiçbir delil bulamadığı için dâvâ açılamayacağını açıkladı. Malta'da 144 Osmanlı yönetici 30 ay tutuklu kaldıktan sonra, haklarında suç unsuru bulanamadığından 1922 Ocak ayında sessizce İnebolu'da Türkiye'ye iade edildi.

Meşhur Mavi Kitap veya ortalıklardaki büyükanne hikâyelerinin hiçbir hukukî değeri yoktur. (s: 17)

Ve belgeler… belgeler…

-Türk garnizonu Ermeni isyancıların hücumuna mâruz kaldı. (The Washington Post, 1 Ağustos 1904)

-Sasun bölgesinde 17 köy Ermeni ihtilalciler tarafından imha edildi. 600 kadar Ermeni aile, Bitlis’e bağlı Muş kasabasına iltica etti. (Iova Recorder,1 Haziran 1914)

-Ermeniler Türklerle savaşıyor. (The New York Times, 7 Kasım 1914)

-Ermeniler isyanda Türkleri biçtiler. (Oakland Tribune, 21 Şubat 1916)

-Rus Kafkas ordusundaki 150.000 Ermeni dışında; Andranik, Nazarbekof ve diğerlerinin emrindeki yaklaşık 50.000 Ermeni, Müttefikler safında dört yıl savaşmaktan başka, Rus Sovyet ihtilalinden sonra Kafkasya’da Türklere karşı yegâne orduydu. (Ermeni Boghos Nubar’ın 30.1.1919 tarihli The Times of London Gazetesinde yayınlanan mektubu. (s: 21, 22)

Ve… ‘gazete haberlerine inanılmaz’ diyenler için resmî belgeler:

-http://armanians-1915.blogspot.com/2008/06/2512-free-e-book-armenian-question.html 

-http://louisville.edu/a-history/turks/Niles and Sutherland.pdf                                                                                                                                                      -https://en.wikipedia.org/wiki/Armenische Legion                                                                                                                                                            -https://www.youtube.com/watch?v=KHG w7TdOwY 

Ve diğer adreslerde pek çok resmî belge var. Belgelerin hepsi, Türkler tarafından değil, ecnebi makamlar tarafından tanzim edilmiştir. (s: 23-30)  

31. sayfada; Osmanlı Devleti tarafından nakil ve iskân işleminin tatbikinden önceki Ermeni nüfusu hakkında rakamlar veriliyor ve soruluyor: ‘Resmî belgelerle 1.280.000 olan nüfustan 1.500.000 kişiyi öldürdükten sonra kalan 625.000 kişinin nasıl hesaplandığını, Nobel ödüllü yazar dâhil soykırım akademisyenleri açıklayabilirler mi?’ (s: 36)  

Açıklayamayanlara  kopya vereyim: Katledilen (?!) Ermenilerin sayısı düz hesap 1.500.000 olsun diye Osmanlı yönetimi, Ermeni olmayanlardan 305.000 kişilik takviye almıştır.

Sayın Aya, sonraki sayfalarda yabancı uzmanların konu hakkındaki görüşlerini, kaynak belirterek veriyor. (s: 94) Ermeni kaynaklarından alıntılarla devam eden kitap (s: 99-144) Ermeni tezini destekleyen yabancı diplomatların Türkiye aleyhindeki faaliyetlerini yine belgelerle ortaya koyuyor.

157. sayfada başlayıp 167’de biten 10. Bölümde, saptırılan bilgilerin doğrusu, ‘asılsız’ iddialar ve Şükrü Server Aya’nın cevapları iddia sâhiplerini (şâyet utanma duyguları varsa) konuşamayacak derekeye düşürüyor. Son sayfalarda ise, önceki soruları cevaplandıramayanlara yedek sorular yer alıyor.

Kitap, İngilizce ve Almanca olarak da basılmıştır.

KİTABIN TEMİNİ İÇİN: e-posta: ssaya01@gmail.com

ŞÜKRÜ SERVER AYA:

1930 doğumlu olan yazar, dokuz yaşından beri İstanbul'da yaşamaktadır. Genç yaşlarda babasını kaybetmiştir. Robert Kolej mezunudur. Okul hayatının son iki yılını, aynı anda iki ayrı işi ve bir okulu idare ederek yürüttü ve 1953'te kendi firmasını kurarak, atölye tezgâhları ve motor bakım ekipmanları ithalatı ve ticareti ile iştigal etti.

2000 yılından beri yalnız yaşayan yazarın, Amerika'da yerleşik bir oğlu, gelini ve yetişkin iki torunu vardır. Tarihe meraklı olan ve bazı yazarlarla bilim adamlarının, kendi bilgi sığlıkları ile okuyucuları aptal yerine koymalarına kızan yazar, yayınlarında belgelere dayanarak İngilizce ana kitap ve bu sayfada tanıtımı yapılan kitabında yazdıklarının aksini iddia edeceklerin, geçerli belge ile ispat etmelerini beklemektedir. Ana dili gibi İngilizce bilen yazın elinde, henüz kitap sayfalarına intikal ettirme fırsatını bulamadığı binlerce belge bulunmaktadır.