Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar

ocetinoglu1@gmail.com

Duyuru ve Mesaj

1 - Devrik cümle kullanmadan da edebiyat yapılabileceğini; roman, hikâye, deneme ve diğer kalem ürünlerinin yazılabileceğini ispat edenler,

2 - Hikâye ile öykü arasındaki farkın ve ikincisinin neden tercih edilmemesi gerektiğini açıklayanlar,

3 - ‘Hâtıra’ kelimesini sevip tercih edenler, ‘anı’ kelimesini çöp kutusuna atanlar,

4 - ‘Yaşam’ kelimesinde ‘hayat’ın zenginliğini, renkliliğini ve zevkini bulamayanlar,

5 - Doğru yazılış şeklini bilmediği deyimleri kullanmayanlar. (Mesela: Lafıgüzaf / Laf-ı güzaf)

6 - ‘Umud’unu kaybedip ‘ümit’le bekleyenler

Mükâfatlandırılacaktır.

*  *   *

1 - Özenti, câhillere yakışan bir harekettir. İyi bir eğitim-öğretim görmüş ve/veya kendini yetiştirebilmiş eli kalem tutanlar, entel-dantel takımına özenerek onların kullandığı uydurma kelimelerden medet ummadan, kendilerine has bir üslup oluşturabilirler.

Kitap adının veya hikâye / roman kahramanının adını batıdan almak veya kulağa hoş geliyor diyerek ne idüğü belirsiz isim koymak, özentinin dik alasıdır. Bu kabil özenti özürlülerine bâzı câhiller özenerek çocuklarına o isimleri koyuyorlar. Annelerin babaların çocuklarına bir ömür boyu gururla, şerefle, utanma duygusuna, aşağılandığı hissine kapılmadan taşıyacakları, mânâsı sorulduğunda cevap verebilecekleri isimler koyma mecburiyeti vardır. Bu mecburiyeti, yazarlar; kitapları için de göz önünde bulundururlarsa kültürümüze ihânet etmemiş, insanlarımıza örnek olacak davranış sergilemiş olurlar.

2-‘Yoğun’ kelimesi, dilimizi fakirleştiren bir maymuncuktur.

-‘Yoğun alkışlar’ denildiğinde; sürekli, devamlı, coşkun, bol…

-‘Yoğun gündem’ denildiğinde; yüklü, ağır…

-‘Yoğun yağmur’ denildiğinde; şiddetli, bol, sağanak…

-‘Yoğun duygular’ denildiğinde; derin, içli, kuvvetli…

-‘İnsan yoğunluğu’ denildiğinde; kalabalık…

-‘Derslerin – işlerin yoğunluğu’ denildiğinde: çokluğu…

-‘Yoğun aşklar’ denildiğinde; büyük, kuvvetli, derin, sarsılmaz…

-‘Yoğun sorunlar’ denildiğinde; büyük, devâsa, çok problemler, dertler, meseleler…

-‘Yoğun trafik’ denildiğinde:  sıkışık…

-‘Yoğun sis’ denildiğinde; kesif, kalın sis tabakası…

-‘Yoğun hıçkırıklar’ veya ‘yoğun kahkahalar’ denildiğinde; biteviye, devamlı…

-‘Çalışmalarını Kurtuluş Savaşı üzerine yoğunlaştırdı’ denildiğinde; teksif etti…

-‘Demirin hacmine göre yoğunluğu fazladır’ denildiğinde kesâfet…

-‘Yoğun baskı denildiğinde ağır…

-‘Yoğun bakım’ denildiğinde özel, hususî…

Kelimeleri dilimizden atılıyor.

Yoğun kelimesi ayrıca; kalın, kaba, şişman, nezâketsiz, incelikten mahrum ve daha birçok kelimenin yerine kullanılıyor.

Yoğun’ kelimesi çok farklı mânâlar için, her yerde ve her durumda kullanılıyor. Tıpkı iskambil kâğıtlarındaki joker gibi… Bu uydurma kelimeyi kullananlar, tehlikeli bir dil kumarı oynuyorlar.

Türkçemizde 254.000 kelime olduğu söyleniyor. Bu sayıyı 254’e indirmeyelim. Tarih öncesi devirlerde yaşayan ilkel insanlar bile daha çok sayıda kelime biliyorlar ve kullanıyorlardı.