Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar

ocetinoglu1@gmail.com

Dostluk ve Sevgi Üzerine

Dostluk; insanların gönülleri arasındaki etkileşimden doğan ilginin, beğenmenin ve sevginin ürünüdür. Kalıcı dostlukların giderek azaldığı bir dünyâda yaşıyoruz. Bu sebeple çağımız insanları; sevinçlerden hüzünlere, mutluluklardan üzüntülere kısa dönemli geçişler yaşıyor. Diyojen misâli, gündüz aydınlığında, elinde fener insan arar gibi dost aramak ihtiyacında olanların sayısı hayli fazla.

Ferit Devellioğlu’nun Osmanlıca - Türkçe Ansiklopedik Lügat isimli eserinde dost kelimesine şu karşılıklar veriliyor:

*Sevilen kimse.                                                                                                                                                                        

*Biri-birini seven insanlar.                                                                                                                                

*Hakîki sevgili, Allah (cc).

Hakîki dostluklar; yalandan, yapmacık davranışlardan, çıkar beklentilerinden uzak insanlar arasında kurulur.

Dostluğun târifinde anahtar kelime ‘gönül’dür. Dostluğa giden yol, mutlaka gönülden geçer. Gönülden geçmeyen yolun ucundaki kişi ya bir tanıdık’tır veya bir arkadaş…

Dost ile ilgili çok güzel deyimlerimiz vardır: dost kapısı, gönül dostu, dost acı söyler, dost başa, düşman ayağa…, dost bin ise azdır-düşman bir ise çoktur. Dost uğruna, kara gün dostu, dosta düşmana karşı, dostun attığı taş baş yarmaz. Ve diğerleri.

Peki, gönül nedir?

Şemseddin Sâmi, Kamus-ı Türkî adlı eserinde şöyle şöyle tâerif ediyor:                                                        

*İnsan duygularının merkezi, yüreğin / kalbin mânevî yönü.                                                                          

*İstek, arzu, heves, meyil.                                                                                                                        

*Hoşnutluk, uygunluk.                                                                                                                               

*Hatır…

Genel bir târif olarak gönül, insanoğluna has; hatırlamak, düşünmek, özlemek, istemek ve sevmek gibi duyguların / hislerin kaynağıdır.

Gönül kelimesi, batı dillerinin çoğunda yoktur. Fransızcada gönül kelimesinin yerine coeur (okunuşu: kör) = kalp kullanılır. İngilizcedeki heart kelimesi de kalp anlamındadır. Almanlar; herz (kalp) diyorlar. İtalyancada da gönül kelimesi yok. Kalp karşılığı olan il coure (okunuşu: il kuore) kelimesini kullanıyorlar.

Cenab-ı Allah’ın yarattığı kâinat içerisinde en değerli varlık şüphesiz insandır. İnsanı değerli kılan, ona bahşedilen gönüldür. Gönlü nurlu, gönlü zengin, dost gönüllü insanlar… şüphesiz daha da değerlidir.

Tasavvuf ehli kişiler, ‘İnsan gönlü Allah’ın evidir.’ Derler. İnsanoğlu bu değeri idrak etmek, kalp kırmaktan kaçınmak mecburiyetindedir. Derviş Yunus onun içindir ki:

Bir kez gönül yıktın ise, / Bu kıldığın namaz değil                                                                                          

Yetmiş iki millet dahi / Elin yüzün yumaz değil.

Diyor. Bu, şu demektir: Gönül yıkanın cesedi, yıkanmadan toprağa verilmiş gibidir.

Bir başka şiirinde de şöyle sesleniyor:

Gönül Çalab’ın tahtı / Gönüle Çalab baktı.                                                                                                           

İki cihan bedbahtı / Kim gönül yıkar ise.

Bilenler bilirler. Bilmeyenler için söyleyeyim: Çalab, Yunus Emre’nin dilinde, şiirinde Yüce Allah’ın bir adıdır.

* * *

Sevgi, gönülden doğan bir duygudur. Dostluğa yöneliktir. İki cihan serveri Peygamberimiz (sav) Efendimiz buyuruyor: ‘Sevdiklerinize, sevginizi gösteriniz !’

Yunus, bu sözü, kendince şöyle tekrarlıyor: ‘Sevdiğimi söylemezsem, sevgim beni boğar.’

Sevginiz bol sevdikleriniz çok olsun!