Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar

ocetinoglu1@gmail.com

Farklılıklarımız, Zenginliğimizdir!

 

Türk Milleti târih boyunca farklı inanç kültürlerine, semavî dinlerin her üçüne ve bu üç dinin ayrı mezheplerine mezheplerin esasta bir detayda-teferruatta farklı yorumlarına mensup olmuşlardır. Bu farklılıklar, günümüzde de devam etmektedir. Farklılıklar bizim zenginliğimizi oluşturan unsurlardır. Zenginlikler ise, gücümüze güç katmaktadır. 

Teknik gelişmeler, ulaşım ve iletişimi kolaylaştırıyor, hızlandırıyor. Gelişen ulaşım ve iletişim imkânları, milletleri birbirine yakınlaştırıyor, iç-içe hâle getiriyor.  Uzak coğrafyalarda yaşayan, farklı kültürleri benimsemiş, ayrı dilleri konuşan insanlar birbirine yakınlaşırken, kültürler de yekdiğerini etkiliyor. Dünya insanları, günün moda deyimiyle globalleşiyor. Globalleşmeler sonucunda kültürel değerler ve hatta milletlerin karakterleri aşınıyor. Kültür değişimleri yaşanıyor. Giyim ve beslenme alışkanlıklarında, müzik zevklerinde ve diğer kültür unsurlarında benzeşmeler önemli boyutlara ulaşıyor.

Diğer taraftan aynı ülkede uzun yıllar bir arada yaşayan insanların kültürleri arasındaki yakınlaşmalar, benzeşmeler ve aşınmalar, nüans olarak ifade edilebilecek farklılıkları ortadan kaldıramıyor. O farklılıklar, insan genlerinde bulunan kültür unsurlarıdır. Türkiye’miz, farklı kültür unsurlarını bir araya toplayan bir güzel vatan.

Bu vatanda yaşayan insanlar farklı kültürlere mensup olsalar bile aralarındaki beraberlikler ve ortak değerler farklılıklarından çok daha güçlüdür.

Anadolu târihinde pek çok sosyal değişimler yaşandı. Bu değişimler, etnik özellikleri mutlaka etkilemiştir. Etkileşmenin ölçüsü hakkında gerekli kapsamda ve derinlikte incelemeler yapılmamıştır. Yapılanların sosyolojik sonuçları tartışmaya açılmamıştır. Değişimlerin çoğu, hayattaki nesil tarafından bilinmemekte, bilinse bile önem verilemektedir.

Durum böyle iken, Türkiye’yi bir etnik gruplar mozaiği olarak göstermek isteyen çalışmalar ve bu çalışmaların ürünü makaleler, dergiler ve kitaplar yayınlanıyor.  Bu ürünler ilmî sonuçlar ihtivâ gibi, iyi niyete de dayanmıyor.

Bir etnik grubun özelliklerinin neler olduğunun bilinmesi önemlidir. Daha da önemlisi, o etnik grubun ne zaman hangi şartlar içerisinde oluştuğunun bilinmesidir. Bu konular, alan çalışması yapan özel ihtisas erbabının dışındaki insanların ilgisini çekmez. Bu sebeple; Türkiye’de yaşayan, Türkçe konuşan ve Ben Türk’üm diyen insanları, Türk olmanın gereklerini yerine getiriyorlarsa, dışlamak yanlış bir harekettir. Dışlamak, toplum huzurunu bozar. Esasen dışlamak, kaybetmek demektir. İnsanoğlu’na yaraşan, kazanmaktır. Türkleşmiş olanlar da, Türklüklerini kaybedenler de cemiyetin bir ferdi olarak aramızdadır. Bu olgu bizim gerçeğimizdir. Bu gerçeği değiştirmeye çalışmak hem zararlıdır, hem de sonuç almak mümkün değildir.

Kültür yapısındaki farklılıklar kaşınırsa, huzursuzluklar, sürtüşmeler çıkar, Sürtüşmeler, çatışmalara dönüşebilir. Çatışmalar; vatanın ve milletin bütünlüğünü tehlikeye düşürür. Çatışanlar kaybeder, çatıştıranlar kazanır. İşte Türkiye’miz, böyle bir tehlikeli noktaya sürüklenmek istenmektedir.