Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar

ocetinoglu1@gmail.com

24 Kasım Öğretmenler Günü

24 Kasım, 1981 yılından bu yana, Öğretmenler Günü olarak değerlendiriliyor. Bu uygulamanın maksadı, toplumda öğretmenin saygınlığını artırmaktır.

İnsan, dünyaya geldikten hemen sonra öğrenmeye başlar. Öğrenme ihtiyacı, ölünceye kadar devam eder. Bu sebeple, hayatımızın her döneminde öğretmene ihtiyacımız var. İnsanlar, öğrendiklerini çevresindekilere öğretmekten haz duyarlar. Demek ki her insan, doğumundan ölümüne kadar hem öğrenci, hem de öğretmen konumundadır. Öğretmenlik, mukaddes bir meslektir.  Mesleğin tek karşılığı ücret değildir. Para kazanmak için öğretmenlik yapılmaz. Fakat geçimini sağlamakta zorluk çeken öğretmenin öğretmenliğinden de beklenen faydalar sağlanamaz. Öğretmene, onun meslek haysiyetini zedelemeyecek, onu başka gelir kapılarına yönlendirmeyecek bir ücret verilmelidir. Sınırsız sorumluluklar yüklediğimiz eli öpülesi öğretmenlerimize, kendilerinden beklenilenlerle kıyaslanmayacak ölçüde kısır imkânlar verilmiş olmasının üzüntüsünü, sorumlu – sorumsuz bütün insanlarımız hissetmelidirler. Ülkemizde 2018 yılı rakamlarına göre 926.000 civarında öğretmen var.

Öğretmenlik, dünyanın en güzel ve en şerefli mesleği… İnsanlığın geleceğini öğretmenler şekillendiriyor. Öğretmenin önemi, târihin her döneminde artarak devam etmiştir. Yalnızca sınıfındaki öğrencileri değil, içerisinde yaşadığı toplumun her ferdini bilgilendiren, eğiten, birleştiren ve onlara her konuda yol gösteren, örnek olan bir yüce kişidir öğretmen. Onun olduğu yerde bilgisizlikten kaynaklanan kötülüklere ve yanlışlıklara yer yoktur. O, sever ve sevmeyi öğretir. Biri birini seven toplum fertleri, karşılaştıkları güçlükleri, birlikte daha kolay aşarlar. İnsanlar daha mes’ut, daha sağlıklı ve daha medenî yarınlara, öğretmenlerinin önderliğinde ulaşabilirler.

Öğretmen,  söylediği ve öğrettiği güzellikleri, kendi hayatına ve ışığı olduğu kişilerin hayatına yansıtmaya çalışır. Fakat yaşadığı hayatın zorluklarını ve çilelerini öğrencilerine anlatmaz. Öğretmen, öğrencilerine ve çevresindeki insanlara kuru bilgiler aktarmakla iktifa etmez. O bir ustadır, sanatkârdır. Kişilikleri şekillendiren bir mimar, bir heykeltıraştır. Onun mayasında fedakârlık, sabır ve hoşgörü vardır.

Bir harf öğretene, kırk yıl köle olmaya râzı bir kültürün insanlarıyız. Bize, bildiğimiz her şeyi öğreten öğretmenlerimize, ömür boyu hizmet etsek bile, borcumuzu ödeyemeyiz. Bunun şuurunda olmamıza rağmen, öğretmenlerimize sevgilerimizi, saygılarımızı, minnettarlıklarımızı, yılın ancak bir gününde sunabiliyoruz.  Sunabildiklerimizi lütfen kabul buyurunuz, sevgili ve saygıdeğer öğretmenlerimiz. Daha fazlasını veremediğimiz için de bizleri affediniz.

*   *   *

Bir öğretmenin ilköğretim okulundan mezun ettiği öğrencilerine mektubu: 

ÇOCUKLARIM;                                                                                                                                                                     Bu mektubum, her ders yılı sonunda sizlere yazdığım mektuptan çok farklı, bu defa size yaz ödevi vermiyor ve önümüzdeki ders yılı okulda bekleyemiyorum. Sekiz yıldır doldurduğunuz sınıfınızı ve sıralarınızı, okulunuzu ve bizleri pek çok güzel hâtırâlarla bırakıp gidiyorsunuz.

Bizler okula bağlayışınızı sevinçle, sekiz yılınızı sabırla ve okuldan ayrılışınızı buruk bir mutlulukla tâkip ediyoruz.

Mutlu ve umutlu, yorucu ve heyecanlı günleriyle sekiz yıl karşımda, hayâlimde  ve düşüncelerimde yaşadınız.

Siz benim renk renk, koku koku taze çiçeklerimdiniz. Sizi her gün biraz daha gelişmiş ve güçlenmiş gördükçe size biraz su, biraz ışık olabilmenin gururunu yaşadım. Her yıl bana bahar kokusu getirdiniz, her yaşımda bana baharı yaşattınız. Üzüntü ve yorgunluklarımı aranızda unuttum.

Hepiniz, en son gelen öğrencime kadar, hepiniz; bugünkü özellik ve güzelliklerinizle daima bende kalacaksınız. Boş bıraktığınız sıralarınızda uzun süre sizleri göreceğim. Ne var ki, bıraktığınız boşluğu sekiz yıl önceki sizler gibi, her şeyden habersiz sevilmekten başka sevmeyi bile bilmeyen küçükleriniz dolduracak, yeni çocuklarımla avunup, sizlerin mutlu haberlerinizle sevinerek, övüneceğim.

Sevgili yavrularım; sizleri büyük sınıflara basan ve ışık dolu ufuklara yolcu ederken unutmamanızı isterim ki, anne, baba ve öğretmeniniz sizlerden aldıkları güçle yine size hizmet yolundadır. Özellikle anne ve babalarınızın hayatlarının mânâsı ve maksadı sizlersiniz. Onları sizlerden başka hiç kimse ve hiçbir şey mutlu edemez. Size ödenmez emekler veren, ümitler bağlayan büyüklerinizin ümitlerini kırıp, dünyalarını bozmayınız.

Her zaman olduğu gibi insanları seviniz, karşılık beklemeden yardımcı olunuz. Sabırla çalışınız ve özellikle arkadaş seçerken çok dikkatli olunuz, başarınızın ve geleceğinizin çevrenize ve çalışmanıza bağlı olduğunu unutmayınız.

Hepinize ailenizle birlikte en güzel günler, uzun ve başarılı ömürler diler, ayrı ayrı şimdiden hasretle güzel yanaklarınızdan, ışıl ışıl gözlerinizden öperim.

Allah sizi kötü rüzgârlardan korusun.

Allaha ısmarladık çocuklarım.