Dr. Zülfikar ÖZKAN

Avukat - Yazar - NLP Trainer

zulfikarozkan@hotmail.com

Ah Gerçekleri Bir Fark Edebilsek…

Günlerden tekrar tekrar düşünüyorum: Bu kadar okumuş eğitim görmüş, en iyi okullardan mezun olmuş, devletin en üst kademelerine kadar yükselmiş insanlar, nasıl oluyor da suçsuz günahsız insanların üzerine en ağır silahlarla saldırabiliyor? Bunlarda hiç vicdan yok mu? Beyinsel gelişmelerin bu kadar geliştiği bir zamanda bunlarda hiç akıl yok mu? Dünya demokratik yönetimlere doğru giderken bunlar bize diktatörlüğü nasıl layık görebiliyor?
Seçimle gelmiş bir hükümeti devirmeyi nasıl akıl edebiliyorlar? Bunlarda hiç mi akıl yok?
Bunlar ne kadar kötü bir ruh hali içindeler?
Olumsuz ruh hali insana dünyayı yanlış gösterir. İçi kapanmış, gönlü üzgün, gam, keder, sıkıntı içindeki insanlar gerçekleri fark edemiyorlar. Depresyondaki kişiler sadece hüzünlü bir ruh halinde değil, aynı zamanda hüzünlü bir dünyada yaşarlar.
Normal bir insan için kırmızı ışık durma işaretidir. Beyin o ışığı kırmızı  algılar. Ama kırmızı- yeşil renk körü insanlar,  aynı trafik ışığını gri olarak görürler.
Şeker tatlıdır,  çünkü beyin onu tatlı olarak algılar. Ancak yaralanan veya hasta olan bazı kimseler tat duyularını kaybettiklerinden onlar için şekerin hiçbir  tadı yoktur.
Bunun gibi katiller pek çok şeyi fark edemezler.
En başta empati kuramazlar, empati pratiği yapamazlar. Dünyayı başkalarının gözünden tecrübe edemezler.
Oysa hayvanlar bile empati kurabiliyor. Meselâ filler birbirlerine empati duyabiliyorlar.
Filler ölen yavru bir filin etrafında toplanırlar. Oradan ayrılmazlar. Ölümün gerçekleştiği yere  bir yıl sonra tekrar dönerler. Yavrusunu kaybeden annenin  yakınlarında toplanırlar. O annenin acısını anlarlar ve hissederler (Deepak Chopra- Rudolph E. Tanzi, Süper Beyin, İstanbul 2016, s. 100).  Böylece birbirlerine empati duyarlar.
Bu darbeciler empati kurabilseler ve  akıllarını kullanabilseler  böyle akılsız ve vicdansız bir olayın içinde yer alabilirler mi?
Yüce Kur’an şu muhteşem ayetle insanlığa seslenmektedir: “ Allah, pisliği (huzursuzluğu, cehaleti, yobazlığı, azabı), akıllarını kullanmayanların üzerine musallat eder (Yûnus / 100).
İyiye yönelmek istemeyen, küfründe ısrar eden, kendi içinde iyiliğe doğru hiçbir düşünce çabası göstermeyen kimse kendi kötü düşünceleri içinde bocalar durur. Allah bu şekilde düşünmeyenlerin üzerine pislik kor.
Beyin herkesin her şeyi yenilemesine  izin vermek için tasarlanmıştır. Bu zavallılar, çok geç kalmış olmalarına rağmen,  keşke aklından geçenleri, düşüncelerini yenileyebilseler…. Keşke akıllarını başlarına toplayabilseler…