Köy Okullarına Dönüş

Millî Eğitim Bakanlığınca açıklanan; “Köy okullarının yeniden açılacağı”  haberi, yerinde ve sevindirici bir karardır.1990’ lı yıllardan itibaren uygulamaya konulan, “taşımalı eğitim” birçok köyümüzde ilkokulların kapanmasına sebep oldu.

Cezmi Bayram Bu Muameleyi Kesinlikle Hak Etmiyor

Türk Ocakları İstanbul Şubesi “İslâm’ın Bugünkü Meseleleri” adıyla üç gün süren ve Türk dünyasından, İslâm ülkelerinden konunun uzmanı yirmiye yakın bilim insanının, Türkiye’den Prof. Ali Bardakoğlu, Prof. Sönmez Kutlu, Prof. Mustafa Çağrıcı ve Prof. İbrahim Maraş gibi saygın ilahiyatçıların katıldığı bir ilmi toplantı düzenledi. Şube Başkanı Dr. Cezmi Bayram’ın aynı konuda birkaç yıl önce Kartal Belediyesi’nin desteğiyle düzenlediği toplantıda sunulan tebliğler kitap halinde de yayımlanmış ve bu meselelerle ilgilenen çevrelerde çok beğenilmişti.

Kıbrıs…

Bizim kuşaklar ‘’KIBRIS’’ adını ilk kez 50’li yılların ortasında duymuştu! Çünkü adanın diğer halkı Rumlar Ata yadigârı bu ada parçasını ele geçirerek, Yunanistan’a bağlamak amacıyla adada yaşayan soydaşlarımıza akla vicdana sığmayan zulümler, baskılar yapmaya başlamış, tüm dünyanın gözü önünde sadece Türk oldukları için katledilen yüzlerce insanın ölüm haberleri ülkemizin her yanını kaplamıştı.

Askıda Vicdan, İnsanlık Askıda

"Acımak... Ben insan ruhlarındaki derinliğin ancak onunla ölçülebileceğine kaniyim. Evet, dibi görünmeyen kuyulara atılan taş nasıl çıkardığı sesle onların derinliğini gösterirse başkalarının elemi de bizim yüreklerimize düştüğü zaman çıkardığı sesle bize kendimizi, insanlığımızın derecesini öğretir..."  der,  " Acımak " isimli romanında  Reşat Nuri…

Sanal Röportaj - 11

Azerbaycan İlimler Akademisi Üyesi Prof. Dr. Ali Şâmil Hüseyinoğlu’na aşağıdaki soruları sordum. Dostum Ali Bey soruların altında yazılı cevapları gönderdi. 

Çağdaşlaşmanın Önceliği Tarafsız ve Bağımsız Yargıdır

Adalet Komisyonu’ndan geçen “Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” nin Genel Kurul’da görüşülmesi, yoğun eleştiriler üzerine birkaç gün ertelendi. İktidar kısaca “Sosyal Medya Yasa Tasarısı” olarak bilinen teklifin görüşülmesini önümüzdeki hafta Meclis tatile girmeden önce tamamlayıp çıkarmakta kararlı görünüyor. 

Orman Okulu

Masal Ülkesinde bulunan Mutluluk Ormanındaki hayvanlar barış içinde mutlu yaşarlarmış. Ormandaki hayvanlar okul çağına gelinceye kadar birçok şeyi yuvalarında annelerinden öğrenirlermiş. Kuşlar uçmayı, ördekler yüzmeyi... Ama ilk öğrendikleri şey anneleri olmadan yuvadan çıkmamak ve annelerinin sözünü dinlemekmiş.

Kendi Kendinin Lideri Olmak

Bugün okuyucularımıza Hz. Ali’nin “Kendi Kendinin lideri olmak” Özdeyişi ile seslenmek istiyorum.

Mazide Kalan Türkiye… (4)

Takma Kirpikler: Kadınlar; 60'lı yıllardan, 70'li yılların ortalarına kadar göz­lerinin üzerinde takma kirpikler taşıdılar. Çoğunlukla gece davet­lerinde kadınların peruk ve kirpik takma merakları 80'li yıllara ka­dar devam etmiştir. Kirpikler siyah renkli, upuzun ve uçları kıvrık olurdu. Takma oldukları uzaktan dahi anlaşılırdı Çok da itici olan bu kirpikler, küçücük suratlı kadınlarda fevkalade orantısız dururdu. Bu tür kirpikleri takan kadınlar, çevreden fark edilsinler diye sık ara­lıklarla gözlerini açıp kapatır, bu esnada takma kirpiklerinden birisi yere düşer ve çevresindeki insanlar bu takma kirpiği bulmak için o kadının etrafında pervane olurlardı. Bu durum aslında o kirpikleri takarak, şuh bir görüntüye kavuştuğunu sanan kadınların, karizma­sının da yere düşmesiydi!

Öğrenci İntiharları ve Yurt Sorunu

Son günlerde KYK yurtlarında üst üste meydana gelen öğrenci intiharları, yurt sorununu yeniden gündeme getirdi.

“ Hindenburg ve Tahin Helvası”

Aziz okuyucularım, “Nerden çıktı bu tahin helvası?” diyeceksiniz. Bu adı taşıyan yazının, çok sevdiğim yazarı rahmetli Ragıp Akyavaş Hoca da okuyucularına yıllar önce böyle seslenmişti...

Edebiyatımızın Zenginliği: Destanlar

Dünyâ edebiyatlarında olduğu gibi Türk edebiyatının da ilk örnekleri destanlardır. Türk edebiyat geleneği içinde destan terimi birden fazla nazım şekli ve türü için kullanılmıştır, hâlen de kullanılmaya devam edilmektedir.

Mazide Kalan Türkiye… (3)

Camilerde Karşılıklı Çifte Ezan: Bizim çocukluğumuzu ve gençliğimizi yaşadığımız o dönem­de bilhassa Cuma, Kandil ve Arife gibi dini günlerimizde, büyük camilerimizde ezanlar iki ayrı minareden, yankılı olarak okunurdu. 2 ayrı müezzinin bu birbirini takip eden karşılıklı ezan oku­maları; uzaklardan sanki yankı hissi uyandırırdı. 4 minareli camiler­de ise kimi zaman 4 ayrı minareden 4 müezzin tarafından okunan ezanlar da olurdu…(O yıllarda evimizin Sultanahmet camiine yakın oluşu, özellikle dini günlerimizde rahmetli babamla birlikte gittiğim bu muhteşem camide, yankılı ezanların sesi hala kulaklarımdadır…)

Tekman’ın Dağlarına Bahar Gelmiş

2 Temmuz 2022 tarihinde Er-Vak olarak Tekman’da düzenleyeceğimiz Sultan Sekisi Toplantılarının 27. ‘siyle ilgili görüşmeler yapmak, fikir alışverişinde bulunmak üzere Doğu Anadolu Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürü Dr. Şerafettin Çakal ve Kimya Yüksek Mühendisi Mehmet Karadişoğulları ile birlikte Tekman’a gittik.

Tebessüm Ne Der, Biliyor muyuz?

Ben seni seviyorum. Seninle muhabbet etmek istiyorum. Benden sana asla zarar gelmeyecek. Senin dertlerine ortak olmak istiyorum. Senin mutluluğun ile benim mutluluğumu birleştirerek, sinerji ve enerji üretip günümüzü daha da güzelleştirmek istiyorum.

Babalar Günü Üzerine

“Baba olduktan sonra göreceksiniz ki, kendi mutluluğunuzdan çok, çocuğunuzun mutluluğu ile mutlu olabilirsiniz.”   Balzac “Artık yürümeyi öğrendim. Fakat hala düşmekten korkuyorum. Ellerimi bırakma baba!”

Dibek Başı Sohbet ve Gelenekleri

Kocaeli’mizin hemen hemen her köyünde bir DİBEKTAŞI bulunur. Özellikle KANDIRA’mızın köylerinde dibek taşı olmayan köy yok gibidir.

Mazide Kalan Türkiye… (2)

Pekiyi 60'lı yıllarda günlük yaşamımıza yön veren, ko­laylık sağlayan; iletişiminden, temizliğine, yiyeceğimizden, içe­ceğimize, ulaşımımızdan, haberleşmemize kadar bize sunulan hizmetler nelerdi?

Çok Sıkıntılı Bir Dönemden Geçiyoruz

Ekonomik alanda Batı ile yani Hıristiyan dünyası ile 17’nci asırdan itibaren açılmaya başlayan bilimsel, ekonomik ve teknolojik makası bir türlü kapatamadık; yabancı bankerlerden yüksek faizle alınan borçları ödeyemediğimizden devletin resmen iflası anlamına gelen Düyun-ı Umumiye’yi kabul etmek zorunda kaldık. Mustafa Kemal ve Cumhuriyet’in kurucu kadroları iktisadi bağımsızlık olmadan siyasi bağımsızlığın sağlanamayacağının bilincindeydiler. Lozan’da muhataplarımızla çok çetin pazarlıklardan sonra Osmanlı borçlarının otuz yıl zarfında taksitle ödenmesini içeren bir anlaşma yapıldı. 1954’de son taksiti de ödeyerek bu prangadan kurtulduk.

Dadaloğlu…

Dadaloğlu’nu yazmak nereden aklıma geldi. Seçim sistemlerini yazarken bir şirket kurucusu tarihi bir söz söyledi.