Bu Dünyada Herkes Kendi Rolünü Oynuyor

Epiktetos’un şu sözünü hiç unutmayalım “Hayat bir sahne ve bizler de yazarın senaryosunu oynayan oyuncularız. Bu oyun kısa da sürebilir, uzun da. Size bir dilenci rolü yazıldıysa bu rolü bile iyi oynamalısınız. Sizin göreviniz size biçilmiş karakteri iyi oynamaktır. Kimin neyi oynayacağı başkasının kararıdır.”

“Bana, Köle Olmayan Birini Gösterin!”

“Bana köle olmayan birini gösterin! Kimileri şehvetin, kimileri paranın, kimileri hırsın, kimileri gücün kölesidir. Hepimiz korkularımızın kölesiyiz.” diyor Seneca.

Kendi Üzerinde Çalış!

Başkalarını değiştirme çabası içinde olmak boşuna kürek çekmektir. Merdiveni yanlış duvara dayamaktır. Merdiveni doğru duvara yaslamalıyız. Kendimizi değiştirebildiğimiz oranda başkalarını da değiştirebiliriz.

Kendimizi İsraf Etmeyelim, İnşa Edelim!

Günümüzde pek çok insan kendi şirketini kurup girişimci olmak istiyor. Hayatlarının çoğunu da kurdukları bu şirketi yaşatmaya adıyorlar. Bununla birlikte herhangi bir şirketin inşasına harcadıkları zaman ve enerji kadar, kendilerini inşa etmeye zaman ve enerji harcamıyorlar.

Öfkeli Kimse Sağlıklı Düşünemez

Gelişmenin ilk işareti kimseye öfkelenmemektir. Evrende her şey doğasına uygun olarak gerçekleşir. Doğru işi yapıp adil olduğumuzda genellikle öfkelenmeyiz. Gelişme sürecindeki insanlar genellikle sakindirler. Kolay kolay öfkelenmezler. Öfke kararlarımızı olumsuz yönde etkiler ve karar vermemizi zorlaştırır. Bizi temel amacımızdan ve hedefimizden uzaklaştırır.

Yüzümüzdeki Öfkeli İfade Doğaya Aykırıdır

Sabahleyin kalkarken, şu cümleyi kendimize söylememiz ufkumuzu genişletir: “İnsanlığa hizmet ve insanlık görevimi yerine getirmek için kalkıyorum. Bugün kimseye zarar vermeyeceğim.”

Güçlü İnsan Kimdir?

Güçlü insan, karşısındaki kişileri kendi duygularının peşine takabilen kimsedir. Bu insanlar için “Herkesi sanki avucunun içine aldı” deriz.

İntikam veya Affetmek

Küçük düşürüldüğümüzde, meydan okunduğumuzda, kızdırıldığımızda, aşağılandığımızda, aldatıldığımızda, önemsenmediğimizde, incindiğimizde kendimizi kötü hissederiz. O zaman öfkelenir ve intikam almaya çalışırız. Pek çok kişi intikamdan vazgeçmek için eğitim almadığından sonuç çok kötü olur.

Kalabalıklar İçinde Yalnızlık Acısı

Günümüz dünyasında pek çok insanın arayanı ve derdini dinleyeni olmuyor. İnsanlar kalabalıklar içinde olsa da yalnız kalıyorlar. Hepimizin acımızı yüreğinde hissedecek insanlara ihtiyacı vardır. Hallacı Mansur’un dediği gibi, “Cehennem acı çektiğinizi kimsenin duymadığı yerdir.”

Sevildiğini ve Takdir Edildiğini Hissetme İhtiyacı

Evlilikler üzerinde son 30 yılda yapılan araştırmalara göre, mutlu ilişkilerde pozitif ve negatif ifadelerin oranı beşte birdir. Bu beşe bir kuralı korunmazsa evlilik birliği bir müddet sonra bozuluyor. Başka bir ifadeyle mutlu evliliklerde her azarlamaya, eleştiriye ve her negatif yoruma karşılık beş pozitif yorum yapılıyor.

Affetmek, Kendine Yaptığın Bir İyiliktir

Eğer affetmeyi öğrenip uygulayabilseydik, dünyadaki anlaşmazlıkların çoğu sona erer, davaların büyük kısmı ortadan kalkar, boşanma oranları düşer ve ölüm oranları azalırdı. Bu süreçte hepimiz daha sağlıklı, daha mutlu ve daha uzun yaşardık.

Altın Kural: Kendi Üzerinde Çalışmak

Mutluluğun yolu, kendi üzerinde çalışmaktan geçer. İnsanoğlu, acının ve mutluluğun tohumlarını kendi içinde taşıyor. İç sebepler temeldir. Dış sebepler ikinci plandadır.

Hasbihal

Çok değerli akrabalarım, dostlarım ve sevgili öğrencilerim, Bu yılbaşı dolaysıyla sizlerle biraz dertleşmek istiyorum. İlerlemiş şu yaşımda, özellikle her yılbaşında zaman zaman nefis muhasebesi yapıyorum. Böylece vicdanımı aktif tutmak istiyorum. Kendimi, yaratılış amacım ve sorumluluklarım açısından hesaba çekmeğe çalışıyorum.

Hayatınızı Gözden Geçirmeye Var mısınız?

Her insanda hayata geçirmesi gereken büyük bir potansiyel vardır. Her tohum içinde bir çiçeğin geleceğini taşır. Her tohumun çiçek açması için suya ve güneşe ihtiyacı vardır. Bizim de potansiyelimizi gerçekleştirebilmemiz için doğru soruları sorabilen, alışılmadık, sıra dışı seçimler yapmamıza yardımcı olabilen ve hedefimizi gerçekleştirebilmemiz için destek veren insanlara ihtiyacımız vardır. “Bir insan için en ağır yük, gerçekleştiremediği potansiyelidir.” diyor C. Schulz.

Gülümsemenin Güzelleştirmediği Bir Yüz Yoktur

Dünyaya bakış açımız hissettiğimiz duygulara bağlıdır. Öfkeli olduğumuzda etrafımızdaki her şey bize yanlış gelir. Havaya bile kızarız. Mutlaka kızacak bir şey buluruz. Üzgün olduğumuzda her şey bize üzüntü verir. Ağlamak isteriz. Ağaçlar, yağmur, her şey bizi hüzünlendirir.

İçinizdeki Uyuyan Gücü Sorularla Uyandırın!

Doğru ve güçlü soru, kişiye güç ve ilham verir. Motive eder. Kişinin doğru seçimler yapmasını destekler. Güçlü sorular düşüncelerinizi berraklaştırır. Bazı sorular içinizdeki ateşi zayıflatır, bazıları canlandırır. Kaliteli sorular, kaliteli hayat oluşturur.

Hiçbir Tartışma Kazanılmaz: Sağlığınızı Bozmayın

İnsanlar genel olarak iki gruba ayrılıyor. Birinci grup, iddiacı, başına buyruk ve tartışmayı seven A tipi, ikinci grup ılımlı, daha uyumlu, dinlemeyi seven B tipi. Yapılan araştırmalar A tipi insanların kalp krizine yakalanma tehlikesinin, B tipine oranla üç kat daha yüksek olduğunu gösteriyor. “Keskin sirke küpüne zarar verir” atasözümüzde ifade edildiği gibi, öfkeli, sert kimsenin zararı kendisine oluyor.

Huzuru Nasıl Bulabiliriz?

Üretici, yaratıcı olabilmek için hayatla uzlaşmak gerekir. Uzlaşmanın şifa veren bir gücü vardır. Direnme ise zihinsel zehirdir. Huzurun zıddı her şeye direnmekten kaynaklanan iç çatışmalardır. İnsanlara, olaylara, fikirlere direnmek insan hayatına karmaşa ve stres getirir. İnsanın aklında birlik ve bütünlük her yaratan her şey, o insana bir haz ve doyum verir (Jack Ensign Addngton, %100 Düşünme Gücü, s. 203).

Her Olanda Hayır Vardır

Yaptığınız işlerden nefret ediyor, geçmişte olan bitenleri lanetliyor ve birilerini sürekli suçluyorsanız olmuş bitmiş şeylerle tartışıyorsunuz demektir. Böylece hayatı düşman haline getiriyorsunuz. Bilgeler olan bitenle iş birliği halinde olurlar. Olan bitenlere “iyi” veya “kötü” gibi zihinsel yaftalar yapıştırmazlar.

Kendini İşe Yaramaz Görme ve Boşluğa Düşme

Günümüzde pek çok insanı kullandığı araçlar ele geçiriyor. Böylece kişi kendisine yabancı oluyor. Yabancılaşan kişide, otomobil, para, makam ve iktidar gibi araçlar, amaç haline gelerek insanı yönlendiriyor. Bu araçlar yabancılaşan kişinin ruhuna hâkim oluyor. Kişi kendini unutarak bu araçların peşinden koşuyor, giderek yalnızlaşıyor ve sonunda duygusal boşluğa düşüyor.