Hayatın Şiirini Yakalayan Ölümsüzlüğün Şiirini Yakalar

Seküler kültürün kaynakları Batı’da, kutsal kültürün kaynakları ise Doğu’dadır. Son iki yüzyılda seküler kültür, kutlu kenti Paris’ten, bütün dünyaya ihraç edilmiştir. Seküler kültürle, fizik ve metafizik dünyanın arasına aşılmaz duvarlar yükseltilmiştir.

Güzel Edebiyatçılar Hayatın Bütün Güzelliklerini Görürler

Edebiyatçı hayatın bütün boyutlarında, güzel olanı arayandır.  Güzellikte  sınır tanımayanlar,  güzellik arayanların öncüleri olurlar. Çok boyutlu edebiyat dünyasının kapıları, düşünce ve eylemleriyle, güzel olmasını bilenlere açılır.

Hayatın Gerçeklerinin Şiiri Güzel Edebiyatçılarla Yakalanır

Edebiyatçıları olmayan bir kültür, zamanın dalgalarına direnemez. Edebiyatçılarından beslenmeyen bir toplum, değerlerini koruyamaz. Edebiyatçılar değerleri, değerler de toplumları ayakta tutarlar. Her edebiyatçı, arasında yer aldığı toplumun kültürüne yeni boyutlar kazandırır. Onların görevlerinin başında, toplumlarını ayakta tutan değerleri, zenginleştirmek gelir. Edebiyatçılarla yerel değerler, bütün insanlığa ulaşarak, evrensel değerlere dönüşürler.

Dünyada Nefreti Sevgiye, Zorluluğu Kolaylığa Dönüştürmek

Anadolu bin yıllık tarihi boyunca, omuzlarında silahtan daha çok, kitap taşıyan Türklerin ülkesi olmuştur. Anadolu insanının düşünce ve eylem dünyasında, bir insanı öldürmekle, bütün insanlığı öldürmek arasında fark yoktur. Yunus’un şiirleriyle yoğurulan Türkler, dünyayı Cehenneme dönüştürmek için değil, Cennete dönüştürmek için var olduklarına inanmışlar. Onlar hayatı kolaylaştırmayı ve güzelleştirmeyi görev bilmişlerdi r.

Ne Kadar Geçmişten Bakılırsa O Kadar Gelecek Görülür

Seksenli yılların başında öğretim üyeliği görevini, Ankara Üniversitesinden Cidde Kral Abdülaziz Üniversitesine aktardım. Cahit Zarifoğlu, İstanbul’da “Bir daha göremeyebilirsin, Necip Fazıl’a bilgi vermeden, iznini almadan gitme” diye tekrar tekrar uyardı. Yücel Çakmaklı ve Ahmet Bayazıt ile birlikte Necip Fazıl’ı evinde ziyaret ettik. Türkiye’nin ve dünyanın çalkantılı bir dönemden geçtiği, Sağ ve Sol çatışmalarının doruk noktasına ulaştığı günlerde, Necip Fazıl uzun uzun sinemada neler yapılması gerektiğini anlattı.

Öğrenmesini Öğrenenler Her Alanda Üretimi Artırırlar

Dünyada bütün boyutlarıyla hayatın, dönüştürücü gücü hem öğrenmesini, hem öğretmesini bilen insandır. İster kültürel ister ekonomik olsun, toplumların üretim gücünü, öğrenmesini öğrenen insanlar büyütürler. Dünyaya geniş açıdan bakılırsa, üretim yoksulu değil, öğrenme yoksulu toplumlar vardır. Dünyanın her yerinde yoksulluk, sermaye yokluğundan daha çok bilgi yokluğundan kaynaklanır. Bilgisizlik toplumların, ekonomik ve kültürel, üretim gücünü yok eder.

Hayatın Bütün Boyutlarında Kültür Ekonominin Öznesidir

Yirminci yüzyılda gücünün, doruk noktasına ulaşan seküler kültür, bütün ülkeleri sarsan ekonomik krizlerin ana kaynağı olmuştur. Ekonominin sekülerleşmesi, gelir dağılımındaki eşitsizliklerle birlikte, haksız kazançların katlanarak artmasına yol açmıştır. Ekonominin kutsal değerlerden arındırılması, insanları ekonominin öznesi olmaktan çıkarmış, tüketimin nesnesi haline getirmiştir.

Ortaklıklarda İki Kere Her Zaman Dörtten Daha Büyüktür

Avrupa’da dinlerin karşısına bilimleri çıkaran, Aydınlanma döneminden beri, bütün ülkeleri etkileyen ve her sorunun üstesinden geleceği beklenen seküler değerler, Yirminci yüzyılın sonunda çekiciliklerini büyük ölçüde yitirmişlerdir.

Hayatta Kültürün Dili Zengin Ekonominin Dili Yalındır

Kültürün zengin dilini öğrenmeden, ekonominin yalın dilini öğrenmek mümkün değildir. Bütün boyutlarıyla hayatı zenginleştiren ana kaynak kültürdür. Ekonomi hayatın üretime ve tüketime bakan yüzüdür.

Geleceği Okumada ve Öngörmede Stratejik Düşünmek

Kuruluşların dünya pazarlarında aranılan ürünler, hizmetler ve bilgiler üretmeleri, misyonlarına odaklanarak, vizyonları doğrultusunda, entellektüel ve finansal sermayelerini, dünya ortalamasını aşan, bir getiriyle değerlendirmesini bilmelerinden kaynaklanır. Kuruluşlar bütün canlılar gibi doğarlar, gelişirler, olgunlaşırlar ve ölürler. Uzun ömürlü kuruluşların güçleri, ürettikleri ürünlerde ve hizmetlerde, kalite üstünlüğünü korumalarına bağlıdır.

Yönetimde ve Eğitimde Kusursuzluk Arayışı

Her insan ailesi ve işi arasında, geçen ömrü boyunca, bir yandan öğreten ve öğrenen, bir yandan da yöneten ve yönetilendir. Yönetim ve eğitim, ekonomik ve kültürel hayatın, birbirini geliştiren iki ana çalışma alanıdır.

Yenilik Yapmasını Bilenler Hiçbir Zaman Yenilmezler

Dünyanın her yerinde, yenilik yapmasını bilen kuruluşlar, hayatın bütün alanlarında, köklü dönüşümlere yol açarlar. Onlar kuruluşların ana fonksiyonları olan finansmanda, üretimde ve pazarlamada sıradışı buluşlarıyla, ekonomik ve kültürel hayata sıradışı boyutlar kazandırırlar.

Gelen Bayramlar Geçen Bayramlardan Daha Barışçı, Daha İyi, Daha Güzel Olmalıdır

Dünyada gelen bayramların, geçen bayramlardan daha iyi, daha güzel, daha barışçı olması için, çalışan bir erdemliler topluluğu olursa, savaş yılları barış yıllarına dönüşürler. Onlar iyilikleri özendirme ve kötülükleri önleme yolunda, bütün insanlığa ışık tutarlar. Yollarını onların ışığında görenler, yönlerini yitirmezler.

Bayram Günleri Dünyada Barış Günleri Olmalıdır

Dünya savaşların dayanılmaz ağırlığı altında ezilmektedir. Yirminci yüzyılda Avrupa ülkelerini yakan, yıkan savaşlar, yirmi birinci yüzyılda Müslüman ülkeleri yakıp, yıkmaktadır. En dehşet verici yüzleriyle ortaya çıkan, sonu gelmeyen kanlı savaşlar, bütün ülkelerde ekonomik, siyasal ve kültürel hayatı yerle bir etmektedirler. Ancak ülkelerin her alanda, birbirine bağımlı hale geldiği düz kare dünyada, savaşların kazananı, barışların kaybedeni olmayacaktır. 

Ağlarla Yardımlaşmasını Bilenler Her İşi Kolaylaştırırlar

Görev ve sorumlulukların kesin sınırlarla belirlendiği hiyerarşik kuruluşların yerine, dünyaya açık, yönetim kademeleri azaltılmış  ve esnekleştirilmiş  kuruluşlar geçmektedir.

Misyonları Güzel Olan İnsanların Vizyonları Güzel Olur

Ülkelerin olduğu kadar, dünyanın da ekonomik yapısında ve kültürel dokusunda, vazgeçilmez yer tutan kuruluşların başarısı, bir ayaklarıyla geçmişte, bir ayaklarıyla da gelecekte olmalarına bağlıdır. Dünyanın entellektüel ve finansal kaynakları, kuruluşların bütün rüyalarını gerçekleştirecek zenginliktedir. Kuruluşların gördükleri rüyaları gerçekleştirmeleri, her şeyden önce ulaşılabilir bir misyona ve uygulanabilir bir vizyona sahip olmalarına bağlıdır.

Yardımlaşarak, Dayanışarak Temel İhtiyaçları Karşılamak

Üretimde ve yönetimde, bir yandan  tüketimi azaltırken, bir yandan üretimi artıranlar, sınırlı kaynakları sürekli yeniden değerlendirerek, bütün insanların ihtiyaçlarının karşılanmasına katkıda bulunurlar.

Savurganlığın Oluşturduğu Ateş Çemberini Parçalamak

Savurganlığın herkesin gözünü kamaştırdığı toplumlarda, şehirlerin odak noktasını alışveriş merkezleri oluşturmaktadır. Savurganlığı bir yaşama ve düşünme biçimine dönüştüren seküler insanlar, haftada en azından bir defa alışveriş merkezlerine gitmezlerse, kendilerini hem çok yoksul, hem de çok mutsuz hissetmektedirler. Bunun için alışveriş merkezlerinde dolaşmak, vitrinlerin önünde saatlerce durmak seküler insanların, her hafta tekrarladıkları bir törene dönüşmüştür.

Bilgi Toplumundan Etik Topluma İlkeli Kuruluşlarla Geçilir

Dünyada devletleri üretimde ve yönetimde yenilik yaparak, yerel ürünleri küresel ürünlere dönüştürme yanında, yeni ürünler geliştirmesini bilen kuruluşlar ayakta tutmaktadırlar.  Yirmi birinci yüzyılda devletlerin güçleri, toprak genişliğinden ve sermaye büyüklüğünden daha çok, etik derinliklerinden ve küresel kuruluşlarından kaynaklanacaktır. Onlarla  bilgi toplumları etik toplumlara evrilerek, insanlar kötülüklerin önüne iyilikle, yanlışlıkların önüne doğrulukla geçeceklerdir.

Hayatın Her Alanında Pabuçların Dama Atılmasını Önlemek

Ahilik Anadolu insanının yüzyıllar önce, kaliteli ürün, kaliteli hizmet üretmeyi özendirmek amacıyla, üreticilerin geliştirdikleri kurumsal bir yapılanmadır. Ahiler bulundukları şehirlerde, değişik alanlarda üretimi geliştirmek için, üreticiler arasında dayanışma ve yardımlaşmayı sağlayan girişimcilerdir. Onlar tüketicilerle birlikte, üreticilerin de haklarını koruyan, kapıları, sofraları ve gönülleri herkese açık, örnek alınmaları gereken, dönemlerinin çok yönlü üreten elleridir.