Serçe Allah'a küsmüştü. Günler geçiyordu ve serçe hiçbir şey söylemiyordu. İçine kapanmış, derin bir hüzne boğulmuştu. Artık Rabbine bir şey demiyordu ve O’nunla konuşmuyordu. Melekler merakla, Allah'a serçeyi soruyorlardı. Her defasında Allah meleklere, ‘ gelecek ’ diye cevap veriyordu. ‘ Çünkü onun sesini duyacak tek varlık benim ve onun minik kalbindeki derdini anlayacak olan da benim ’ diyordu.
Fransa’nın Haguenau bölgesindeki Alsace şehrinde 1841 yılında doğdu. Türkçülük ve Turancılık akımlarına ilham kaynağı olan Fransız yazar ve târihçidir.
Hazret-i Muhammed (sav) Efendimiz, mescidde ashabı ile sohbet etmektedir. Bir Müslüman gelmiş ve selâm vererek oturmuştur. Bir derdi vardır, onu Peygambere açar:
‘ Kuşku ’ kelimesi, şüphe karşılığında öne sürülmüştür. ‘ Kuş gibi korkup ürkme ’ durumundan ilham alınmış olmalı. Şüphe ve endişenin başka mânâları da vardır. Vehm, vesvese, kaygı, işkillenmek ve merak gibi.
Allah yerine ‘ tanrı ’, Rahman yerine ‘ esirgeyen ’, Rahîm yerine de ‘ bağışlayan ’ kelimelerinin kullanılması, bu isimlerin mânâlarını tam olarak karşılamaz. Çünkü Allah ismi, bu isme hakkıyla lâyık olan ‘tek, eşsiz, benzersiz, bütün kemal sıfatlarına sâhip ve eksikliklerden uzak, varlığı zarûrî (olmazsa olmaz), yokluğu düşünülemez’ olan yüce zâta mahsustur.
‘ Nesil ’ kelimesinin yerine konulmak üzere uydurulmuş bir kelimedir. Birbirine yakın zaman diliminde doğanlar’ mânâsındadır.
Sigorta uygulamalarının, İslâmî ölçüler içerisinde olmayışı sebebiyle, İslâmî hassasiyeti olan dostlarımız aleyhine haksız rekabet oluşuyor. Fabrikası yanan - yıkılan kardeşlerimiz - dostlarımız, sigortaları yoksa, zarar görüyorlar. Sadece kendileri değil, çalışan personel de perişan oluyor. Müslüman olmayanlar sigortadan tazminatını alıp eskisinden daha mükemmel bir fabrika kuruyor, kazancını artırıyor. Müslümanlar ise iş sâhibi iken işçi durumuna düşüyor. Gayri Müslimin fabrikasında çalışmak mecbûriyetinde kalıyor. Bu durumu önlemek lâzım.
Şehir kelimesinin yerine ‘ kent ’ kelimesinin konulması isteniliyor. Kent kelimesinin karşılığı Dîvânu Lugati’t-Türk’de ‘ köy ’ olarak verilmiştir. ‘ Şehir ’ mânâsında kullanılması yanlıştır.
Rabbine iman eden bir kimsenin kalbinde Allah sevgisini, Allah'ın Habîbi’nin sevgisi tâkip eder. Zira Hz. Muhammed (sav) Hz. İbrahim gibi Halîlullah’tır, Allah’ın dostudur. Allah’ın kullarına olan sevgisinin en açık işâreti olarak yaratılmıştır, İşte bu sebeple bir mümin, herkesten çok peygamberini sever.
Hakîkat kelimesi, ‘ Hakîki, sâhici. Temel, asıl. Doğru olan, yalan ve uydurma olmayan ’ mânâsında kullanılan bir kelimemizdir.
Kısaca ‘ din işleri ile devlet işlerinin birbirinden ayrılması, devletlerin kişilerin dînî inançlarına karışmaması, bu konuda baskı yapmaması, yapılacak baskıları bertaraf etmesi, buna rağmen fertlerin dînî vecibelerini yerine getirmelerine imkân hazırlaması ve konu ile ilgili problemlerinin çözümünde en yetkili ve etkili merci olması ’ demektir.
Türkiye’nin en itibarlı ve köklü yayınevlerinden biri, konusunun uzmanı iki editör istihdam ediyor. Ayrıca ‘ son okuma ’ işini yapan elemanı var.
Kur’ân-ı Kerîm’den derlenen insan hakları ile alâkalı hususlar, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Beyannâmesinden daha geniş ve daha şümullüdür, üstündür.
Irak’ın ABD tarafından iktidardan düşürülen Devlet Başkanı Saddam Hüseyin , kurban bayramının ilk günün sabahında, saat 04,55’te, 69 yaşında iken asılarak idam edildi. Doğumu: Irak’ın başşehri Bağdat’a 175 kilometre uzaklıktaki Tikrit şehri, 28 Nisan 1937.
Biyografi kelimesi Fransızcadan Yunancaya, Yunancadan Türkçemize geçmiştir.
Sultan İkinci Abdülhâmid Han, tahta çıkmadan önce söz verdiği için yeni Anayasayı kabul etti, Mithat Paşa sadrâzamlık görevine getirildi ve Birinci Meşrutiyet ilân edildi. Aynı gün, Osmanlı Devleti’nin ilk anayasası olan Kanun-i Esasi ilân edildi.
Lozan Antlaşması'nın 3. Maddesinde belirtildiği üzere Türkiye ile Irak arasındaki sınır anlaşmazlığı ile alakalı olarak yapılan ve 19 Mayıs 1924'te başlayan görüşmelerden netice alınamadı. İngiltere Türkiye’yi sıkıştırmak maksadıyla Türk-Irak sınırında karışıklık çıkardı, Şeyh Sait isyanını başlattı. Türkiye bu gailelerin sona ermesi için meselenin sonradan adı Birleşmiş Milletler Teşkilâtı olarak değiştirilen ve üyesi olmadığı Milletler Cemiyeti’nde görüşülmesine ve oradan çıkacak kararı kabul edeceğini beyan etmeye mecbur kaldı. Oluşturulan komisyon, Türk toprağı Musul için kararını açıkladı:
Ülkemizde, az sayıda da olsa, çok kitap okuyan, ‘ kitap tiryakisi ’ diyebileceğimiz insanlar var. Esasen okumak bir yönüyle kültür ve tiryakilik meselesidir. Kitap tiryakileri ellerinde, ceplerinde çantalarında devamlı olarak okuyacak bir kitap bulundururlar. Yolculuklarda, otelde, parkta, hattâ durakta beklerken kitap okurlar. Şimdi elektronik kitaplar var. Şehir içinde veya şehirlerarasında araba kullanırken bile, otomobilin radyosundan kitapta yazılanlar dinlenebiliyor.
‘ Oldukça ’ Kelimesi... ‘ Oldukça fazla ’ da denilebilir, ‘ oldukça az ’ da. ‘ Oldukça ’ şişman mısınız, ‘ Oldukça ’ zayıf mı? ‘ Oldukça yoğun ’ da diyebilirsiniz, ‘ Olduka tenha ’ da...