Yakın zamanlara kadar insanoğlunun değişmez hedefi, rahat ve bolluk içerisinde yaşamaktı. Bu hedefe ulaşılabilmesi için, kaynaklar hiç bitmeyecekmiş gibi sınırsız bir şekilde kullanıldı.
Lübnan’da Türkler, 5 ayrı grup teşkil ederler. Bu grupların her biri farklı târihe sâhiptir.
Günümüzdeki nüfusu 50.000’den biraz fazla olan Özgen (Özkent) Karahanlı Cihan Devleti’ne bağlı Batı Kağanlığının başşehri iken 300.000 nüfusu vardı ve o dönemin ilim-irfan merkezi idi. O asırda Londra ve Paris’in nüfusları 20-30.000 civarında imiş. On birinci asırda Özgen, kanalizasyon teşkilatına sâhip modern bir şehirdi.
28 Şubat 1997 târihindeki askerî harekât, ismi konulamamış bir askerî düzenlemedir.
Ermeniler, 1992 yılında 25 Şubat’ı 26 Şubat’a bağlayan gece kadim Türk yurdu Karabağ’ın Hocalı şehrinde katliam yaptı. Hocalı Katliamı’nda Azerbaycan Türklerinden 613 kişi katledildi. İnsanlık dışı vahşi cinâyetlerle öldürülenlerin 106’sı kadın, 63’ü çocuk yaşta idi.
15 Temmuz 2016 târihindeki menfur darbe teşebbüsünden sonra TBMM’nde kabul edilen Olağanüstü Hal Kanunu kapsamında yer alan Kanun Hükmünde Kararnâme çıkarma yetkisine dayanarak, T.C. Hükümeti, Ağustos 2016’da Türkiye Varlık Fonu A.Ş. (TVF) adı ile bir şirket kurulmasını kararlaştırdı.
İsviçre’nin Cenevre şehrinde yapılmakta olan görüşmelerde mühim meselelerin ele alındığı anlaşılıyor.
Doğu Türkistan, hâlen Çin işgali altında bulunan kadim Türk yurdudur. 5-10 sene öncesine kadar 1.820.000 Kilometrekarelik vatan toprağında 30.000.000 Müslüman Türk yaşıyordu.
Bâzı aydınlarımızda ‘ Osmanlı düşmanlığı ’ var. Bu düşmanlığı, cumhuriyet ilk döneminde mâzur görmek mümkündü. Türkiye’de bir rejim değişikliği yapanların, getirdikleri rejimin tutunması için eski sistemi kötülemeleri tabîidir.
İnsanoğlu kendini temize çıkarmak, ayıplardan ve kusurlardan yana temiz olduğunu göstermek ister. İnsanın kendi ayıp ve kusurlarını görmesi ve onlardan arınması nefse zor gelir.
Türkçede sâdeleştirme hareketi, Selanik’te yayınlanmakta olan Genç Kalemler Dergisi ’nde, Ömer Seyfeddin ’in yazdığı ‘ Yeni Lisan ’ başlıklı makale ile başladı.
Yeni yıl kutlamalarının, Hz. İsa’nın doğum târihiyle, Hıristiyanlıkla ve Mûsevîlikle bir alakasının bulunmadığını, Türk olduklarına dâir kesin bilgiler bulunan Sümerlerde yeni yıl kutlamalarının yapıldığını iddia edenler vardır.
Osmanlı Beyliği, 1299 da bir ‘kara devleti’ olarak kurulmuş olmasına rağmen, 1321 yılında Mudanya’yı, 1323 yılında Akçakoca’yı fethetti.
Cemil Meriç, ‘ özgün ve aykırı bir düşünce adamı ’ olarak anılsa bile, O’nu tanıyabilmek, anlayabilmek için eserlerini okumak şarttır. Hemen belirtilmeli ki okuyanların hepsi de O’nu hakikî hüviyeti ile tanımak imkânını bulamayabilir. Beynine sığmayan zekâsı, bilinmezleri bilme merakı, fırtınalı tefekkür hayatı ve bütün bunların karışımı olan denemeleri, inceleme-araştırma yazıları; sıradan okuyucuda hayranlık duygularının teşekkülüne yol açsa bile, anlaşılmasına hiçbir kolaylık sağlamaz.
Laiklik kelimesi de kavramı da Türkiye'ye batıdan gelmiştir. Yunancadaki ‘ laikos ’ ve Latincedeki ‘ Laicus ’ kelimelerinin kökünü oluşturan ‘ laos ’ kelimesinden türetilmiştir. Laos halk demektir.
‘ Dağ ’ denilince aklıma; Hira ve Altaylar gelir. ‘ Nehir ’ denilirse; Tuna’yı, Aras, Seyhun, Ceyhun Dicle, Fırat, Tunca, Kızılırmak, Seyhan ve Ceyhan ile Menderesler’i, hatırlarım. ‘ Deniz ’ derseniz; gözümde canlanan Hazar’dır, Karadeniz’dir, Akdeniz’dir. ‘ Ova ’; Kosova, Mohaç, Çukurova, Bafra’dır.
İnsan toplulukları, coğrafya parçalarını vatan haline getirirler. Seçim sırasında, yerleşilecek toprakların zenginliği ön planda tutulur. Su, toprak zenginliği sağlayan en önemli unsurdur. Aral Gölü, böyle bir zenginliğin merkezi olduğu için Türk topluluklarını kendisine çekmiştir. Tarihî adıyla Amu Derya ve Siri Derya, günümüzdeki isimleriyle Ceyhun ve Seyhun ırmakları, asırlar boyunca Aral Gölü'ne hayat taşıdılar.
İnsanların çeşitli sebeplerle öteden beri yaşadığı yerden başka bir yerde yerleşmeye mecbur bırakılması, ‘ mecbûrî göç ’ olarak isimlendirilir. Bu mecburiyet, devlet veya devleti temsil eden bir güç tarafından alınan kararla meydana gelmişse, verilen cezâya ‘ sürgün ’ denilir.
1961 yılının Haziran ayında, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD)’nın bâzı yönetici ve mühendisleri Ankara’da bir toplantıya çağrıldılar. Kendilerine, yerli bir otomobil üretimi yapılması görevinin TCDD’ye verildiği, bu maksatla belirli bir bütçe ayrıldığı bildirildi. Üretim için verilen süre 4,5 ay idi. Araba 29 Ekim 1961 târihinde hazır olmalıydı.