Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar

ocetinoglu1@gmail.com

Türkçülüğün Doğuşu

Osmanlı Devleti'nde Türkçülük, düşünce ve edebiyat alanında hissediliyordu. Devletin çöküş dönemi başladığında dîni ve etnik azınlıklar bağımsızlık hareketlerine giriştiler. Devletin aslî unsurunu oluşturanlar ise konuyu tartışmaya açtılar. Yine de Türkçülük fikrinin, Osmanlılık veya İslamcılık gibi idâre ve siyâset sistemi hâline getirilmesi düşünülmüyordu. Türkçülük fikri, edebiyat alanında ve özellikle şiirlerde gelişti. Belli sayıdaki aydınlar, Türkçülük üzerine düşünce üretiyorlardı. Bu aydınlar içerisinde siyâsete girmemiş, Türkçülük dışında bir düşünce akımı içerisinde bulunmamış insanlar olduğu gibi İslamcılık ve Osmanlılık taraftarları da vardı.

Osmanlı aydınlarını Türkçülük üzerinde düşünmeye sevk eden âmiller hakkında şunlar söylenebilir:

*Batıda Türkler aleyhinde görüşler oluşuyordu. O halde, Türkler lehinde de görüşler oluşturulması, Türkçülük fikrinin gelişmesi sağlanmalıydı. Aksi takdirde Türk aleyhtarları, Türkleri yok edebilirlerdi.

*İslâm Medeniyeti, Arapların eseridir. Türkler, Arap topraklarını yönetimi altına alınca, iddialarına göre Arap medeniyeti gelişme imkânı bulamamıştır. Bu durumda Araplar, ‘Türkler Arap topraklarından kovulmalıdır.’ Düşüncesini geliştirdiler.

*Türkler o toprakları Kan dökerek, can vererek almışlardı. O topraklar vatan olmuştu. Vatanı korumak da Türklük düşüncesinin bir unsuru idi…

*Hıristiyanlar da Türkleri hem Avrupa'dan hem de Avrupa'nın uzantısı olan Anadolu'dan kovmak, Orta Asya dedikleri Türkistan’a sürmek istiyorlardı. Bu açıdan da vatana sâhip çıkmak, Türkçülük düşüncesinin bir defa daha aslî unsuru oluyordu.

*Anadolu'da yaşayan gayrimüslimler ile Türk ırkına mensup olmayan etnik gruplar da Türkler aleyhinde önce fikir bazında, sonra da eylem bazında gelişmeler sağlıyorlardı.

Bütün bu gelişmeler karşısında Anadolu'da yaşayan Müslüman Türklerde bir kanaat oluştu: Türk'ün, Türk'ten başka dostu yoktur. Bu düşünce Türkleri bir araya getirdi Kurtuluş Savaşı böylece başladı.

Kurtuluş Savaşı'ndan sonra Mustafa Kemal Paşa'nın kurduğu yeni Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk 20 yılındaki uygulamalar, Türkçülük esâsına dayalıdır. 1940'lı yılların başında, Türkçülük ülküsünden sapmalar başlamıştır.

 

(DEVAM EDECEK. 31 Mayıs Pazar günü yayınlanacak 5. bölümün başlığı: N. ATSIZ’IN MEKTUPLARI)