Bir zamanlar, ben de dâhil; ‘Vatan-Millet-Sakarya’ diyenler vardı ve onlara, bakıp gülüp geçenler de az sayılmazdı…
Hep düşünmüşümdür: Milâddan önceden başlamak üzere, bunca mahrumiyete ve imkânsızlığa rağmen, bunca yazı nasıl yazılabilmiştir?
Türkiye’de ‘dört’ temel veya ana siyâsî akım vardır. Bunlar, şunlardır:
Pîr-i Türkistân, Ulu Türkistan Pîri Hoca Ahmet Yesevî, Hazret-i Türkistân, Hazret-i Sultan, Kul Ahmed Hâce ve Hâce Ahmed diye anılan Ahmet Yesevi (?-1166?), Türkistan’ın Yesî şehrinde doğduğu için bu isimle öne çıkar.
Aklıma gelmişken, bir de ‘düşünmedikçe’ye bakalım!.. Tabiî ki, bu, biraz savruk geliyor insana!. Fakat, bunu müdafaa edenler de var!.. Şu sözleri beraberce okuyalım:
Dünyâ, her gün değil; her saniye yıkılıp, yeniden kuruluyor…Ne bu yıkılmalara aldırış ettiğimiz var, ne de kurulmalara!..
Bu yazımda; Türk Edebiyatı tarihini araştırma ve inceleme sahasında çok önemli bir kitaptan ve onda, hiç tahmin etmediğim ‘çok mühim bir mesele’den bahsedeceğim.
Göz, bakmak ve görmek’le vazifelidir. Bakar körlük yâni baktığı hâlde görememe, en kötü hâldir. Bunda; idrâk devreye girebilir. Yâni; iş, biraz daha karışır!..
Yahya Kemâl’in şiirlerinde “vatan” ve “millet” mefhûmlarının “târih şuûru” ile kaynaşmasını tetkik edebilmek için, önce, bu mefhûmları sosyolojik açıdan zihinlerde motifleşen mânalarıyla ele almak; onları tahlil etmek ve sonra da Yahya Kemâl’in şiirlerinde târihî derinliğe uzanan “müşterek kültür” unsurlarındaki “vatanî”, “millî” ve “târihî” sentezlere ulaşmak gerekir. Ancak o zaman, “vatan” ve “millet” mefhûmları gibi, “târih şuûru”nun da müşterek bir kültür şuûru olduğu ve bu şuûrların topyekûn milî şuûru oluşturduğu görülür.
Yıl: 1963. 21 Mayıs… Bilenler bilir…” Darbelerde Harbiyeli Olmak” kitabımda da yazdım…Teferruat oradan okunabilir.
Bir edebiyatçı dostumun yazısında, Michel de Montaigne (Mişel dö Monteyn) (1533-1592)’in, “deneme türünün pîri sayıldığını” okuyunca, Denemeler’e tekrar göz atma ihtiyacını duydum.
Yahya Kemal Beyatlı, umûmî Türk şiirinin zirve isimlerinden biridir. 2 Aralık 1884 tarihinde Üsküp’te doğmuş ve 1 Kasım 1958’de İstanbul’da vefât etmiştir.
Siyâsî rejimlerin adlarına yüklenen mânalar kadar, sahadaki tecrübeleri ve uygulanmaları da önemlidir ki, pek çoğu da şaşırtıcıdır.
Sana söylüyorum, ey asîl millet, Başını kaldır da etrafına bak! Nedir bu dalâlet, nedir bu gaflet? Kafana vurmadan tokmaklar tak tak; Başını kaldır da etrafına bak!..
Başlık; Yazar Oğuz Çetinoğlu’nun son kitabının adıdır. Çetinoğlu; ciddiyetle ve samimiyetle, çok önemli bir konuya neşter vurmakta, tespitler yapmakta ve ilgililere çareler sunarak onları uyarmaktadır.
İnsanın gönlünde ‘güzellik’ olmayınca, onun tecellisi için, onu arama ve bulma yolculuğuna çıkması da düşünülemez!
İHÂLE Malı zengine, borcu, garibe yamadınız! Çatlayıp patladınız, hâlâ doyamadınız!
TAPU Bak, doğru söylüyorsun: Beka meselesi bu! Peki niçin kaçkına, şartsız verilir, tapu?
GÖÇ Göçeceğiz dünyadan hepimiz üçer-beşer; Teselli buluyoruz: “Elbette, şaşar, beşer!..”
“Bir millet/kavim, kendini değiştirmedikçe, Allah, onun durumunu değiştirmez.” (Ra’d, 11) Bu; ap-açık bir tavsiye, gayet belli kesin bir emirdir.