Ey kardeşim, meseleni iyi bil; Dost görünüp vuranlara iyi bak! Bölücüyü, soyguncuyu, bey’i bil; Türk’e pusu kuranlara iyi bak!
ADÂLET Hukuk’un gözü kapalı; elleri yok tutulası… Ayakları yürümüyor, beyninde dünyanın pası!..
Birkaç âyet meâliyle başlayayım: “Biz, insanı, en güzel biçimde yarattık” (Tîn,4); “Biz, insanı, şan ve şeref sahibi kıldık” (İsrâ, 70);
Bu; ne kibir, tantana! (B)İt, dadanmış kervana! İpler kimin elinde;
Her köşe başında bir üniversite, kötü mü, diyenler çıkacaktır!..
Toprağın hazmedemeyeceği hiçbir şey yoktur!.. Kibir de onunla gömülür, iyilik de!.. Hepsinin ‘nâmı’ ayrıdır!.. Kibir; kibir yerinde, iyilik, iyilik irtifâsındadır!..
Eğer, “Bu dünya, daha baştan kötülüğe bulaşmıştır!” diyorsan; sen, iyi işler yap!.. Zamanı geri getiremeyeceğine göre, bu işe, kendinle başla!..
“Türkçe yazıldığı gibi okunan” ve “okunduğu gibi yazılan bir dil” olduğuna göre, başlık olarak yazdığım bu kelimeyi (K-A-T-İ-L) diye okumaktan başka çâremiz yoktur.
83'E DOĞRU Yaş, sekseniki: Bir Ocak ikibin yirmi beş! Hesap, seksenüç ise, uykudan uyan kardeş!..
BAYRAM Bayram, hepimizin hakkı; gariban, insan değil mi? Dünya hem sana hem bana, tek ortak mekân, değil mi?
Aslında, Çınarlı gibiler, maalesef, her zaman hatırlanmıyor ve ihmâl ediliyor…
Milletler, iktisâdî savaş yanında; belki de ondan daha hızlı, ondan daha yaygın, ondan daha tesirli ve hattâ hepsinden daha ‘vahşî’ bir kültür mücâdelesi vermektedir.
T(ı)ramvaya veya belediye otobüsüne binmemişseniz; kahvehânelerin buram buram duman püskürten havasını seyredip ve ne olduğu belirsiz gürültüsünü duymamışsanız, ‘bir başka bakışla yeni Türk sosyolojis i’ni çözmeniz mümkün değildir.
İsmâil Hâmi Dânişmend, “Türklük Meseleleri” adlı eserinin “Büyük Türk Irkının Uğradığı İftiralar” başlıklı bölümünde şöyle der:
Mevzûya, “Kalır mı?” Başlıklı beytimle başlıyorum: “Hem zinâyı serbest et hem de ahlâktan bahset; O ülkede kalır mı, söyleyin bet-bereket?
Bir gün, hattâ bir an gelecek ki, o an, “Artık çok geç!” denilen zaman olacaktır!.. O an, belki, bu andır, deriz de onun üzerinde ‘düşünmek’ çok da işimize gelmez!..
ALDATAN PUT Kimine, yoldaş Nemrut; kimine, bir taş, mâbut; Kimine, bir angut baş, arkadaş, aldatan put!
Sizi gidi, sizi!.. Ne çocuklarmışsınız be!.. Biraz yaramaz, biraz haylaz hattâ biraz haşarı, biraz muzip, bâzen suskun bâzen de hazırcevap…damga hazır: Zamâne çocuğu!..
Vatan; ocak’tır, yuva’dır. Ocak veya yuva olmayınca âile’nin; ‘vatan’ olmayınca da ‘milletin birliği’ sağlanamaz.

