İsrail Filistin’in Bağrına Saplanmış Zehirli Bir Kılıçtır

Gazze İsrail tarafından sürekli ateş altında tutulan, dünyanın kangren olmuş yarasıdır. Gazze yanıyor, evlerinde sabah kahvaltısında anneler, çocuklar ve yaşlılar ölüyorlar. Gazze'de kan gölleri oluşuyor. Gazze okyanus ortasında yanan bir gemi gibi, çığlık çığlığa bütün dünyadan yardım bekliyor. Ancak hiçbir ülkeden ses çıkmıyor. Doğu'suyla, Batı'sıyla bütün dünya, 'Yavuz diyarı' Gazze'ye ve Gazze' lilere duyarsız.

Edebiyatsız Medeniyet Medeniyetsiz Edebiyat Yoksullaşır

Dünyadaki bütün ülkelerde olduğu gibi, Türkiye'de de düşünce tarihinde, yenilenme ve yabancılaşma akımlarının öncüleri edebiyatçılar olmuştur. Edebiyatla medeniyet arasında, kendine özgü, bir iletişim ve etkileşim vardır. Medeniyet edebiyatı, edebiyat medeniyeti zenginleştirir.

Üretimde ve Yönetimde Ömürler Yeni Hayat Eğrileriyle Uzatılır

Odak noktasında finansal kuruluşların yer aldığı ekonomik olumsuzluklar, halka halka genişleyerek bütün dünyaya yayılıyor. “Açgözlülük en büyük sermayedir” diyen küresel bankalar, bütün ülkelerin dış ticaret dengeleriyle birlikte, finansal yapılarını da altüst ediyorlar. Ülkeler arasındaki sermaye hareketlerinin büyük bir hız kazanmasıyla, finansal olumsuzluklar bütün dünyaya yayılıyor.

Dünyadaki Rant Ekonomisini Rızk Ekonomisine Dönüştürmek

Türk ve İslam dünyasıyla birlikte bütün ülkeleri etkileyen rant kültürünü, risk kültürüne dönüştürmenin küresel öncüleri, Ahilik kültürüyle yoğurulmuş girişimciler olacaktır. Onlar kuruluşlarını sürekli yenileyerek, hayatın bütün alanlarında sürükleyici bir işlev yüklenirler. Kutsal kültürde risk almadan rızkın bulunmayacağı, risk ekonomisinin rızk ekonomisi olduğu bilinir. Ekonomi dünyasında Ahilik kurtla paylaşmak, çobanla ağlamak değildir.

Kutlu Şehirlerin Rengine Boyanan Şehirler Canlılıklarını Yitirmezler

Ekonomik, siyasal ve kültürel alandaki gelişmelerle, kültürler arasındaki yarışta, ülkelerden daha çok, şehirler önem kazanmaktadır. Yüzyılların içinde oluşan, zamanın sınavından geçen şehirler, tarihin derinliklerinden seslenen eserleriyle, kültürlerin duvarsız ve kapısız üniversitelerine dönüşmüşlerdir.

Teknolojinin Öte'sini Burnuna Halka Takanlar Aydınlatırlar

Üretimin ve yönetimin yeni boyutlar kazandığı bir yüzyılda, insansız teknoloji, teknolojisiz insan düşünülmez. Teknolojiyle hem silahlı hem silahsız güçler büyütülür. Ancak insan teknolojinin değil, teknoloji insanın ürünüdür.

Ekonomide Üretimi Artırma Bir Sermaye İşi Değildir

Türkiye yüzyıla yakın bir zaman boyutunda, büyük bir savaş görmemesine rağmen, Avrupa ülkeleri seviyesinde bir üretim patlaması gerçekleştiremedi. Türkiye''de, milletten daha güçlü bir devlet olduğu için hem nitelik hem de nicelik açısından, eğitim kurum ve kuruluşları geliştirilemedi. Türkiye''nin eğitim seviyesi düşük olduğu için, üretim seviyesi de düşüktür. Çünkü, üretim gücünü büyütmek, bir eğitim işidir.

Amerikalılar Yirmi Birinci Yüzyılın Ölüm Saçan Moğollarıdır

Soğuk savaş sonrası Avrupa ve Asya'nın ekonomik, siyasal ve kültürel hayatının yenilenmesinde Türkiye, Osmanlı öncesinde olduğu gibi, sürükleyici ve toparlayıcı bir işlev yüklenecektir. Tarih içinde Anadolu kadar Avrupa ve Asya'nın karşılaştığı, savaştığı ve hesaplaştığı başka bir coğrafya yoktur.

Paylaşma Ayı Olan Oruç Ayında İki Dünya Altın Oranda Harmanlanır

Ağaçların yazın meyve vermek için, kışın hazırlanmaları gibi, her yılda on bir ay hazırlanan Ramazan ayı, İslam dünyasına barış getirmek için gelir.

Türkiye'yi Sanayi Toplumuna Dönüştüren Önden Giden Akıncılar

İşletme ekonomisi eğitimi de alan, makine mühendisi olarak, altmışlı yılların sonunda, Planlama’da çalışmaya başladım.

Oruç Tutmayanlar Yalın Yaşamanın Gücünü Kavrayamazlar

Avrupa Rönesans’ı, İbrahim Peygamber sevgisinde birleşen, “Kutsal Kitap” sahibi üç büyük dinin, İspanya’da ve Türkistan’da doruk noktasına ulaşan, bilgi ve bilgelik hazinelerine dayanır. Garaudy’nin “Endülüs’te İslam” kitabında, ayrıntılı olarak ele aldığı gibi, Avrupa’da doğan bir peygamber olmadığı için, bilgelik adına ne varsa, hepsi Müslüman dünyadan alınır.

Şehirlerde Üretim ve Yönetim Küresel Bir Takım Oyunudur

Tarihin her döneminde şehirlerin kurulması, gelişmesi ve yönetilmesi, bütün insanlığın ortak sorunu olmuştur. Sanayileşmeyle büyük bir hız ve yoğunluk kazanan yatırımlar, şehirlerin ekonomik yapısıyla birlikte, kültürel dokusunu da dönüştürmüştür. Şehirler toplumları, toplumlar şehirleri zenginleştirirler.

Dünya Bütün Ülkeleriyle Büyük Bir Şirkete Benzer

Dünyanın ekonomik, siyasal ve kültürel gelişmesinde, On dokuzuncu yüzyıl Avrupa, Yirminci yüzyıl Amerika yüzyılı olmuştur, Yirmi birinci yüzyıl Asya yüzyılı olacaktır.

Paradan Para Kazanma Tarihin Her Döneminde Yıkıcı Olmuştur

Yunan düşüncesi ve Hristiyanlığın etkisiyle, uzun yıllar Batı dünyasında ticarete sıcak bakılmamıştır. On üçüncü yüzyılda yaşayan Aziz Thomas, tüccarları köle, köleleri insan olarak görmeyen Aristo’yu izleyerek, toplum hayatında ticareti, bütün hayatın sürükleyici gücü gözüyle bakmaz. Yunan düşünce dünyasında ve Rönesans öncesi Avrupa’da, ekonominin temel taşlarını oluşturan ticaret, katlanılması gereken zorunlu bir toplumsal, kötülük olarak görülmüştür.

Her Zaman Ekonomiden Önce Kültür Gelir

Ülkelerde üretim gücünün zenginleştirilmesi, toplumda kimseye haksızlık yapılmadan, herkesin ihtiyaçlarının karşılanması, üstesinden gelinmesi gereken sorunların başında gelir. Ülkelerin üretiminin artırılmasında, üretilenlerin paylaşılmasında, eldeki kaynakların değerlendirilmesinde, yüzyıllar içinde yeni yollar ve yeni yöntemler geliştirilmiştir. Yine de bütün insanlar kaynakların değerlendirilmesinde, verimliliği artırma sorunlarıyla, karşı karşıya kalmaktadırlar.  

Hayatın Hiçbir Alanında Tilki Stratejilerine Yer Yoktur

İster ekonomik ister siyasal, isterse kültürel olsun, hayatın her boyutunda, bütün kurum ve kuruluşlarda, iyi daha iyinin yolunu keser. Oysa her alanda, her kurumun, her kuruluşun, gelen yılının geçen yılından daha iyi olmasını sağlayacak stratejiler, izlemesinin önünde hiçbir engel yoktur. Kurum ve kuruluşların ulaştıkları başarı düzeylerinin kalıcı olabilmesi, iki yıllarının birbirinden farklı kılacak stratejiler geliştirmelerine bağlıdır.

Hukuk Devletin Demokrasi Milletin Vicdanıdır

İki binli yılların ilk yarısında, Türkiye'de önemli ekonomik, siyasal, kültürel dönüşümler bekleniyor. Sağlıklı kültürel doku, güçlü ekonomik yapı oluşturulmasında, bütün kurumlarıyla, bütün kurallarıyla işlerlik kazanmış demokratik yönetimin, yasal kaynağını oluşturacak anayasa çalışmaları, gündemdeki yerini koruyacaktır. Türkiye''deki yasal ve siyasal dönüşüm, ekonomik ve kültürel dönüşümün çok gerisinde kalmıştır.

Çarşının Yolunu Bilmeyenler Yoksulluktan Kurtulamazlar

Türk ülkeleri başta olmak üzere, bütün Müslüman ülkelerin şehirleri, Yunan ve Roma şehirlerinden ayrı bir gelişme gösterirler.

İstanbul’da Kaybedilen Paris’te Bulunmaz

Büyük Osmanlı döneminden, Küçük Cumhuriyet dönemine geçişin sancılı yıllarında, başşehirlik işlevleri İstanbul’dan Ankara’ya taşınır.

Kusursuz İnsan Yanlışsız Bilim Olmaz

Seçmensiz demokrasilerde seçimlerle değişmeyen, ömür boyu başkanlık peşinde koşanların elinde, barış dünyası savaş dünyasına dönüşüyor.