İmanın ikinci esası meleklere inanmaktır. Melekler duyu organları ile idrak edilemeyen latîf cisimli nurani varlıklardır. Bu varlıklar insanlar gibi olmayıp; hiçbir kötülük işlemezler, Allah’tan aldıkları emirleri eksiksiz olarak yerine getirirler.
Peygamber terimi farsça bir terkip olup Allah’tan haber getiren kimse demektir. Bütün peygamberlere inanmak ve bunlar arasında herhangi bir ayırımda bulunmamak iman esaslarından biridir. Kitaplara inanmada olduğu gibi, peygamberlere inanmada da İslam, Müslümanları diğer din mensuplarından ayrı bir konuma getirmiş ve yükseltmiştir.
“Hz. Peygamber (s.a.) üç defa “Din nasihattir, din nasihattir, din nasihattir” buyurdu. Ashab: Ey Allah’ın elçisi! Kim için nasihattir? Sorusuna karşılık: Allah için, Resûlü için ve müminlerin önderleri için…” cevabını verdi.” Bu hadiste geçen nasihat sözlükte: İhlâs, ameli, sevgiyi Allah ve Resûlüne tahsis etmek anlamlarını ifade eder.” (Buhari, edbe, 59)
Kanaatimizce İslam dünyasının önemli meselelerinden biri kader meselesidir. Ancak kader inancı ile kadercilik birinden farklı şeyler olup kader inancı ile kaderciliği birbirine karıştırılmaması gerekir. Kaderin doğru anlaşılması ve doğru yorumlanması gerekir.
“O Allah ki, sizi çamurdan yarattı sonra eceli takdir etti. İsimlendirilmiş olan ecel Allah katındadır. Sonra siz şüpheleniyorsunuz.” (Enam, 6/2) “Allah bir işe hükmedince ona sadece “ol” de, olur.” (Âl-i İmran,3/47, Bakara, 2/117; Meryem, 19/35)
İslam, Kur’an ve sahih sünnet demektir; İslam paylaşmak demektir, İslam demek, fert yok toplum var demektir. İslam her türlü üstün meziyetlerin birleştiği yol demektir.
Amel imanın gereği olan eylem demektir. İman Müslüman’ın en değerli varlığı, hayatın en önemli olgusudur. Fakat iman amel ile kardeştir. Kardeşler birbirinden ayrılmazlar. Yüce Allah’ın Kur’an’da buna büyük önem verdiğini görüyoruz.
Ezan sözlükte bir şeyi ilan demek, namazın vakitlerini bildirmektir. Dini yönden ezan şöyle tarif edilebilir: “Günde beş vakit namazın farzlarından önce vaktin girdiğini bildirmek üzere, yüksekçe bir yere çıkılarak belli ifadelerle ve yüksek sesle okunan ve tevhid inancını simgeleyen, namaza ve kurtuluşa çağıran ilahî sözler bütünüdür.”
Fıtrî temizlik dışında, özellikle namaz kılmak için şart olan temizlik taharet almak, abdest almak ve yıkanmaktır.
Gusül abdestinin nasıl alınacağını Sevgili Peygamberimiz (s.a.)’den öğrenmekteyiz. Hz. Âişe’den rivayet olunduğuna göre; Hz. Peygamber (s.a.) cünüplükten yıkandığı zaman önce ellini yıkar, sonra sağ eli ile sol eline su dökerek bununla avret yerlerini yıkayıp temizler, sonra namaz abdesti gibi abdest alır, sonra parmaklarını saçlarının dibine sokarak başına avuçları ile üç kere su dökerek yıkar, sonra bütün vücudu üzerine su akıtarak en son ayaklarını yıkar ve teknesinden çıkardı.” (Şevkânî, Neylü’l-Evtâr, 1/286)
Arapçada “vudu” kelimesi ile ifade edilen abdest farsça kökenli bir terim olup sözlükte: temizlik ve güzellik anlamlarını ifade eder. Dini terim olarak abdest şöyle tarif tanımlanmıştır:
İlahiyatçı Prof. Dr. Hasan Elik ; Bin Aydan Daha Hayırlı Kadir Gecesi Hakkında, doğru zannettiğimiz yanlışları anlatıyor
Prof. Dr. Hayrettin Karaman: ‘ Öz değerlerini kaybedenler, -kendileri olamayanlar- zavallı kuzular gibi, kurtlardan medet umar hâle düşerler ’ diyor .
Bugün İdrak Etmeye Başladığımız Ramazan-ı Şerif Ayı Vesilesiyle Emekli Din Görevlisi Ahmet Yüter Hoca ile Oruç Hakkında Konuştuk.
Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber (sav) Efendimiz, o dönemde kullanılmakta olan Kamerî takvime göre Rebiü’l-evvel ayının 12. gecesi dünyaya geldi. Miladî takvime göre 571 yılında Nisan ayının 20. günüdür. O günün yıldönümleri İslâm Âlemi’nde, Mevlid Kandili olarak kutlanmaktadır.Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber (sav) Efendimiz, o dönemde kullanılmakta olan Kamerî takvime göre Rebiü’l-evvel ayının 12. gecesi dünyaya geldi. Miladî takvime göre 571 yılında Nisan ayının 20. günüdür. O günün yıldönümleri İslâm Âlemi’nde, Mevlid Kandili olarak kutlanmaktadır.
Çocuklarınıza savaş aletlerinin kullanılmasını öğretin!" şeklindeki sözlerine bakıyor. Bir de bugünkü müslümanların bu husustaki durumlarına bakıyor. Neticede, bu insanların gerçekten müslüman olup-olmadıkları hususunda adeta şüpheye düşüyor. Öyle ya, söz de Kur'ân'a inanan ve Allah'ın Resulüne bağlanan bu insanlar bugün bu durumlarda mı olmalılardı? Onların, Kuran'ın ve peygamberin çağrısına uyarak zamanın en üstün silahlarına sahip olmaları ve bunları bizzat imâl etmeleri ve hazırlamaları gerekmez miydi? Hani asrın harp sanayii? Heyhat ki, binbir musibetten sonra, çoğu İslâm devletlerinin başındaki idareciler hâlâ harp sanayiinin kurulması yolunda bir hareket yok.
Mi’raç; âlemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimize, Mekke döneminde bir gece, Yüce Yaradan'ın sonsuz kudretinin eserlerini temaşa etmesi için önce Mescid-i Aksa'ya, oradan da semâlara yaptırılan hikmet yüklü yolculuğu ifâde eder.
Üç dört aydan bu tarafa, salgın haline gelen Korona virüs sebebiyle, bütün Dünyada olduğu gibi, Memleketimizde de bazı tedbirler alınmıştır. Bu meyanda bilindiği üzere, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından da, Cuma Namazı ve namazlardan sonra yapılan tespihatla alakalı olarak bazı düzenlemeler yapılmış bulunmaktadır. Şöyle ki,
İlahiyatçı ve Hukukçu, İstanbul Eski Milletvekili İhsan Toksarı İle İslam’ın Temel Meselelerini Konuştuk.
Işık: Cenab-ı Allah’ın emirlerine kayıtsız, şartsız itaat etmektir. İman edip Allah’ın emir ve yasaklarına uyarak O’na karşı gelmekten sakınmak, dünya veya âhirette insana zarar verecek, ilahî azaba sebep olabilecek hareketlerden kaçınmaktır. Çok zor, anlaşılmayan bir şey değil. O takvâ hareketi de, iman sevgiye dönüştükten sonra başlar.