Mekân ve Ölüm

Yaşanılan mekân ölümsüzlük yanılsaması yaratabilmektedir. Açlığın, sefaletin, salgın hastalıkların, savaş ve terörün her gün onlarca cana mal olduğu bir mahalde yaşamakla güvenliğin zirve yaptığı bir yerde yaşamak arasında hayatî fark vardır.

Şiir Defteri

Gökyüzünde güneş, ay ve yıldızlar Hepsinin ziyası bendedir bende

Ölümün Edebî Yüzü

Eyvâh!.. Ne yer ne yâr kaldı, Gönlüm dolu âh u zâr kaldı. Şimdi buradaydı gitti elden, Gitti ebede geldi ezelden. (Abdülhak Hamit Tarhan)

Geçmişin Şahitleri

Hafıza mekanları, geçmişin şahitleri vasıtasıyla, toplumsal hafızanın kişisel hafızaya nakledilmesini sağlar. Mekânın tarihi ya da mekâna atfedilen geçmiş, bireyin kendisine ilişkin kavrayışının zeminini oluşturur.

Kimliğin Dili

Nice arı, en nadide çiçeklerin özünü içine çekip gönlünde bala kalbeyledi. Kimler döktü içini de petek petek lisan eyledi: Yesi’de Pir, hikmet söyleyip, dilimizi dinimizle birledi.

Sömürgecilik ve Kızıl - Kara Katliam

Sömürgecilik en basit ifadesiyle iktisadî kaynaklara el koyma çabasıdır. Daha geniş ifadesiyle de iktisadî, psikolojik, biyolojik, dinî ve kültürel sahalara yönelik kabul edilemez uygulamalardır.

Geçmişin Şahitleri

Hafıza mekanları, geçmişin şahitleri vasıtasıyla, toplumsal hafızanın kişisel hafızaya nakledilmesini sağlar. Mekânın tarihi ya da mekâna atfedilen geçmiş, bireyin kendisine ilişkin kavrayışının zeminini oluşturur.

'Kızılelma Kavramının Tarihsel Gelişimi

Kızılelmayı açıklayabilmek için önce renkten başlamamız gerekiyor. Kızılelmada bir kutsiyet var ve bu kutsiyet al renginden başlıyor. Al renge kızıl renge eski Türk’lerden itibaren bir kutsallık atfederiz biz.

Şehirde Tükenen Kelimeler

Şehir kaç tepe? Yedi, üç, bir, her biri bedesten. Kapıda karşılayan doymak bilmez bezirgân. Pazarda satılan ise bizatihi insan.

Ufka Bakan ve Ufukta Beliren Kelimeler

Rahmanın nefesi duyulur, harfler kelimelere, kelimeler sözlere dökülünce. Sırra vakıf olan derdini bir kamışa söyler; ney olup iniler kamış, kesilince. Makam üstüne makam üflenir; yardan yaralanıp derman dilenince.

Orhun Âbidelerinde ve Atatürk’ün Hitabesinde Gençliğe Seslen...

Milletlerin hayatında bazı dönüm noktaları vardır. Bu noktalardan en önemlileri ise var olma mücadeleleri olarak ortaya çıkmaktadır. Milletin yok edilme ile yüz yüze geldiği anlarda yapmış olduğu mücadele ve bunların sonuçları, gelecek nesiller için ibret ve örneklerle doludur.

Beyaz Perdenin Ak Yüzlü Kahramanı: Malkoçoğlu

Geçen asra, kitle iletişimi ve buradan gelen yoğun mesajlar damgasını vurdu. Yazılı, sözlü, görüntülü araçlarla mesajlar aynı anda milyonlara iletildi.

Tüketim Toplumunda Kültürün Tüketilmesi ve Oluşamayan Gelene...

Hemen her şeyin tüketilmek amacıyla üretildiği bir çağda yaşıyoruz. Hayatın her anı geçicilikle dolu, ya da esasında boş. Moda, kavram olarak artık sadece geçiciliği anlatır hâle gelmiştir. Dolayısıyla geleneğin özü olan kalıcılık artık ortadan kalkmaktadır.

İktidar Muhalefet İlişkisi

İnsan davranışlarının ortaya çıkmasında bazı faktörler önemli role sahiptir. Bunlar arasında geçmiş hayat ve bunun ferdin zihninde bıraktığı iz önemlidir. Aynı şey devlet ve millet hayatları için de geçerlidir.

Milliyetçilik ve Gelenek

Milleti nisyan ederek her işimizde Efkâr-I frenge tabaiyyet yeni çıktı. Ziya Paşa

Türk Kültüründe Töre Müessesesi

Divanü Lûgati’t-Türk’de töre evin en önemli yeri ve sediri olarak ifade edilirken, kavram asıl mânâsı ile “törü” şeklinde geçmekte olup, görenek ve âdet olarak açıklanmıştır.

Anadolu’ya Çiçek Tohumları Saçan Sevgi Eli; Hacı Bektaş-ı Veli

Anadolu'nun kargaşa ortamında, birlik ve bütünlüğün sağlanması hususunda Hünkâr'ın engin gayretlerini görmekteyiz. Hemen hemen aynı dönemde yaşayan Mevlâna ve Yunus Emre gibi Hünkâr da Türk-İslâm birliğinin harcına aşk suyunu katmıştır.

‘Kim’ Yerine ‘Ne’, ‘Kimlik’ Yerine ‘Nelik’

“Kimin nesi, kimin fesi!”. Bu ifade ile kimliğimizin yalnızca kendimizle değil, ‘bağ’ımızla ilişkisi çerçevesinde tanındığı ya da tanımlandığı izhar edilmektedir. Kişinin kendisi yani “kim” olduğu değil, “kimin kimsesi” olması önem arzeder

Atatürk ve Milliyetçilik

Milliyetçilik, yirminci yüzyılın en büyük siyasî gerçeğidir. Türkiye de bu gerçeğin odak noktalarındandır. Öyle ki Türkiye'nin Osmanlı'nın son, cumhuriyetin ise ilk yıllarındaki durumu, milliyetçiliğin, devletin bir siyasî görüşü olmasını âdeta zorunlu kılmıştır.

Kimin Papası - Kimin Soykırımı (2)

Bütün bu katliamlarda Hıristiyanlık da bir araç olarak kullanılmıştır. Resmî Hıristiyanlığın getirdiği istilâ, katliam ve yeni kölelik için manevî bahane vazifesi gören tanrı, kan dökücü bir puttu.