Kocaeli’mizin hemen hemen her köyünde bir DİBEKTAŞI bulunur. Özellikle KANDIRA’mızın köylerinde dibek taşı olmayan köy yok gibidir.
Kocaelimizin köylerinde, geçmişte sonbahar ve kış günlerinin misafirliği çok canlı ve bir o kadar da önemliydi.
Evet mutlulukta, mutsuzlukta bulaşıcıdır… Günümüz dünyasında, mutsuzluk maalesef aldı başını gidiyor. Bugün bu çağda rekabet, hırs, doyumsuzluk had safhada. Dünya tekrar büyük bir silahlanma yarışına girdi. Bu da hayra alamet değil. Bir ülke diğer bir ülkeye veya ulusa bana tabi olacaksın diyor ve bütün dünyanın gözü önünde, acımasız silahları ile sivil asker demeden öldürebiliyor. Sonunda, ölenler, göç edenler ve evini topraklarını terk eden milyonlarca insan… Sokaklarda, yollarda, başka ülkelerin kapılarında gözyaşı döken milyonlar… Diğer taraftan açlık, kıtlık ve insani muamele görememenin verdiği huzursuzluk ve tabi mutsuzluk.
Her nesil, yeni yetişen nesil için tenkitlerde ve şikayetlerde bulunur. Onların birçok eksiklerinden bahseder. Tarih boyunca da bu böyle olagelmiştir. Kendi çocukluk dönemleriyle bugünkü çocukları mukayese eder dururlar. Ama bir gerçek var ki, o hiç değişmez. Çile ve yokluk çeken, göç yaşayan nesiller; daha dayanıklı, dinamik, mücadeleci ve atak olmuşlardır. Rahatlık, her yaş grubu içinde bir beladır. İnsanı durağanlaştırır, pasif ve çekingen bir atmosfere sokar.
Bölgesel yemek kültürümüzde, unutulmaya yüz turmuş bir tatlımızdır; ÜRE. Aynı zamanda da bu tatlımız; bayramlarda, düğünlerde ve önemli günlerde olmazsa olmazımızdır.
İzmit’imizin doğu kesimini ele alacak olursak, konuyu daha iyi anlamış olacağız. 1900 lü yıllarda İzmit in doğusunda, yani Baç tan sonra mahalle denilebilecek bir oluşum bile yoktu.