Türkçe bizim ses bayrağımızdır. Ay yıldızlı bayrağımıza gösterdiğimiz saygıyı dilimize de göstermek mecburiyetindeyiz.
Ey kardeşim, meseleni iyi bil; Dost görünüp vuranlara iyi bak! Bölücüyü, soyguncuyu, bey’i bil; Türk’e pusu kuranlara iyi bak!
Türk Edebiyatı ilim sâhasında ‘Dr.’ unvanına sâhip Ayhan Güldaş , 13,5 X 21 santim ölçülerinde 110 sayfalık çok önemli eseriinin arka kapak yazısında şu bilgileri veriyor:
Dünya Türk İş Konseyi (DTİK)’in, Avrupa Bölge Temsilciler Kurulu Başkanı Turgut Torunoğulları ve Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Genel Sekreter Yardımcısı Adem Yavuz yüreklere su serptiler…
Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde deve tellal iken pire berber iken kardeşim dedemin elinden tutmuş yürümüş yürümüş ormana gitmiş. Gelelim masalımıza; Masallar diyarındaki Mutluluk ormanında heyecanlı bir bekleyiş varmış. Çünkü onlara yakın olan köylerden birinde pazar kuruluyormuş. Çocukların bir kısmı annelerine pazarın ene olduğunu sorarken bir kısmı da pazarın haftanın günü olduğunu düşünüyorlar. Fakat diğerleri de alışveriş yapılan yer olduğunu da biliyorlarmış. Annelerine sormuşlar:
Hollandalı bir anne, Türkiye’de kurulan bir hayat ve sanatla sınırları aşan bir anne-kız hikâyesi.
Sonbaharın Renkleriyle Bir Serhat Gezisi** Kışın masalsı g üzelliğiyle tanıdığım Kars’ı bu kez sonbaharın dinginliği içinde görmek nasip oldu. 2023 kışındaki ziyaretimde kaleme aldığım yazının ardından, bu defa sonbaharda edindiğim izlenimleri paylaşarak gezip görmenin açtığı ufkun kıymetini aktarmak istiyorum.
Son yıllarda bu boşluk hissi ve önlenemez can sıkıntısı pek çok insan için çok ciddi boyutlara ulaşmıştır. Pek çok evlilik ilişkileri hüsranla sonuçlanıyor ve evlilik planları bozuluyor.
ÖTÜKEN millî kültür merkezi işlevini sürdürüyor; uzunca süredir düzenli olarak yayınlanan Millî Mecmua ve Söğüt dergilerinin yeni sayıları, belirlenen konularda yazılan ciddi emek ve düşünce ürünü makalelerle yayınlandı.
Kim bilir aramızda yüce yüce kaç dağ var? Yine de kalplerimiz arasında bir bağ var. Sen çağır ben gelirim, her emrine uyarım. Ayağına diken batsa ben bağrımda duyarım.
Doğup büyüdüğümüz memleketimizde, küçüklüğümden beri, büyüklerimizden duyduğum güzel ve anlamlı bir deyim vardı. Halen yeri geldiğinde bilenler tarafından dil ve konuşmaya dikkat çekilerek derler ki: *Dilim senden çektiğim zulüm* "İnsanın hep çektiği dilinin belasıdır".
Bir zamanlar, “İsmail Güngör’ün oğlu Veyis” denilirken, şimdilerde “Veyis Güngör’ün babası İsmail Güngör” denilmesinin yarattığı üzüntü.
Abdullah b. Amr b. Âs’tan rivayet olunduğuna göre, Hz. Peygamber (s.a.) şöyle buyurmuştur: “Kişinin ana-babasınıa sövmesi büyük günahlardandır. Abdullah sordu: Kişi Hiç ana-babasına söver mi? Şöyle cevap verdi: Bir adamın babasına ve anasına söver o da onun ana-babasına söver.”
Örgün eğitim sisteminin öncelikli görevi millî benlik ve kimlik kazandırarak benzeşmeyi güçlendirmek, ahlâklı, erdemli, bilinçli insan yetiştirmektir. Bu hedeflerden sapmalar, ayarsızlıkların da, ayarsızların da çoğalmasına yol açar. Öz güven, kavramı, bireye özgü sanılan ahlâk ve erdemle temellenmiş şahısların benzeşerek bizleştirilmesini sağlayan enerjinin adıdır. Bu enerjiyi canlı tutmak için târih adlı bilgi alanından âzamî ölçülerde yararlanmak gerektiği unutulmamalıdır.
Akıllı, bilinçli siyâsetçi ve bürokratlar gerek örgün eğitim sistem ve araçlarından, gerekse yaygın eğitimin imkânlarından yararlanarak bütünleşmeci bir anlayışı gerçeğe dönüştürebilirler.
KÜL TİGİN / Kılıçların Günü Hayat hikâyesinin ‘Yayınlanmış Kitapları’ başlıklı bölümünden de anlaşılacağı gibi, “ Ötüken Neşriyat bünyesinde baskı rekortmeni / kıdemli yazar ” ifâdesiyle tanıtılabilecek olan Hasan Erdem, 16. Romanında ‘Kül Tigin’i anlatıyor. ‘ Tigin ’, Orta Asya Türklerinde, Osmanlı Cihan Devletindeki şehzâde kelimesinin yerine kullanılmıştır. Hükümdar soyundan gelen erkek evlât demektir.
Adada yaşanan her yeni seçim sonrasında özellikle KKTC de yeni bir süreç başlar. Ama adanın güneyinde kurulu GKRY de sadece yöneticiler yenilenir ama süreç hep aynı kalır!
93 Harbi’nin hem Doğu, hem de Batı Cephesi’nde Rus ve Ermenilerin yaptığı büyük katliamların, gerekse 1910-1913 yılları arasında Balkanlarda Ermenilerin, Rumların ve Bulgarların yaptığı mezâlim ve jenosit nitelikli cinâyetler henüz belgeleri ile kitaplaşmamıştır. Bu konudaki birçok belgenin - E vlâd-ı fatihandan olan- geçen yıl kaybettiğimiz diplomat târihçimiz Bilal Şimşir Bey’de bulunduğunu kendisinden işitmiştim. Târihçilerin 1900-1922 ’nin olaylarına yeniden yoğunlaşarak derinlerdeki gerçekleri araştırmalarını, başımıza gelenlerdeki emperyal oyunları ve ışıklı şahsiyetleri gündemde tutmalarını geleceğimiz açısından elzem sayanlardanım.
ADÂLET Hukuk’un gözü kapalı; elleri yok tutulası… Ayakları yürümüyor, beyninde dünyanın pası!..
Altı ay kadar önce PKK terör örgütünün Öcalan’ın isteği üzerine kendini feshettiği, silah bıraktığı haberleri ülke gündeminin ilk sıralarında yer alıyordu. KCK Yürütme Kurulu Üyesi Besi Hozat’ın da aralarında olduğu 30 kişilik PKK grubunun tiyatral görüntüleriyle silahların yakıldığı ilan edildi. Bu propaganda gösterisinden bir gün sonra KCK sözcüleri “ artık sıranın diğer tarafta” olduğunu, gereken adımların atılmaması halinde bu eylemlerinin ilk ve son olacağını ifade ettiler.

