*Öğrendim ki… Yaşamak, affedilmek ve hizmet etmek için bir mühlettir. (Rahmi Eray’dan) *06 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremi sonrasındaki kurtarma çalışmaları sırasında kendilerine ulaşılabilen çocuklardan insanların öğrenmesi gerekenler:
İnsan hayatına yön veren birçok unsurların başında, inancından kaynaklanan edep ve haya anlayışı gelir. Toplumların manevi değer ve yargıları ne ise onu meydana getiren fertlerin hayatlarına hüküm süren ölçülerde odur.
Bir dönem evlerine kesinlikle televizyon sokmayarak cemaatinin dikkatini çekip fetva verenler bile artık böyle bir kuruma sahip, onlarca TV yayını yapıyor, diziler çekiyor. Siyasi iradenin, özel kurum ve kuruluşların, siyasi partilerin, vakıfların ve her cemaatin bir televizyonu var.
Devlet geleneğimizin temel felsefesi olan “ İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” anlayışına rağmen ne yazık ki insanımızı yaşatma da yeteri kadar başarılı değiliz.
1949 yılında Harezm'de doğdu. 1966'da Liseyi bitirdi. 1968 yılında Sovyet Ordusunda askerlik görevine çağrıldı. 1970'de terhis oldu. Aynı yıl Taşkent Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne kabul edildi. 1975 yılında mezun oldu.
Eserin yazarı Muhammed Sâlih Özbekistan Türklerindendir. Şâir ve yazardır. Antikomünist görüşe sâhiptir. Diğer özellikleri, hayat hikâyesi bölümünde belirtilecektir. Şu hususun mutlaka belirtilmesi gerekir.
Bu; ne kibir, tantana! (B)İt, dadanmış kervana! İpler kimin elinde;
OSTİM Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Yülek’in “Ulusların Yükselişi: İmalat, Ticaret, Sanayi Politikası ve Ekonomik Kalkınma” başlıklı sunumunu İzmit’te dinleme fırsatım oldu. Sunum, yalnızca ekonomik tarihi anlatmıyordu; aynı zamanda girişimcilere, yöneticilere ve politika yapıcılara Türkiye’nin kalkınma rotası için oldukça net mesajlar veriyordu. Bugün herkes yapay zekâ, dijitalleşme ve platform ekonomilerinden bahsederken, Yülek hatırlattı: Sanayileşme hâlâ kalkınmanın çekirdek gücüdür.
Evet! Yaptığı gezi turları ile insanlarımızı gezdiren şehrimizin bir g ü zel adamını, Haluk Ercan'ı kaybettik. Kendisini 7 Kasım Cuma namazı sonrası, Fevziye Camiinden dost ve tanıdıklarının oluşturduğu b ü y ü k bir cemaat ile, kılınan cenaze namazı sonrası Bağ ç eşmedeki aile kabristanında ebedi istirahatgâhına uğurladık. Hafızalarımızda bir ç ok iyi ve g ü zel hatıralarının yanında "kıymetli dostlar" diye başlayıp "teker d ö ner " ile biten konuşması kalacaktır.
Bir hakarete maruz kalan kişi, öyle bir söz söyleyebilir ki, o söz hem kavgayı önleyebilir hem de ortamı rahatlatabilir. Ayrıca kişi yaratıcı sözlerle karşısındaki insanı da güldürebilir.
Yazıma başlık yaptığım soruyu bir kez daha tekrarlayacak olursam: ‘’Kıbrıs’ta Rumlarla iç, içe yaşanır mı?’’ Böylesi bir soruya cevap verebilmek için adada yaşanan gerçekleri iyi bilmek, bu gerçeklerden ne kadar etkilendiğimizi iyice değerlendirmek gerekir.
Değerli SADIK TURAL Hocam, 2002'de, Türkçemize çok büyük zarar veren "katı kamplaşma" hakkında, çok cesur ve çok haklı bir açıklamanız olduğunu, bir vesileyle okudum! Keşke o dönemlerde sizi takip edebilseydik!..
Dil, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan bir vâsıtadır. İnsanlar düşüncelerini, duygularını, fikir ve hükümleri ile emir ve isteklerini dil vâsıtasıyla muhataplarına duyururlar. Her dilin kendisine mahsus kanunları vardır ve bu kanunlar çerçevesinde gelişir. Bâzı kelimeler zaman içerisinde kullanımdan kalkar, sosyal gelişmeler ve teknik buluşlar sebebiyle, ihtiyaç hâlinde yeni kelimeler konuşma ve yazı diline dâhil olunur.
Bilinen ilk Türk-İslâm şâiridir. Hakkında bilinenler, son derece sınırlıdır. O bilgiler; eserine sonradan eklendiği tahmin edilen biri nesir, diğeri manzum iki önsözde yer almıştır.
WhatsApp gruplarında sıkça paylaşılan, “Aramızdaki Fark" başlıklı, zengin ve fakir ülkelerin arasındaki benzerlik ve farklılıkları inceleyen, bazı tespit ile önerileri ihtiva eden kısa metinleri dikkatle okuyunca; son 10- 15 yıl içinde, uzak Asya, Orta Asya, Avrupa, Ortadoğu ve Afrika ülkelerine yapmış olduğumuz sosyal ve kültürel tanıma seyahatlerimizden mülhem tespit ve değerlendirmeler ışığı altında şu kritikleri yapmaya karar verdik.
Yusuf Has Hâcip’le alâkalı ikinci eser de Yaşar Çağbayır tarafından hazırlanmıştır. 13,5 X 21 santim ölçülerinde ve 168 sayfadır. ‘ 999 Öğüt ’ ismiyle okuyucuya sunulmuştur.
Büyük tasavvuf erbabı İbrahim b. Ethem (Rh.A.) demiştir ki; Lubnan Dağı’nda Allah adamları ile dost oldum. Onlar bana, halka döndüğümde şu tavsiyelerde bulunmamı söylediler:
Yusuf Has Hâcib eserinde ‘ bütün kötülüklerin anası da babası da câhilliktir ’ diyor. Bir toplumda en önemli unsurun eğitim olduğunu söylüyor.
Öncelikle kısa bir bilgi vereyim: -Kesme taştan yapılmıştır. Tabii sonsuz sabırla…
Yusuf Has Hâcib, bilinen ilk ve değerli Türk-İslâm şâiridir. Edebî zevki yüksek, kâmil bir insandır. Müslüman Türklerin temel yapısı hakkında sağlam, derin ve engin bilgilere sâhiptir. Kutadgu Bilig’de bu yapının güçlenmesi için örnek insan karakterinin nasıl inşa edileceğini eserinin kahramanları vâsıtasıyla anlatır.

