Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar

ocetinoglu1@gmail.com

Sayın Sağlık Bakanı, Sayın Bilim Kurulu Üyeleri

Merhaba HASAN BEY, 

 

Türk Ocakları önceki dönem genel başkanı ve Ankara Ticaret Odası önceki dönem meclis başkanı aziz dostum Nuri Gürgür'ün Sağlık Bakanı'na gönderdiği yazıyı size yönlendiriyorum. 

Aynı düşüncede iseniz, platformun sitesinde değerlendirebilirsiniz. Okuyucularınız arasında aynı düşüncede ve aynı ihtiyacı duyanlar memnun olacaklardır. 

Selam ile... 

 

Sayın Sağlık Bakanı, Sayın Bilim Kurulu Üyeleri;

 

Sayın Bakan,  65 yaş üzeri yurttaşlara iki buçuk aydır evde tutulmalarının fedakarlık olduğunu belirterek  bir kere daha teşekkür ederken bu kısıtlamanın süreceğini açıkladınız. Kararınız salgınla mücadelede yükün ağırlığını bu kesimin taşımaya devam edeceği anlamına geliyor. 

Oysa bizler, sıradan bir teşekkürle avutulmak değil ihtiyaçlarımızın daha ciddi ve etraflı düşünülerek daha makul bir karar bekliyorduk. Açıkçası hakkımız olan ilgiyi, anlayışı ve saygıyı görebilmiş  değiliz, üzgünüz. Birkaç farklı alternatif varken ve bunları incelemek gerekirken evde kalacaksınız diyerek bir kere daha en kolayını seçmiş oluyorsunuz. Bunun objektif ve bilimsel bir tercih olduğuna kusura bakmayın inanmıyor ve saygı da duymuyoruz. 

Çünkü geçen hafta da ifade ettiğim gibi, bizler sokağa çıkmayı, sırf evde sıkıldığımızdan dışarıda gezmek için istemiyoruz. Pek çoğumuzun yürütmekte olduğumuz işlerimiz, ticari, mali, idari meşgalelerimiz ve yasal sorumluluklarımız var. Belediyelerle, bankalarla, adliye ve icra daireleri gibi kurumlarla, kişilerle görüşüp işlerimizi yürütmek zorundayız. Bankalara ve kamu kurumlarına giremiyoruz. Bankadaki mevduatımızı ancak birilerine vekalet vererek beşbin  lirayla sınırlı kullanabiliyoruz. İnternet bankacılığını kullanamamak adeta cezai bir işlem gibi uygulanıyor. Bu ay emlak vergisi, ardından gelir vergisi olmak üzere vergilerin ödenme dönemi.

Kısıtlamayı  sürdürerek bizleri kamusal alanın dışında tutmaya devam ediyorsunuz. Sormadan edemeyeceğim sayın yetkililer, Anayasadan kaynaklanan yurttaşlık haklarımızı çiğnediğinizin farkında mısınız? 

Oysa çözüm hiç de zor değildir; Pazar günü için tanınan sokağa çıkma hakkını hafta içi bir mesai gününe kaydırıp  resmi daireler ve bankalarda işlem yapabilme imkanı verebilirdiniz. Bunu yaparken toplu taşım araçlarına binmeme, AVM ve lokanta gibi kalabalık yerlere girmeme tarzında önlemler de alabilirdiniz. 

İş yeri sahibi esnafa, baroda kayıtlı avukata, muayenehanesi olan meslektaşlarınıza bu hakkı, üstelik  her gün için verirken, diğerlerine neden esirgediniz? 

Gerekçe olarak en yüksek risk grubu olduğumuzu, sağlığımızı ve can güvenliğimizi düşündüğünüzü söyleyeceksiniz. Bunun doğruluğuna bizler de yürekten inanıyoruz. Ama sizler de şuna inanmalısınız; dışarıda keyfimizce dolaşmayı düşünecek kadar cahil ve tecrübesiz değiliz, canımızdan da bezmedik. Sorumluluklarını üstüne basa basa sıkça vurguladığınız, önlemlere uyulmaları için ricacı olduğunuz 53 milyonluk gruptakilerden emin olun çok daha dikkatli, bilinçli ve uyumluyuz. Kısıtlamayı tümüyle kaldırsanız bile çoğumuz zaruret olmadıkça evimizin dışına çıkmaya hevesli değiliz. 

Biraz daha anlayışlı ve dikkatli davranılarak kolayca çözüm yolu bulunacak bir konu, neden sürüncemede bırakılır, insanların psikolojisi, ihtiyaçları sorunları neden dikkate alınmaz, anlayabilmiş değilim. Kimseden teşekkür beklemiyoruz. Bütün istediğimiz, önce insan sonra da anayasal hakları bulunan yurttaşlar olduğumuz dikkate alınarak, meselenin daha etraflı ve makul düşünülmesi; bunun aşırı bir beklenti olmadığı umarım takdir edilir.