Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar

ocetinoglu1@gmail.com

Eyvah! Yaz Geldi

Bütün ikazlara rağmen bu bayram da karayollarında ölümlü ve kanlı günler yaşandı. 2017 yılının Ramazan Bayramı trafik bilançosu: 67 öldü, 407 yaralı.

Mübârek Ramazan biter bitmez, havalar birdenbire ısındı.

Yaz geldi.

Eyvah…

Yaz mevsimi iki büyük problemi berâberinde getiriyor: Trafik Kazâları ve Orman Yangınları…

İnsanlarımız ve ormanlarımız, candan aziz vatanımızın önde gelen değerli iki varlığıdır. Yaz mevsiminin gelmesi ile bu iki değerimiz, tehlikelerle karşı karşıya kalır: Trafik kazaları ve orman yangınları. Bu iki felâket; can ve mal kaybı ile birlikte, büyük ölçüde iktisâdî kayıplara yol açar. İnsanlarımıza, unutulması zor acılar yaşatır.

Yaz aylarının en büyük kâbusu, trafik kazâlarıdır.

Trafik kazâlarının her yıl sebebiyet verdiği can kaybı; 6.000 kişi, millî ekonomimize verdiği zarar ise yılda 500.000.000 dolar. Her gün ortalama 1.000 trafik kazâsında 25 kişi ölüyor, 330 kişi yaralanıyor.

Uygulanmakta olan Karayolları Trafik Kanunu, 1 Ocak 1997 tarihinde yürürlüğe girmişti. 26 Nisan 2016 târihinde bâzı maddeleri değiştirildi. Para cezâları artırıldı. Ne var ki ağırlaştırılan cezâlar, kazâların ve kayıpların azalmasını sağlayamadı. İstatistikler, (noksan bilgiler vermelerine rağmen) kazâ - ölüm - yaralanma sayısı ile maddî hasar miktarında artmalar olduğunu gösteriyor.

Karşımıza çıkan menfî tablonun, denetimlerin yetersizliğinden kaynaklandığını söylemek mümkün. TEM dâhil, kara yollarımızın her kesiminde, kamyon ve traktör römorku ile insan taşınması önlenemedi. Bu durum, temelde eğitim problemi olmakla birlikte, denetimle en aza indirilebilirdi. Kara yollarında seyreden ve arızalananca yolun kenarına bırakılıveren motorlu ve motorsuz araçların arkalarında ışıklı yansıtıcıların bulunmayışı da aynı sebebe dayanıyor.

Trafik kazâlarının % 90,8’i sürücüye, % 6,4’ü yayalara ait kusurlardan, % 2,8’i ise yollarımızın teknik şartlara uygun olmayışından meydana geliyor. Sürücüye ait hatâların % 63,4’ü dikkatsizlik ve tedbirsizlikten, % 30,8’i alkollü araç kullanılmasından, % 5,8’i ise uykusuzluktan kaynaklanıyor. Kara yollarımızda en çok kazâ; Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında, hafta sonu ve bayram tatili günlerinde meydana geliyor.

İstanbul, şehir içi trafik kazâlarının rekor seviyede yaşandığı bir şehrimiz. Boğaz (Yeni Adıyla 15 Temmuz Şehitleri) ve Fâtih Sultan Mehmet köprüsünden günde, biletli geçiş yönünde ortalama 600.000 araç geçiyor. Bu sayı Cuma günleri 610.000’e, Cumartesi ve Pazar günleri 620.000’e çıkıyor. Köprüdeki her şeritten bir saatte ortalama 2.000 araç geçmesi gerekirken her şeritten 1.500 araç geçebiliyor. Özellikle Fâtih Sultan Mehmet Köprüsü’nü kullananlar, emniyet şeridine de saldırdıklarından, köprüye gelindiğinde trafik, kendi deyimiyle şişe ağzı hâline geliyor. Buradaki aksaklık, sürücülerin trafik kaidelerine riayet etmemelerinden kaynaklanıyor.

İstanbul’da her yıl 150.000 araç trafiğe çıkıyor. İstanbul trafiğine kayıtlı araç sayısı 18.300.000 Bunların 9.516.000’i otomobil, 2.982.900’u kamyonet, 2.763.300’ü motosiklet, 1.592.100’ü traktör, 768.600’ü kamyon, 420.900’ü minibüs, 219.600’ü otobüs, 36.600’ü özel maksatlı vasıtadır. On yıl sonrasını düşünürsek, bu günkü duruma şükretmemiz gerekir. Yeni yollar, köprüler, tüp geçitler, raylı sistemler yapılması, yolları kullanmayı bilmediğimizden problemlerimiz tamâmen ortadan kalkmayacak. On yıl sonraki İstanbul trafiğinin şehri yaşanmaz hâle getirmemesi, can ve mal kayıplarımızın korkutucu boyutlara çıkmaması için, ilkokuldan üniversiteye kadar eğitimin her safhasında köklü trafik eğitimi verilmesi gerekiyor.

Trafik kazâları, yeni yollar yapılmasıyla ve kısa vâdeli, derinliği olmayan tedbirlerle azaltılamıyor. Polisiye tedbirler yetersiz kalıyor. Kadrosuzluk, yetersizlik için önemli bir etken.

Trafik, mühendislik yönü ağır basan bir konudur. Batılı ülkeler, Trafik Mühendisliği Fakülteleri açarak probleme çözüm getirmeye çalışıyorlar. Daha çağdaş ve yüksek tesirli çözümlere, trafik mühendislerinden, temel eğitim ve lise sınıflarında öğretmen olarak faydalanılması ile ulaşılmaya çalışılıyor.

Ülkemizde trafik kontrolleri, umûmiyetle araçlar durdurularak belge yoklaması şeklinde tatbik ediliyor. Araç ve sürücülerin hareket hâlinde iken denetlenmesi daha tesirli olur. Şehir içi denetimlerde alkol yoklamasının daha sık yapılması, şehirler arası yollarda, özellikle piknik güzergâhlarında ve tâtil günlerinde denetimlerin artırılması iyi sonuçlar verir.

Araç kullanan her on sürücüden en az sekizi denetlenebilirse, trafik kazâları en aza indirilebilir.

*Devlet; yeterli kalitede yol yapıp ulaşım alt yapısını geliştirebilirse,

*Bu yolların usulüne uygun kullanımı için gerekli eğitim verilebilirse,

*Verilen eğitimin gereklerinin yerine getirilip getirilmediği kontrol edilebilirse,

*Kontroller daha sık yapılıp, trafik kaidelerine uymayanlara, belli sürelerle araba kullanmaktan men gibi caydırıcı ağırlıkta cezâlar tatbik edilebilirse... içimizdeki trafik canavarı zararsız hâle getirilebilir.