Türkiye Cumhuriyeti Yeni Bir Yüzyıla Girerken

Cumhuriyet en kısa tarifiyle siyasi gücün halk ve temsilcileri tarafından paylaşıldığı devlet yönetim tarzıdır. Osmanlı monarşisinden bu rejime geçilmesinin kapıları 23 Nisan 1920’de BMM’nin Ankara’da toplanmasıyla açılmıştı. Başkanlık divanının arkasında yazılı olan “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir” ifadesi 1921 “Teşkilat-ı Esasiye” kanununda devletin temel esaslarından biri olarak benimsenmiştir: “Hakimiyet bilakaydü şart milletindir. İdare usulü, halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına müstenittir.” Böylece egemenliğin kaynağı  “dünyevileşiyor” ,  saltanat rejimindeki gibi kişi yahut hanedana değil halka ait olduğu belirtiliyordu.

ABD Desteğindeki Vahşi Siyonist Şiddet Soykırım ve Savaş Suçudur

9 Aralık 1948 BM “Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması“ sözleşmesinde soykırım şöyle tanımlanıyor: “Millî, dini, etnik ya da ırksal bir grubu kısmen ya da tamamen ortadan kaldırmak için gruba mensup olanların öldürülmesi, bedensel yahut zihinsel zarar verilmesi, fiziki varlığının ortadan kaldırılması hesaplanarak yaşam şartlarını kasteden değiştirilmesi …”

Cumhuriyetin 100. Yılı Çok Daha Görkemli Kutlanmalıydı

İki hafta kadar sonra Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin 100. yılını kutlayacağız. Bu tarih aynı zamanda Lozan Antlaşması ve Ankara’nın başkent oluşuyla da örtüşüyor. Birinci Büyük Savaş’ın galiplerinin bizimle ilgili paylaşım planları savaş henüz başlamadan hazırlanmıştı. Asırlardır Batı’ya Osmanlı adıyla sorun olan Türk varlığını direnemez duruma getirmekte kararlıydılar. Mondros Mütarekesi ve ardından İzmir‘in işgali bunun ilk adımlarıydı.

İsrail – Hamas Savaşı ve Türkiye

7 Ekim Cumartesi gecesi Orta Doğu’da bir “ilk“ yaşandı; resmen kurulduğu 1948’den beri 75 yıldır Araplara sürekli “dayak“ atan, BM’in çok sayıda kararını umursamadan Filistin’in tamamına yakınına zorbalıkla el koyan, Filistinlilerin hak ve hukukunu tanımayıp ezmeye çalışan İsrail, Hamas’ın çok ustaca baskınını engelleyemedi, derin bir şok yaşadı. Binden fazla İsraillinin hayatını kaybetmesi, üç bine yakın yaralı, iki yüze yakın askerinin ve vatandaşının rehine olarak Gazze’ye götürülmeleri bu savaşın sonucu ve seyri ne olursa olsun, en azından şimdilik İsrail için unutması imkânsız bir yenilgi anlamına geliyor.

Hukuk, Yargı, Demokrasi ve Anayasa İlişkileri

Kabul edilse de edilmese de hukuk, yargı ve demokrasi konularında sorunlarımızın bulunduğu ortadadır.  Dünya Adalet Projesi’nin 2022 Hukukun Üstünlüğü Endeksi yayınlandı.  Ciddi bir araştırmaya dayanan 2022 yılı verilerine göre Türkiye 0,42 puanla 140 ülke arasında 116'ncı sırada bulunuyor; geçen yıl 108. sıradaydık.  Konuyla ilgili çeşitli açılardan yapılıp yayınlanan başka araştırmalarda da görüntümüz daha parlak değil. Yaptığımız reformların görmezlikten gelindiğini öne sürerek bu tabloyu yok saymaya devam edebiliriz.  Ancak bu tutumun ülkemize maliyetinin ne olduğunu son on yılda yaşadık, biliyoruz.  Rasyonalite sadece ekonomide değil hukuk ve yargı başta olmak üzere devlet yönetiminin tamamında elzemdir.  

Yayınlar Arasında

Dr. Mehmet Güneş sadece usta bir şair değil, millî, dini ve tarihi konularda ciddi araştırmalara dayalı çok sayıda eserleri, makaleleri bulunan değerli bir Türk münevveridir. Son kitabının konusu kapağındaki adıyla “ Gönül Dilimiz Türkülerimiz”.

12 Eylül 1980 Darbesi ve MHP Davası Döneminden Bazı Notlar

11 Eylül 1980 günü öğleye doğru Türkeş Beğ’in kayınbiraderi Zafer Dinler iş yerime geldi, ülke meseleleri üzerinde sohbete başladık. Onunla konuşurken Bnb. Galip Tamur telefonla aradı. MSB’nda görevliydi ve sesi telaşlıydı: “Hemen görüşmemiz gerekiyor, arabamla o tarafa geliyorum” dedi. Zafer’e oturup beklemesini söyleyerek caddeye çıktım. Az sonra Galip geldi ve arabasıyla bir tur atarken şunları söyledi: “Dün gece nöbetçiydim. Genel Kurmay Başkanlığı’nda sabaha kadar olağanüstü bir hareketlilik vardı; bu anormal durumun sebebini sorunca bir süre sonra ülkemizde yapılacak NATO toplantısına hazırlık yapıldığını söylediler. Ama inanmadım bu muhtemelen başka bir şeyin hazırlığı.”

MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası - 2

Davanın sorgu safhası 14 Ekim 1981’de başladı. Duruşma salonuna önce ülkücü kuruluşların mensubu sanıklar alındı. Ardından başta Genel Başkan Türkeş Beğ olmak üzere Yönetim Kurulu salona alınırken çoğunu ülkücü gençlerin oluşturduğu sanıklar ayağa kalkarak duygularını yansıtan bir coşkuyla göz yaşları arasında İstiklal Marşını söylemeye başladılar; sanıklar cezaevinde maruz kaldıkları insanlık dışı eziyetlere, işkencelere, ağır baskılara tepkilerini böylece ifade ederken, fikir ve inançlarından geri adım atmadıklarını da haykırmış oluyorlardı. Görevliler şaşırmıştı, o anda müdahale edemediler; ertesi gün soruşturma açılarak yüzden fazla gence zindan cezası verildi.

43 Yıl Sonra 12 Eylül Darbesi - MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası - 1

12 Eylül darbesine yol açan ortamı hazırlayan siyasal, sosyal ve ideolojik faktörleri dikkate almadan yapılacak değerlendirmeler eksik veya yanlış kalır. Çünkü bu ortam aniden ortaya çıkmadı; 27 Mayıs öncesinde çoğu aydının, basının, askerin ve gencin iktidar karşıtlığının ideolojik bir tarafı pek yoktu; tartışmalar siyaset ve partiler üzerinde oluyordu. Fakat 1961 Anayasası’nın fikir ve düşünce özgürlüklerinin alanını genişletmesi, ideolojik nitelikli örgütlenmelerin önünü açması sonucunda tablo hızla değişti.  

Eğitim ve Yargıda Yeni Dönem Başlarken

Türkiye normalin üzerinde sıcak geçen yaz aylarını bitirerek Eylül’e yani sonbahara merhaba dedi. Yazın son iki ayında yargı mensuplarına, öğretmenlere ve milletvekillerine tanınan tatil imkânından dolayı “dinlence” ye geçen kamu kurum ve kuruluşlarının çarkları Eylül’ün başlamasıyla birlikte yeniden dönmeye başlıyor; okullar açılıyor, adliyenin ardından 1 Ekim’de Meclis de çalışmaya başlıyor.

30 Ağustos Zaferi ve Türklüğün Yeniden Yükselişi

1922 yılının Ağustos ayının son haftasına girilirken Meclis’te tansiyon yüksekti; siyasi belirsizlik sebebiyle herkes tedirgindi. Bir yıl önce tarihimizin en bunalımlı günlerini yaşamıştık. Ağır bir felaketle yüz yüze kaldığımız bu dönemde Mustafa Kemal Paşa BMM’nin tüm yetkilerini Meclis’in kararıyla geçici bir süre üzerine alarak Başkomutan olmuş, yönetimi eline almıştı.

Bir Zamanlar İstanbul ve Mahalleleri

Yahya Kemal, tarihi, kültürel ve insani özellikleriyle anlattığı Kocamustafa Paşa şiirinde şöyle diyor:

Evrensel Hukukun Evriminde Magna Carta’ nın Etkileri

Magna Carta’nın adını lisede tarih dersinde duymuştuk, şimdi okullarda adı geçiyor mu bilmiyorum. Hukuk fakültesinde demokrasinin yönetim sistemi olarak gelişmesinde ne kadar önemli bir merhale olduğunu öğrendik.

Yüzüncü Yılında Lozan Antlaşması

Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığının, üniter ve milli bir devlet olduğunun uluslararası alanda hukuken tanınması anlamını taşıyan Lozan Antlaşması milletimiz açısından tarihi bir dönüm noktasıdır. Geleneksel Haçlı zihniyetini taşıyan emperyalist güçler, Türklerin varlığını Rumeli’den sonra Anadolu’dan tasfiye etmekte kararlıydılar; topraklarımızı Rumlar ve Ermeniler arasında paylaştırmak maksadıyla Sevr projesini hazırlamış, bunu uygulatmak maksadıyla taşeronları Yunanistan’ı üzerimize saldırtmışlardı. Ancak Mustafa Kemal Paşa’nın liderliğinde yürütülen Millî Mücadele’nin zaferle sonuçlanması karşısında geri adım atmaya mecbur kaldılar. Mudanya Mütarekesi’nin ardından taraflar Lozan’da barış konferansının toplanmasını kararlaştırdılar.

Ötüken’in Yaz Dönemi Armağanları

ÖTÜKEN Yayınevi yaz dönemine değişik konularda son derece önemli bir düzineye yakın kitap ve düzenli olarak yayımladığı iki dergi, Milli Mecmua ve Söğüt ile merhaba dedi. Kâğıt ve diğer basım ücretlerinin sürekli tırmandığı günümüz şartlarında bu eserleri çıkarabilmek gerçekten övgüye değer önemli bir kültür hizmetidir.

Batı ile İlişkilerimizde Değişim Nereye Kadar?

İsveç’in NATO üyeliği Litvanya’nın Başkenti Vilnius’ta yapılan zirvenin en önemli gündem konusuydu. Toplantıdan hemen önce NATO Genel Sekreteri Stoltenberg ile Cumhurbaşkanı Erdoğan ve İsveç Başbakanı Kristerson’un yaptıkları toplantıda kriz çözüldü; Türkiye’nin yeşil ışık yakması başta ABD ve Başkan Biden olmak üzere üyesi Batı’lı ülkeleri sevindirdi ve rahatlattı. Çünkü Atlantik ittifakının Ukrayna üzerinden Rusya’ya karşı yürütmekte olduğu “düşük yoğunluklu savaş” sürecinde İsveç’in üyeliği jeopolitik konumu sebebiyle büyük önem taşıyor.

Samimiyet Sınavı Anlamında İki Önemli Tarihi Olay — Sivas Madımak Faciası ve Kemaliye Başbağlar Katliamı

3 Temmuz 1993’te Sivas Madımak Oteli’nde, ikisi otel personelinden 35 vatandaşımızın hayatını kaybettiği facianın yıldönümü vesilesiyle bazı gazete ve TV ekranlarında olayla ilgili yorumlar yapılıyor, mağdurların alevi/solcu olmalarından dolayı ciddi bir soruşturma yürütülmediği öne sürülerek suçlamalar yöneltiliyor.

Millî Mücadele Hangi Şartlarda Yapıldı? - Milli Varlığımız Nasıl Korundu?

Geçen ay Ötüken yayınları arasında çıkan Münim Mustafa’nın “ Kanlı Süngüler-Kafkas Cephesi Hatıratı” isimli kitabını duygulanarak okudum. 1912 ‘de Balkan Savaşı yahut “faciasıyla” başlayan, 9 Eylül 1922’de emperyalistlerin taşeronu Yunan askerlerinin denize dökülmesiyle zaferle sonuçlanan ve on yıl kesintisiz devam eden Milli Mücadelemizle ilgili bu savaş döneminin etraflı şekilde anlatıldığı çok sayıda eser yayınlandı, hatırat anlatıldı.

Türkiye’nin Sosyolojik ve Demografik Yapısı Tehdit Altında

Seçimler tamamlandı, Türkiye gündeminde bulunan ancak siyasi tartışmalarda üzerlerinde yeteri derecede durulmadığından toplumun büyük kesiminin fazlaca ilgilenmediği temel sorunlarımızla artık yüzleşme dönemi başladı. Siyasetçi ne derse desin reel şartlar hükmünü icra ediyor. Dış politikada iki yıl kadar önce yapılan “U" dönüşünün benzeri ekonomik konularda da yapılmaya çalışılıyor. 

Geleceğimiz Korku ve Ümit (Havf ve Reca) Sarkacında Görünüyor

Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’nde üç kritik göreve Hazine ve Maliye Bakanlığı’na Mehmet Şimşek’in, İçişlerine Ali Yerlikaya’nın, Dışişlerine Hakan Fidan’ın getirilmeleri, Cevdet Yılmaz’ın Cumhurbaşkanı Yardımcısı olması kamuoyunda genellikle olumlu karşılandı. Bu tercihler dış siyasette güneyimizdeki komşularımızla ilişkilerimizde son iki yıldır yaşanan “U” dönüşünün devam edeceği, benzerinin ekonomik ve idari konularda da tekrarlanacağı tarzında yorumlandı.