Hanım efendi mutfakta yemek telaşı ile uğraşıyordu: Salonda tv seyreden kocasına kibar bir şekilde seslendi: "Hayatııım, salata yapmaya yardım edebilir misin? Yemeğim yanacak...
Yaşlı Bir Baba… Yaşlı bir baba… Kuzu etinden imal edilmiş yaprak döneri çok severmiş…
Duran bey bir kamu kuruluşu üst yönetiminden emekli olalı 5 yıl olmuştu. Emeklilik sonrası özlediği bir sahil kentine yerleşmişti. Zaman zaman eşi Tülay hanımla tartışmalarını rasyonel bir şekilde yönetmekte zorlanıyordu.
Yıl 1993 idi. Yrd. Doç. Dr. olarak Gazi Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesinde öğretim üyeliği yapmaktaydım. Bir gün öğrencilerim Mihriban türkülerinin güftekarı şair Abdurrahman KARAKOÇ’un fakültemize çağrıldığını söylediler. Öğrencilerimle birlikte karşıladık ve salonun en önüne birlikte oturduk.
Eski Yunanistan’ın Teb şehrinde bir sabah insanları isyan ettiren bir cinayet işlenmiş. Şehrin soylu ailelerinden birinin yakışıklı, iyi eğitim almış genç oğlu, avam sınıftan çirkin, yaşlı bir kambur tarafından şehir meydanında nedensizce ve vahşice kafasına çekiçle vurularak öldürülmüş. Maktul, şehirde çok sevilen, geleceği parlak, yakışıklı, kısacası tanınan bir delikanlı imiş.
Duygu dolu bu paylaşımı okurken gözyaşlarıma hakim olamadım. Gülümsemenin yararları yadsınamaz! Böylesine anlamlı ve değerli anıyı ağlaya ağlaya okuyarak büyük gurur yaşayacaksınız...
Emreder Rica eder, lütfen der Takip eder Ona güvenir Azarlar Tebessüm eder Çabuk getir der Lütfen getirir misin der Problemi çözer Nasıl çözüldüğünün yolunu gösterir
"Belh’in meşhur velisi Hatim-i Esam, hacca gidiyordu. Hanımına sordu: - Hanım, ne kadar nafaka bırakayım sana, ben gelinceye kadar? Tevekkül ve teslimiyet timsali hanımın cevabı ibretliydi: - Ne kadar yaşayacaksam o kadar!
Koronovirüs, birkaç aylık bir sürede küresel bir salgın haline geldi ve tüm dünyaya hızla yayılarak, yaklaşık 200 bin insanın canını aldı. İlk defa ortaya çıkarak ve de mutasyona uğrayıp kovit 19 halini alarak, en yetkin bilim adamlarını dahi ters köşeye yatırdı. En büyük tehlike bilinmez olmasıydı.
1. 2 Saat kitap okuma. 2. 2 saat evde yürüyüş. 3. 2 saat balkonda hem güneşlen, hem de doğayı seyret.
Birkaç arkadaş gezerken birinin tuvaleti gelir. "Arkadaşlar en yakın tuvalete doğru yürüyelim" der. Tuvalete yaklaşınca sıkışan arkadaş lavaboya gidince, hiç sıkışığı olmayan diğer arkadaşların hepsinin de tuvaletleri gelir. İlk giren çıkınca bakar kimse yok. Beklemeye başlar.
Merhum ağabeyim 1970 yılında Hakkari İdil ve Uludere'de askerliğini tamamlayıp gelmişti. Abimin askerlik öncesi mesleği, davar ve sığır çobanlığı idi.
Yüksek kaliteli yaşamın ve kaliteli bir insan olmanın en önemli faktörlerinden birisi, olumlu düşünmek ve yaklaşmak iken, en önemli hırsızlarından biri ise, olumsuz düşünmek ve eyleme geçmemektir. İlk defa karşılaştığımız bir probleme "olmaz" etiketi yapıştırdığımız zaman (negatif etiketleme), olmayacağını garantilemiş oluruz.
Bu virüsten korkmayın, panik yapmayın, gereksiz endişe ve kaygı yüklenmeyin. Bedavaya stresle kardeş olmayın.
Kilise tarafından yakılarak öldürülen Giordano Bruno (1548- 1600) Rönesans felsefesini biçimlendiren filozofların en önemlilerinden biri olup evrensel ve zaman mefhumundan uzak "iki şey" öğretisi kulağa küpe olacak cinsten.
Yıl 1929.. Lise 3 ders kitabı. Adı: Kozmografya.. Yazarı: Ordinaryüs Prof. Dr. Ali Yar. Atatürk’ün isteği ile yazıldı. Büyük önderdeki öngörüye bakar mısınız? Hikayesi ise inanılmaz....
İnanılmaz ! Bir Mimar Sinan eseri olan Şehzadebaşı Cami´nin 1990´li yıllarda devam eden restorasyonunu yapan firma yetkililerinden bir inşaat mühendisi, caminin restorasyonu sırasında yaşadıklarını anlatıyor. “Cami bahçesini çevreleyen havale duvarında bulunan kapıların üzerindeki kemerleri oluşturan taşlarda yer yer çürümeler vardı. Restorasyon programında bu kemerlerin yenilenmesi de yer alıyordu.
Hikaye 1936 yılında Denizli'nin Acıpayam ilçesinde görevli öğretmenlerin pikniğe gitmeleriyle başlıyor. Öğretmenler piknik yaparken keçilerini otlatan küçük bir çoban çocukla karşılaşır. Çobanı yanlarına davet edip çay ikram ederler ve ismini sorarlar.
“Çok ödül aldım, ama en büyük ödülüm iki tanedir: Bunlardan biri, 2500 metre yükseklikte bir dağda, bir çocuğun beni gösterip, arkadaşlarına, "koşun koşun erozyon dede gelmiş" demesidir. Diğeri ise bir kula nasip olmuş en büyük ödüldür, daha büyük ödül olacağına inanmıyorum; bu ödül de, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmamdır. Her ödülün kişiye verdiği bir sorumluluk vardır. Ben bu sorumluluk altında yaşıyorum, zaten beni çağıran da budur.”
Tess, küçük kardeşi George hakkında anne ve babasının konuşmalarını duyduğu zaman yalnızca sekiz yaşındaydı. Tek bildiği kardeşi çok hastaydı ve onu kurtarabilmek için ellerinden gelen her şeyi yapmışlardı.