Dr. Yunus ZEYREK

Eğitimci - Akademisyen

Ahıska Meselesi ve Gürcistan

Ahıska Türkleri, Gürcü asıllı Sovyet diktatörü Stalin tarafından sürülmüştür. Sürgünün sebepleri üzerinde dururken Stalin'in Gürcülüğünün de hesaba katılması gerekir. Zira Gürcistan, bugün olduğu gibi, eskiden de Türkiye'nin kuzeydoğu topraklarında hak iddia etmekteydi. Stalin'i böyle bir karara yönelten amillerden biri de bu olmalıdır. Nitekim sürgünden hemen sonra Gürcü profesörleri bir beyanname yayınlayarak Kars, Ardahan, Artvin, Rize, Tortum ve Bayburt 'u istemişlerdir.

Stalin'den sonra gelen Sovyet yöneticileri, Stalin mağduru halkları vatanına iade ederken, Gürcistan, Ahıska sürgünlerini kabul etmemekte ısrar etmiştir. O zamanlar komünist idareciler nasıl hareket ediyorlardıysa, bugünkü Gürcistan yönetimi ve aydınları da aynı, hatta daha seviyesiz iddia ve gerekçelerle bu mazlum insanlara vatan kapılarını kapalı tutmaktadır.

Avrupa Konseyi tarafından Gürcistan'a, Ahıska Türkleri konusunun halledilmesi için belirli bir süre tanınmıştır. Gürcistan ise, onların Türk olmadığı, Mesh halkından olduğu, bu Meshlerin de aslında Gürcü etnik gruplarından biri olduğu iddiasıyla, Ahıska Türklerini vatana kabul etmek için Gürcü adı almalarını şart koşmaktadır. Bilim ve akıl dışı iddialarla ülke yönetimine yön veren N. Lomouri, M. Beridze, Ş. Lomsadze, N. Şengelia, G. Mamulia, E. Batiaşvili gibi şovenist aydınlar, bu düzme tezleri bıkıp usanmadan her vesileyle tekrar etmektedirler.

Gürcüler bu faaliyetine birkaç cahili de âlet etmişlerdir. Tiflis Hısna Derneğinde toplanan birkaç meczup, Gürcülerin ortaya attığı bilim dışı tezleri Ahıska halkına ve dünya kamuoyuna kabul ettirme çabası içindedir. Hısnacılar, "Vatan hasretine son" yaygarasıyla, derneğe aidat adı altında paralar toplayarak zavallı halkı soydular. Ahıska'ya dönebilmek için bu derneğe üye olmanın şart olduğu yalanını uydurdular. Bu derneğin elebaşılarından Gozalaşvili soyadını alan Valeli Halil Ömeroğlu ile Barataşvili adını kullanan Udeli Kılara, düzme tezlerde Gürcülerle birlikte çalışmaktadırlar. Bu durum, asil ve mazlum Ahıska Türklerini kandırmaya yetmemekte, onları sadece üzmektedir.

Gürcü tezinin özeti şudur:

XII. yüzyılda Gürcistan'a gelen yüz binlerce Kıpçak Türkü, Hıristiyanlaşmış, Gürcüleşmiş ve Kartvel/Gürcü toplumu içinde eriyip gitmiştir. Bölgede Türk varlığından söz edilemez. Türk denilen insanlar, Osmanlı fethiyle asimile edilmiş Gürcü unsurlarıdır. Dolayısıyla Ahıska Türkleri de Gürcü kökenlidir. Bunlar sürgünden önce Gürcüce konuşuyorlardı, sürgünde ana dillerini unuttular! Onlar, Gürcistan'a Türk olarak giremezler! Gürcü kimliğini kabul etmelidirler!

Yazımızın tarih kısmında yer verdiğimiz bilgiler ışığında bu iddiaların ciddîye alınır tarafının olmadığı açıkça görülür. Büyük kitleler hâlinde bölgede yaşayan Türk unsurunun, bugün bile ülkede azınlık durumunda olan Gürcülerin içinde eridiğini iddia etmek, tarih kaynaklarını görmemek anlamına gelir. Şu var ki yukarıda isimlerini verdiğimiz Gürcü yazarları, hiçbir belge, bilgi ve kaynağa itibar etmeden, meseleye sadece Gürcücülük açısından bakmaktadırlar.

Gürcü aydınlarının ve devlet adamlarının gözden ırak tutmamaları gereken hususlar şunlardır: Ahıska Türkleri, sürgünden önce de Türkçe konuşuyordu, bugün de... Gürcü Türkologu S. Cikia da onların dili için, "Anadolu Türkçesinin Ahıska ağzı" ifadesini kullanmıştır. Osmanlı'nın bu bölgede asimile faaliyeti olsaydı, bugünkü Gürcü unsuru da asimile olmalıydı! Artık bu anlamsız tartışmayı bir kenara bırakmalıyız. Yüz binlerce insan kendini nasıl tarif ediyorsa, öyle anlamalı ve saygı gösterilmelidir.

Diğer taraftan sosyal, siyasî ve ekonomik meseleleri bulunan Gürcistan, bunlara yenilerini eklememelidir. Ahıska Türkleri, Gürcistan'dan bir şey istemiyor; şimdi boş ve harap durumdaki ata ocağına dönmek için izin istiyorlar.

Ahıska ve Ahılkelek'te kümelenen Ermeni unsuru, dün olduğu gibi, bugün de Gürcistan için bir problem teşkil etmektedir. Ermeniler, Gürcü parası kullanmamakta, Ermenistan'la ilişkilerini geliştirmektedirler. Bu topluluk, başkaları tarafından kolayca provoke edilebilmektedir. Bugün Ermenilerin Cavak Hareketi, bölgeyi Ermenistan'a bağlama çabası içindedir. Bölgedeki Rus-Ermeni ittifakının Gürcistan'a faydası değil, zararı olacaktır. Ahıska Türklerinin dönüşüyle Türkiye-Gürcistan dostluğunun daha da pekişeceğinden kimsenin şüphesi olmamalıdır.