Prof. Dr. Ersin Nazif GÜRDOĞAN

Akademisyen

engurdogan@gmail.com

Anadolu'da Her Evde Bir Yunus Bir Mevlana Köşesi Vardır

Cumhuriyet döneminin Tek Parti yönetiminde, zengin tarihiyle bağları koparılan Anadolu insanı, gövdesi köklerinden koparılmış bir ağaç gibi, ekonomik, siyasal ve kültürel hayatında beklenen gelişmeyi gösterememiştir. Tarihteki sürekliliğin ve bütünlüğün kesintiye uğraması, Türk toplumunun üretim gücünü baltalamış, Türkiye'' yi Avrupa'' nın en yoksul ülkesi konumuna düşürmüştür. Avrupa'ya yardım eden Türkiye, Avrupa'dan yardım alma konumuna düşmüştür.
*
Toplumlar ağaçlar gibi, süreklilik ve bütünlük içinde, dönüşerek gelişirler, gelişerek dönüşürler. Önemli kırılmaların ve darbelerin yaşandığı ülkelerde, toplumun bütün kesimlerinin üretici güçlerinde büyük çöküşler ortaya çıkar. Cumhuriyetin kuruluş yıllarında, Türkiye büyük  bir kültürel yıkımla ve büyük bir ekonomik çöküntüyle karşı karşıya kalmıştır.
*
Tarihiyle bağlarını yenileyen Anadolu insanı, Yirminci yüzyılın ikinci yarısında, düşüşü yükselişe çevirmeyi başarmıştır. Türk toplumu İstanbul'' u fetheden Anadolu insanı gibi, Türkiye''yi bütünüyle yeniden inşa etmektedir. Türkiye dünyaya Anadolu insanının bin yıllık tarihinin özü ve özeti olan İstanbul'' dan açılmıştır. Yeni yüzyılda da İstanbul'dan açılacaktır.
*
Tarihin derinliklerinde, büyük yolculuklara çıkmasını bilen, Yahya Kemal, Sezai Karakoç'un değerlendirmesiyle, "Bozgunda bir fetih düşü" olmasını bilmiş, hiçbir bir zaman karamsarlığa düşmemiş, hiçbir zaman ümitsizliğe kapılmamıştır. Yahya Kemal için, İstanbul ölümsüz bir sevgilidir ve hayat kaynağıdır, "Sade bir semtini bile" sevmeyi bir ömre değer bulur.
*
Yahya Kemal, İstanbul'un alınışını, dünya tarihinin dönüm noktalarından biri olarak görmüştür. Türkler sur içine kapanmış İstanbul'u genişleterek, Eyüp'ü Medine, Üsküdar'ı Mekke toprağına çevirirmişlerdir. “Kuruluş ve Fetih Destan” nı yazan Cahit Tanyol''un benzetmesiyle Yahya Kemal, “Yakup Peygamberin oğlu Yusuf'' u gömleğinin kokusundan tanıması gibi ” İstanbul'' u taşından ve toprağından tanır.
*
Yahya Kemal ömrü boyunca İstanbul'' u karış karış dolaşmış, gezmediği ve görmediği hiçbir yer bırakmamıştır. Üsküdar'ın ve Eyüp'' ün O'' nun medeniyet dünyasında ayrı bir yeri vardır.
Ahmet Hamdi Tanpınar, Yahya Kemal ile Bağlarbaşı'' ndan Karacaahmet'' e doğru inen yolda, “Medeniyetimiz Mesnevi ve cihad medeniyetidir” dediğini aktarır.
*
Türkler'' in Doğu Roma'' dan, sur içinde küçük ve yıkık bir kent olarak aldıkları İstanbul'' u, alınışının üzerinden bir yüzyıl geçmeden, Avrupa''nın en büyük ve en görkemli şehiri haline getirmelerinin sırrı, Yahya Kemal''in bir cümleyle özetlediği, medeniyet anlayışında gizlidir.
*
Bin yıllık tarihinde Anadolu insanı, cihadı iman için bilmiştir. Onun için, gönüllerin kazanılması, ülkelerin kazanılmasından çok daha önemlidir. Gönülleri de, görünen silahları değil, görünmeyen silahları kuşananlar kazanırlar. Görünmeyen silahlar karşısında görünen silahlar güçlerini yitirir.
*
Anadolu insanının görünmeyen silahlarının başında Mesnevi gelir. Türkler Semerkant'' tan Saraybosna'' ya kadar gönül sultanlarının şiirlerini okuyarak gitmişlerdir. Türkler omuzlarında silahtan önce ellerinde kitap taşımışlardır. Onlar her zaman silahsız savaşı, silahlı savaştan üstün tutmuşlardır.
*
Anadolu insanı, gücünü gönül sultanlarının şiirlerinden alır. O hayatın şiirini yakalamıştır. Anadolu insanı Yunus insanıdır. O varlığa sevinmez, yokluğa yerinmez, sever sevilir.
*
Yunus insanı savaş için değil, barış için vardır.
*
Yunus insanı barışı, iman için bilir.