Ali DEMİREL

Yazar - Ziraat Mühendisi

Tamga

 

Bu sözcük en eski Türkçe sözcüklerden biri, kullanılış amacı ve anlamı itibariyle de insanlık tarihinin en eski sözcüklerinden biridir. Tamga, her ne şekilde olursa olsun, nasıl kullanılırsa kullanılsın; anlam itibariyle farklılaşma, farklılaştırma amacını güder. Tamgaların günümüzde kullanımları ve etkileri açısından vahim hatta çok vahim sonuçlar doğuran ve de doğuracak olan bazı uygulamalarını, özellikle gençlerimizin dikkatine sunarak uyarıda bulunmak için bu konuyu kaleme almak istedim. Esasen anlatmak istediklerimi beş-on tümceyle veya yarım sayfalık bir yazıyla anlatmam mümkün. Ancak biliyorum ki; insanlarımız, özellikle de gençlerimiz yanlış eğitim sistemimizin sonucu olarak, bilinmesi gereken pek çok konuda cahil bırakılmışlardır. İşte bundan ötürü tamga ile ilgili özet bilgiler verdikten sonra son söyleyeceklerimi söylemek istedim.

Tamgalar, tarihler boyunca kişilerce, kurumlarca, devletlerce ve milletlerce kendilerine özgü olarak kullanılagelmiştir. Bir de kutsal değerlerin ve dini amaçların simgesi olan tamgalar vardır ki bunlar gerçekten temsil ettikleri kutsallıkları günümüze kadar taşımışlardır ve taşıyacaklardır. 

Kişilerce kullanılan tamgalar genelde ünlü kişiler, ünlü devlet insanları ve çok başarılı ordu komutanları tarafından kullanılan tamgaları içerir. Tarihte büyük Türk başbuğlarının özel tamga ve mühürleri hep olmuştur. Eskilerden bir örnek vereyim; gâvurların ‘Amazon’ dedikleri ünlü savaşçı analarımızdan bir baş komutan’ın (Anatarkan), Sarmatlara yönetici olduktan sonra kendi adına bastırdığı gümüş para üzerindeki ‘Tarkan’ tamgası (gavurlar bu tamgaya ‘Tarkandamos’ diyorlar) çok önemli tarihi kişice tamga belgesidir. Türk uygarlığının bu geleneği doğrultusunda Osmanlı padişahlarının her biri kendine has özel tamga (Tuğra) kullanmışlardır. Kişice tamgalar günümüzde daha da yaygınlaşmıştır; bazı kişilerin kullandıkları özel mühürler hatta her kişinin kendisine has imzası dahi kişice tamgalardır.

Milletler kendilerine özgü tamgaları, millet oluşlarından itibaren kullanmışlardır. Bir milletin çeşitli tarihlerde kurmuş olduğu devletlerin kendilerine özgü tamgaları olsa da milletin özel tamgaları hep millet tarafından muhafaza edilegelmiştir. Türk Milleti’nin pek çok uygarlık tamgası vardır. Çeşitli hayvan motifleri, duygusal anlamı olan şekil ve renkler, kutsallık atfedilen çeşitli motifler hatta abc imgeleri,  dokuma desenleri (halı, kilim, zili ve basma-yazmalarda olduğu gibi) olarak kullanılmıştır. Söz konusu tamgalardan bazıları, binlerce yıl önce dokunmuş ünlü ( kazılar sonucu kurganlarda bulunan) Pazırık halılarında çok renkli ve çok desenli olarak yer almaktadır. O zamanda kullanılmış olan desenler günümüzde dahi Anadolu’da, Asya’daki Türk ellerinde hatta Amerika kıtasındaki Kızılderililerce hâlâ kullanılmaktadır. Orta Asya’daki kurgan kazılarında bulunan mumyalarda görülen dövmelerde Türk uygarlığına ait çeşitli tamgalar, harf ve hayvan motifleri görülmektedir. Günümüzde bile bazı Türk kadınları yüzlerine kadim Türk ABC sindeki harflerden dövmeler yaptırmaktadırlar. Söz konusu dövmeleri yüzlerinde taşımakta olan yaşlı kadınlar günümüzde de var (Mardin Kızıltepe Bozhöyük yöresi kadınlarında Göktürk harfli dövmeler- Dr. Mehmet HAZAL Dicle Ün. Fen. Ed. Fak.).  Bazı tamgalar; para üzerine basılmış, mezar taşlarına işlenmiş, büyük kayalara çizilmiştir. Bazı durumların kısaca anlatılması ve anlaşılması için kullanılan işaret tamgaları zaman içinde kadim 38 imgeli Türk ABC sinin oluşmasını sağlamıştır.  Türklerin kurmuş oldukları her devletin kendine has tamgası olmuştur: Turıya kentinin, dolayısıyla Turıya devletimizin 2 cm çapındaki ünlü mühür tamgası, Göktürk İmparatorluğunda kurt, Selçuklu İmparatorluğunda çift başlı kartal, Osmanlı İmparatorluğunda üç hilâl, devletin ve bayrağının tamgası olmuştur.  Yine Göktürk imparatorluğuna ait devlet parası üzerinde üç adet ay-yıldız damgası olduğu gibi…

Gelelim kutsallık ifade eden tamgalara: Şimdi yazacaklarım da Türk milleti ile ilgili olacak çünkü; bütün göstergeler, Türk milletinden ve Türk uygarlığından daha eski bir millet ve uygarlığın olmadığı yönündedir. Tek Yaratıcı, onun  Yalavaçları = peygamberleri (Bazı Türk lehçelerinde ‘Yalabaç veya Yalvaç) ve insanlığa gösterilen doğru yolda gidenleri simgelediğine inanılan AY-YILDIZ (Batini-ezoterik bilimine vakıf olanların bu konuda daha ayrıntılı olarak gerçeklerin bilincinde oldukları sanılmakta!), yine insanlığın derin kökenini simgeleyen bozkurt, daha alt seviyede anlamlar yüklenen haç ve gamalı haç gibi imgeler kutsallık ifade eden tamgalardandır. Sırası gelmişken söyleyelim. Haç ve Gamalı haç birer Türk tamgasıdır. Her ikisi de daha İsa Peygamber dünyaya gelmeden kullanılmaktaydı (Yard. Doç. Dr. Tahsin PARLAK’ın araştırmaları)… Her neyse. Ay-yıldız’dan önce kısaca Bozkurt tamgasına değinmek istiyorum. Bozkurt tamgası çok eski tarihlerden beri kullanılmıştır ve Sirus yıldızının simgesi olduğu bilinmektedir.  Kadim Çin inancında; Sirus yıldızı ‘Göksel Saray’ın bekçisi, ‘Göksel Kurt’ olarak nitelendirilir. Çinlilerden daha önceleri ise Kadim Köktürk kültüründe aynı yıldız için ‘Gök Böri’ veya ‘Börteçene’ denirdi. Batı kültürünün önemli bir öğesi olan okült temel anlayışlarının ezoterik bilgilerinde Sirus yıldızı çok önemli bir yere sahiptir. Eski Mısır inancındaki yeri malum. Böylesi gelişmiş kültürleri bırakın; Afrika’daki Dogon kabilesi mensuplarının, Sirus yıldızının çift yıldız olduğunu bildikleri Fransız araştırmacılar Marcel Griaule ve Germaniae Dieterlen tarafından tespit edilmiştir (Sirus’un çift yıldız olduğu ancak gelişmiş cihazlarla görülebilmektedir). Anlaşılacağı gibi simgesi kurt olan Sirus yıldızı insanlık için ezelden beri çok önemli olmuştur. Bu yıldıza neden bu kadar önem atfedildiği halâ tartışılan bir konudur ve bu durum boşuna değildir. Belki de bu yıldızın inanç bazında böylesine öne çıkartılmasından ötürü, Sirus yıldızının da Allah tarafından yaratıldığı mealinde ayet gelmiştir (Necm suresi 49, Şİ-RÂ yıldızı = Araplarda Sirus yıldızının adı). Bu yıldız ile ilgili çeşitli söylence ve görüşler, (ezoterik-batini bilgilerle ilgilenenler tarafından) her ne kadar çeşitli şekillerde açıklanmaya çalışılsa da günümüzde gizemini halâ korumaktadır. Türk milletinin hiçbir zaman Sirus yıldızına  ve onun simgesine tapmadıkları bilinmektedir. Ama neden o yıldızın simgesi olan Bozkurt tamgasını kullandıkları halen bilinmiyor.

AY-YILDIZ’a gelince: Bu tamga yaygın söylenceye göre, savaşta şehit edilen Türk askerinin dökülen kanına, gece ay ve yıldızın şavkı düşmüş… Şeklindeki izahın doğru olması bile bu konudaki gerçeğin ufak bir kırıntısı sayılabilir. Bu tamga çok çok eski ve anlamı da çok çok kutsaldır. Ne kadar eskidir’in cevabı için iki örnek vereyim: Günümüzden 1500 (binbeşyüz) yıl önce Göktürkler tarafından basılmış olan paranın üzerinde ay-yıldız var! Göktürk parasının üzerine basılan bu tamga hemen o gün mü akıllarına geldi!? Elbette Türk Uygarlığının derin köklerinde var olan bir tamgayı kullandılar. Ne kadar zaman önce derseniz, işte size günümüzde ortaya çıkarılan bir başka gerçek daha: Batılılarca ikinci dünya savaşı sırasında Çin üzerinden uçmakta olan bir uçaktan tespit edildiği ifade edilen Türk piramitleri var. Yüz kadar olan bu piramitlerden en büyüğü (Mısır’daki büyük piramitten daha büyük ve yüksek) olan Beyaz Piramit’te bir araştırma yapıldı. Söz konusu piramit orta Çin’de Şaansi eyaletinin başkenti Şian şehrinin 100 Km. yakınında. Araştırmacı Oktan KELEŞ yaşlı bir Çinlinin rehberliğinde Beyaz Piramit’in içine girmeyi başarır. O piramitleri gezmek için çok zor izin alınabildiği, hele fotoğraf çekmenin yasak olduğu o yerlerde yapılan inceleme ve araştırma inanın çok önemli… Araştırmacımız Piramit’in içine girdiğinde 2 metre boyunda bir mumya görür (Mumyalama kültünün, dünyaya Türkler tarafından yayıldığı düşüncesi yaygın kanaat halindedir). Ve mumyanın hemen yanında granitten yapılma 3 metre kadar boyunda bir heykel vardır. Heykelin başının üst tarafında boynuza benzer bir çift obje vardır. Heykelin kafasının ortasında bir AY-YILDIZ tamgası!!! Vardır. Yine heykelin yanıbaşında kucağında çocuk olan bir kadın heykeli vardır. Ayrıca, kayanın üzerinde Ay-yıldız ve Bozkurt tamgası vardır. Araştırmacı Keleş, adeta donup kalmıştır. Çinli yaşlı rehber, “yeter artık hemen buradan çıkmalıyız” diyerek Keleş’i sıkıştırmaktadır. Aslında Piramitte daha görülmesi gereken yerler vardır, Çinli ihtiyar bunu kendisi söylüyor ama çıkmakta da ısrarlıdır. Sonunda çıkarlar ama Sayın Keleş bu defa ısrarcı davranır;  o çift boynuz tolgalı ve de Ay-Yıldızlı heykelin kime ait olduğunu ısrarla sorar. Yaşlı Çinliden aldığı cevap: “O sizin atanız Oğuz Kaan’ın temsili suretidir.” !!!!.  Alman araştırmacı yazar Hardwing HAUSDORF’un söz konusu piramitte araştırmalar yaptığı ve bir çok meteryali topladığı bilinmektedir… Bu Türk Piramit’inin günümüzden yaklaşık 5000 (beşbin) yıl önce yapıldığı belirtilmektedir. Piramit’teki ay-yıldızın hemen o zaman, Piramit yapılırken ortaya çıkmış olacağını sanmam, daha eskilere dayanan bir tamga olmalı. Kutsal AY-YILDIZ tamganın ne kadar eski olduğu konusunda sanırım bir fikir oluştu… Söz konusu Piramit’i bizzat (kısmen de olsa) gezip gören Sayın Oktan Keleş’in bu konuda vardığı sonuç: “Tarih yeniden yazılmalı” diyor…  Kızılderililerin de öteden beri AY_YILDIZ tamgası kullanıyor olmalarına ne demeli?

İşte ‘TAMGA’nın kısaca tarihi böyle. Derken 1800 lü yıllarda yeni gelişmeler oldu. Amerika kıtasına Avrupa’dan göç edip gidenler, çeşitli işlerin yanı sıra hayvancılık da yapmaya başladılar.  Büyük çiftlikler ve sürülerle hayvanlar oluşunca bazı sorunlar da çıktı; hayvan hırsızlıkları ve başka kişilere ait hayvan sürülerinin kırda birbirine karışması olaylarından sonra her çiftlik sahibi kendine ait hayvanları, dağlamak suretiyle özel tamgalarla işaretlemeye başladılar.  Zamanla hayvan alıcıları, hangi çiftliğinin malının daha besili olduğunu seçerken tamgalar önem kazanmaya başladı. Böylece ticari manada tamga (gavurcası ‘marka’) uygulamaları yaygınlaşmaya başladı.

Ticari anlamda tamgalama öylesine yaygınlaştı ki insanlar, ihtiyaç satın almaktan ziyade marka satın almaya başladılar. Üretilen mal ve hizmet dalında tamganın önemi çok çok arttı. Mal ve hizmet üretimi yapan her kuruluş tamga (marka) kullanmak zorunda kaldı. Tamgalarla kazançlarını artıma yoluna gidenler; bir figür, çeşitli renk ve şekillerde yazı hatta geometrik şekiller kullanarak dikkat çekmeye çalışmaktalar. Tamgalar arasında sanki savaş yapılmaktadır. İnsan benliği (egosu-nefsi) yönlendirilmeye, aldatılmaya müsaittir. Çeşitli reklam vasıtalarıyla insanların özgür iradesine hakim olma, hatta piyonlaştırma amacına yönelik, tinsel ve duygusal girişimler yapılmaktadır. Bu reklam çalışmalarında ahlaki değerler ve sağlık ile ilgili ortaya çıkan ve çıkacak sorunlar göz ardı edilmektedir. Bunları engellemesi gereken yasa yapıcı ve uygulayıcıları da firma sahipleri tarafından, şu veya bu şekilde etki altına alabilmektedirler.

Günümüzde de bütün devletler kendilerine has, uluslararasında tanınıp kabul edilen tamgalar kullanmaktalar. Her devlet kendi tamgasını bir bez üzerine renk ve şekil olarak basmakta ve bunların adına bayrak denmektedir.

Çeşitli konu, inanç ve değerler için pek çok tamga kullanılmaktadır, burada bunları sayıp sıralamak hem çok zor hem de gereksiz. Amaa!!! Öyle bir tamga var ki, onu ele almazsam hiç olmaz! Son günlerde bazı yerlerde, bazı gençlerin giysilerinin üzerinde tek göz resimden ibaret olan tamgalar gördüm. Bu tek göz tamgası çoğu kez bir piramit ve onun üzerinde ışık saçar şekilde resmedilmektedir. Batini (gavurcası ezoterik) bilimler ile ilgilenen her kişi bilir; tek göz tamgası; Lüsifer’i, (ona tapanlar böyle der) Yerlik’i yani Şeytan’ı temsil eder. Dünyada Şeytan’ı temsil ettiği söylenen çeşitli geometrik şekiller de vardır ama Şeytan’ın asıl tamgası bir tek gözdür…

Eveeet, sonunda size tamga (marka) hakkında diyeceklerime sıra geldi.

İnsanlarımız, özellikle gençler giysilerinde çeşitli firmaların tamgalarını taşımaktalar. Bir giysinin görünmeyen bir yerinde, örneğin yakanın iç kısmında 3-5 cm lik tamgası ve yazısı olabilir, ticari anlamda olmalıdır da . Ama neredeyse bütün giysiyi kaplayan alenen gözüken tamgalı giysiler, o firmanın reklamını yapmak anlamına gelir. Bedava yapılan bu reklam tamgası aynı zamanda o giysiyi taşıyan kişinin, firmanın malı olduğu anlamına da gelir. Bazı giysilerin üzerinde yabancı dillerde çeşitli yazılar görülmekte hatta Türk ABC sinde olmayan imgeler kullanılmaktadır. Gençlerimiz yozlaşmaya ve yabancılaşmaya özendirilmekte, açıkça belli etmeden kendi kültürümüzden soyutlanmaktadırlar. Resmi üniforma kişinin neye hizmet ettiğini gösterir, itfaiyeci, polis, asker, hemşire gibi. Bu kişilerin taşıdıkları mesleki tamga elbette kutsaldır. Pekiyi bir şirketin tamgasını taşıyan nedir?Gayet açık, o kişi şirketin malıdır!.. Şimdi, çok daha kötü bir tamgalanmadan söz edeceğim. Bazı ülkelerin-devletlerin özel tamgası olan bayrakları; çeşitli boyutlarda gençlerimizin giysilerinde yer almakta! Bu en hafif deyimle kendi milletine ve devletine ihanettir, hainliktir.

Bilindiği gibi insan yaratıldığında, bu yaratılışa saygı duymayarak isyan eden Şeytan, Allah tarafından cezalandırılacağını anlayınca mühlet istemiştir. Cezası kıyamet gününe ertelenince de biz insanları yoldan çıkaracağını söylemiştir. Yüce yaratıcımız Şeytanı bizim yüzümüzden cennetten kovmuştur ve kıyamet günü cezalandıracaktır. Adem neslinden bazılarının şeytanın tamgasını taşımasından daha utanç verici ne olabilir!!!

İşte tamga konusunda yazacaklarımın son bölümü: Yabancı şirketlerin tamgalarını ve yabancı devletlerin bayraklarını üzerinde taşıyanlar! Biliyorum ki büyük bir çoğunluğunuz hiçbir kötü niyeti olmadan bilinçsizce bunu yapıyorsunuz. Özellikle gençlerimiz; siz mal veya ticari bir meta değilsiniz, başka devletlerin bayraktarlığını yapacak soysuz da değilsiniz, hemen bunlardan vazgeçin, kendinize gelin! Bunları bilerek ve isteyerek hainlik adına yapanlar varsa, hangi milletin, devletin, şirketin malı iseler oraya gidebilirler

Keza şeytanın damgasını taşıyanların da çok çok büyük çoğunluğu bilmeyerek, değişiklik olsun, dikkat çeksin gibi sebeplerle o giysileri alıp giyiyorlar veya kolye olarak takıyorlar. Sevgili kardeşlerim hemen bu işten kendinizi arındırın, zamanla kirlilik ruhunuzu sarmadan, manasını bilmediğiniz bu tamgadan kurtulun. Pekiyi, şeytanın tamgasını bilerek isteyerek taşıyan var mıdır? Çok çok azdır ama vardır, olmasa bunları kim organize edip ortaya sürüyor? Sakın tesadüf demeyin…

             

 *************************************************************************************