Prof. Dr. Ersin Nazif GÜRDOĞAN

Akademisyen

engurdogan@gmail.com

Yeni Sözler Söylemeyenler Üretimde Yönetimde Yenilik Yapamazlar

Dünya pazarlarına açılarak, yönetim yaklaşımlarında ve üretim yöntemlerinde, sürekli yenilik yapan kuruluşlar, ekonomik krizlerden çok etkilenmezler. Dünyadaki gelişmelere uyum  sağlayan kuruluşlar, hayatın bütün boyutlarında, köklü dönüşümlerin öncüleri olurlar. Onların güçlü olduğu ülkelerin, ekonomileri güçlü olur. Onlar dünyadaki bütün kuruluşlara, birbirleriyle giderleri azaltmada, gelirleri çoğaltmada yarışma olmadan, hiçbir alanda gelişme olmayacağını gösterirler.

Ortaklıklar Murat Çizakca’nın, Doğu’da ve Batı’da “İş Ortaklıkları Tarihi”, kitabında ortaya koyduğu gibi, toplumların ekonomik, siyasal ve kültürel yapılarının güçlendirilmesinde, her zaman büyük işlev yüklenmişlerdir. Bunun için Anadolu’da, “Bir elin nesi var, iki elin sesi var” denilir. Kuruluşların güçleriyle birlikte, ömürleri de ortakların sayılarının çokluğuyla, doğru orantılı olarak artar. Paylaşmasını bilenlerin kurduğu ortaklıklarda, daha az girdiyle, daha çok çıktı elde edilir.
*
Çok ortaklı ya da az ortaklı, tek ülkeli ya da çok ülkeli bütün kuruluşlar, kurumsallaşma çalışmalarına ağırlık vererek, yasal, ekonomik, kurumsal ve toplumsal sorumluluklarına büyük özen  göstermek zorundadırlar. Ortaklıklar dünyasında, ortak akıldan yararlanmak ve ortak akıla katkıda bulunmak, kurumsallaşmanın temelidir. İnsanlığın  ortak aklından yararlanan kuruluşlar, sorun değil çözüm üretirler, yönetimde ve üretimde, yeni gelişmelerin sürükleyici güçleri olurlar.
*
Malezya’dan Kanada’ya, Senegal’den Norveç’e bütün ülkelerin ekonomik, siyasal ve kültürel alanlardaki başarıları, dünya pazarlarında aranılan ürün, hizmet ve bilgi üreten ortaklıklarından kaynaklanır. Tasarruf kültürü ve ortaklık bilinci, ülkelerin üretim gücünü büyütmenin ana dinamiklerinin başında gelir. Yardımlaşmaya, dayanışmaya ve paylaşmaya dayanan ortaklıklar dünyasına, yeni boyutlar kazandıran ülkelerin kuruluşları, bütün krizlerin üstesinden kolaylıkla gelmesini başarırlar.
*
Ülkeler dünya pazarlarına açılan kuruluşlarıyla, dışsatımlarını büyüterek dışalımlarını karşılama yanında, krizlere karşı ekonomik ve kültürel yapılarını da güçlendirirler. Onlar dünyanın bütün ülkelerinde, hiçbir engelle karşılaşmadan, ürettikleri ürünlerle kimlik sorulmadan, istedikleri gibi dolaşırlar. Kaliteli ürün, kaliteli hizmet ve kaliteli bilgi üretmesini bilen kuruluşlar, bayrağın ürünlerle taşındığı dünyada, kendi bayraklarıyla birlikte, ülkelerinin bayraklarını da taşırlar.
*
Dünyada ülkelerin bayrakları, kaliteli yönetimde ve kaliteli üretimde, yarışmayı bilen kuruluşlarını izlerler. Onlar gittikleri her ülkenin, ekonomik yapılarına ve kültürel dokularına zenginlik katarlar. Cephelerdeki savaşların pazarlardaki yarışlara dönüştüğü, politikanın cephelerden pazarlara taşındığı, Yirmi birinci yüzyılda, dünya barışının koruyucuları, yenilenmesini bilenler yenilmez diyen, kurumsal ve toplumsal sorumluluk taşıyan,  çok ortaklı çok ülkeli kuruluşlar olacaktır.

Ülkelerin canlılığı, ortaklık yapmasını bilenlerin, doğurduğu sinerjiden kaynaklanır. Paylaşma kültürü, sinerji doğurmasını bilenlerin elinde zenginleşir ve yeni açılımlar kazanır.
*
Ülkeler üretim yapılarıyla birlikte, tüketim kalıplarını yeniden yapılandırmazlarsa, ekonomik, siyasal ve kültürel krizlerin üstesinden gelemezler.
*
 Dünyada ülkeler  ortaklık yapmasını bilen, sorumluluklarını kusursuz olarak yerine getiren, kuruluşlarıyla güç kazanırlar.