Prof. Dr. Ersin Nazif GÜRDOĞAN

Akademisyen

engurdogan@gmail.com

Türk ve İslam Dünyası Medine'nin Demokratik Dilini Zenginleştirerek Kare Dünyaya Taşımak Zorundadır

Sanayi odaklı küre dünyanın demokratik dili gibi, bilgi odaklı kare dünyanın, kendine özgü bir demokratik dili vardır. Sanayi yüzyılından bilgi yüzyılına, demokrasinin dili hızla değişiyor. Küre dünyanın demokratik dilinde, pozitif kültürün kavramları öne çıkıyordu. Kare dünyanın demokratik dilinde, kutsal kültürün kavramları öne çıkacaktır.

*

Yirminci yüzyılın demokratik diline Hristiyan demokratlar damgalarını vurdular. Onlar kutsal kültürün değerlerini, demokratik dile çevirerek, bütün dünyada kabul görmesinin yolunu açtılar. Yirmi birinci yüzyılın demokratik diline, Müslüman demokratlar damgalarını vuracaklar. Müslüman demokratlar, Mesnevi ve Mukaddime ile yeni bir demokratik dil oluşturacaklar.

*

Kendi dünyalarında tek başlarına birer güneş olan Mevlana'nın ve İbn Haldun''un, Yunan düşüncesinden ödünç aldıkları hiçbir şey yoktur. Yirmi birinci yüzyılda, azınlığa dayanan Atina demokrasisini, çoğunluğa dayanan Kudüs demokrasisine dönüştürülecektir. Mesnevi'den ve Mukaddime'den başka, hayatın içinde, iki dünyayı birden kucaklayan kaynak yoktur. Dünyanın beklediği yeni demokratik dil, onlarla inşa edilecektir.

*

Demokratik kültürün dili yalındır, kutsal kültürün dili gibi, zengin değildir. Kutsal kültür demokratik kültür dışı değil, demokratik kültür üstüdür. Demokratik kültür, bardaktaki çay gibi, kutsal kültürün şekeri ve sütüyle, hem tatlandırılmalı, hem de renklendirilmelidir. Çünkü, kutsal kültür, toplumsal, siyasal ve ekonomik hayatın, eşsiz tadı, doyumsuz rengidir.

*

Kutsal kültürün iki dünyayı kucaklayan zengin diliyle, demokratik kültürün diline yeni kavramlar, yeni açılımlar kazandırmadan, dünyadaki savaşların önünü almak mümkün değildir. Batı dünyası, İslam çaydaki şeker gibi, tad versin, ama kamusal alanda, hiç görülmesin istiyor. Ancak İslam iki dünya medeniyetidir, seküler kültür gibi, iki dünyayı birbirinden ayırmaz.

*

Müslümanlar tarihleri boyunca, İbn Haldun gibi dünyaya, Mevlana gibi de, öteki dünyaya önem vermiştir. Kutsal kültür, yalnızca özel alanı değil, hayatın bütün alanlarını kuşatan, bütüncü bir değerler yumağına sahiptir.

*

Kutsal kültürün dili, demokratik dili içeren, dünyada herkesin anlayabileceği, küresel bir dildir. Kutsal kültürün dilini bilmeyenler, sağlıklı bir demokratik dil oluşturamazlar.

*

Demokrasinin yalın dili, kutsalın zengin dilinden beslenir. Kutsal kültür bütün Ademoğullarına bir gözle bakar.

Kutsal kültürün ışığını kimse söndüremez. Işığı Mekke'den, Medine'den ve Kudüs'ten gelir.

*

Mekke anneleri ve babalar bir olan bütün Ademoğullarının başkentidir.