Halil İbrahim KAHRAMAN

Doktor

Covid - 19: Doğrusunu Bilelim!

Neredeyse iki yıldır günümüz insanlarını en çok meşgul eden konu Covid-19 büyük salgınıdır. Kasım 2021 tarihindeki yazımda bu virüse etkili bir ilacın çok yakında hastalara uygulanacağını ve bu sayede 2022’nin birinci çeyreği sonuna doğru bitebileceğini yazmıştım. Yaşadığımız olaylar ve konu hakkındaki bazı insanlarımızda olan farklı kanaatler yeni bir değerlendirme yapmayı gerektirmiştir. Salgınlarda etkenin ve bulaşma yollarının bilinmesi öncelikli husustur. Etkenin hastalık yapıcı şeklinin öğrenilmesi ise bu hastalıkla mücadeleyi daha bilinçli kılar. Biliyoruz ki Covid-19 bir virüstür. Hayvanlarda (yarasa ) zararsız şekilde bulunan bu virüs şekil değiştirerek(mutasyon), insanlarda bulaşıcı ve solunum yollarını tutucu özellikteki salgının sebebidir. Hastalık çoğunlukla basit solunum yolu hastalığı şeklinde geçmekle birlikte bazı insanlarda ağır akciğer enfeksiyonu yapması ve %1.5-2 ye varan ölümcül sonuçlanması sebebiyle önemli bir sağlık sorunu yaşanmasına sebep olmaktadır. Bu virüse etkili bir ilacın bilinmemesi ve aşının da olmaması ilk 8-9 ay için sağlık ordusu ve yöneticiler için sorunlar getirmiştir.

Enfeksiyonlarda bulaş zincirinin kırılması en önemli adımlardan biridir. “MASKE-MESAFE-TEMİZLİK” diye üçlenen tedbirlerinde, kapanmaya kadar giden karantina tedbirlerinin de tek hedefi bulaş zincirini kırmaktır, diğer önemli bir husus insanların bağışıklığının sağlanması ve kuvvetlendirilmesidir. Aşı ise bağışıklık sağlamadaki en önemli tıbbi imkandır. COVID-19 virüsünün sebep olduğu hastalığa karşı da eldeki teknolojik imkanlar sayesinde çok kısa sürede aşı geliştirilmiş, böylece salgının insanlara daha çok zarar vermesinin önüne geçilmektedir. İlk çıktığında teşhisinden tedavisine kadar bilinmezleri çok olan bu salgında bir çok olayı tıp
şuanda daha iyi bilmektedir. Teşhiste PCR gibi antijen tespit teknikleri, görüntülemedeki tomografi gibi çok daha fazla bilgi sahibi olmamızı sağlayan imkanlar, hastalığın seyir ve şiddetini biz hekimlere gösteren muhtelif kan testleri bu hastalığın tedavisinde ve mücadelesinde daha bilinçli hizmet verme imkanını sağlamaktadır.

Gerek aşı gerekse hastalığın takip ve tedavisinde yaşanan bazı aksaklıklar, değişiklikler yaşanmıştır. Bunlar bilim adamlarımızın çalışmaları ve buluşlar ile zaman içinde daha da bilinir hale gelecektir. Unutulmamalıdır ki salgınlar ile mücadele zordur ve topyekün fedakarlıklar gerektirir. Hastalığın başlangıcındaki birinci ve ikinci dalgadaki tıbbi zorluklar aşınında bulunması ile azalmıştır. Çalıştığım sağlık kurumunda, bugüne kadar 12.000 Sinovac , 16 bine yakın Biontech aşısı uygulanmıştır. Bunlarda ciddi bir yan etki yaşamamış olmamız bizim için güven verici ve sevindiricidir. Yine çalıştığım kurumda bugüne kadar 10 bine yakın insan bu ön teşhisle takip edilmiş, % 90’ı değişik şiddetle geçilmiş gribal enfeksiyon şekliyle hastalıklarını atlatarak şifaya kavuşmuşlardır. Yatırılmak durumunda kalan 1000’e yakın vakanın 120 tanesi yoğun bakım hizmeti alacak kadar ağır klinik duruma düşmüş ve maalesef bunların yarısından çoğu da kurtulamayarak vefat etmişlerdir.

Bu salgında önemli olanda %1.5 oranına varan ölüm oranının azaltılmasıdır. Sağlık kurumlarımızın çalışması ve sağlık çalışanlarımızın gayretleri bunu sağlamış durumdadır.   Tedavide bazı değişimlerin yaşanmasını doğal karşılamalıyız. Geliştirilen ilaç ve tıbbi hizmetlerin doğru uygulamalar sayesinde hastalara daha faydalı olduğunu görmekteyiz. Bilimde şüphe gerekir ve bilimi bu geliştirir. Bu iyileşmede aşının koruyucu etkisini göz ardı edemeyiz. Bu salgında da insanlarımıza zarar vermeden faydalı olmanın gayreti ve yolu izlenmektedir. İnsanlarımızın bilimsel olmayan ve genellenmemesi gereken bilgilere itibar etmeden kendilerine verilen hizmetlere bu gözle bakıp değerlendirmesi salgının bitmesinde ve daha az zararla atlatılmasında önemli bir yol olacaktır.