Halil İbrahim KAHRAMAN

Doktor

Covid-19 Salgınında Son Durum

Aralık 2019 yılında Çin’de başlayıp kısa sürede tüm dünyayı etkileyen bu salgın hastalığı ikinci yılını doldurmuştur. Bu güne kadar ülkemizde 10 milyon insan bu hastalığa yakalanmış ve 85 bini ölümle sonuçlanmıştır. Dünyada ise 250 milyon insanın bu hastalığa yakalandığı ve bunların 5 milyonunun ölümle sonuçlandığı bilinmektedir.

Salgın hastalıklar insanlık tarihinde her zaman önemli değişimlere sebep olmuştur. 1918’de başlayıp 3 yıl süren İspanyol gribinin 1. Dünya Savaşının bitmesinde etkili olduğu söylenir. O salgında dünya nüfusu 1.5 milyar olup, 500 milyon insan hastalığa yakalanmış ve 50 milyonu ölmüştür. Daha önceki veba, kolera salgınları insani ve idari felaketleri yaşatmıştır. Covit-19 salgını da benzeri zorlukları günümüz insanına yaşatmış ve yaşatmaya devam etmektedir. İşimizde, aşımızda, komşuluk ilişkilerimizde, ibadetlerimiz dâhil tüm toplantılarımızda direkt veya dolaylı olarak farklı mecburiyetleri yaşadık, yaşamaktayız. Bu hastalığın sebep olduğu beklenmeyen ölümlerin üzüntüsü bir yana, bir çoğunun cenaze törenlerine bile katılamayışımız; hastalanan komşu, eş, dost ve akrabalarımızın kapılarını çalıp yüz yüze geçmiş olsun bile diyemeyişimiz hüznümüzü, acımızı arttıran olaylar zinciridir.

Covid-19’un hayvanlardan geçen ve yapı değişikliği ile insanlarda ağır solunum yolu sorunları yapabilen bulaşıcılık vasfı kazanmış Corona grubu bir virüs olduğunu biliyoruz. Virüslerdeki mutasyon dediğimiz yapı değişikliklerinin de etkisiyle ile salgın devam etmektedir. Viral enfeksiyonlarda bu durum bilinen bir gerçektir. Grip aşılarının her sene yeniden uygulanması bu sebepledir. Alfa, beta, gama, delta ve son olarak omicron varyantları bugüne kadar bilinen çeşitleridir.

Enfeksiyon hastalıkları için en önemli silah AŞI’dır. Birçok bulaşıcı hastalık aşılar sayesinde tehlikeli hastalık olmaktan çıkmıştır. Covid-19 yeni bir virüs olduğu için aşısı yoktu. Ayrıca tıbbın elindeki viral enfeksiyonlarında kullanılan ilaçların etkisiz olması Covid-19 salgını ile mücadeleyi zorlaştırmakta ve salgını insanlık için daha tehlikeli hale getirmekteydi.

Yapılan bilimsel çalışmalar sayesinde aşının bulunması ve 2021 başlarında uygulanmaya başlaması salgının 3. dalgasını daha kolay ve az ölümlü sonuçlarla atlatılmasını sağlamıştır. Sağlık çalışanlarının ve risk gruplarının aşılanarak bağışıklık kazandırılması bu kesimlerdeki hastalanma ve ölüm oranını çok azaltmıştır. Lakin aşılanmanın gerekli hız ve sayıda yapılamaması ve aşı karşıtlığı şeklinde bilimsel olmayan bilgilere inanan insanların aşılarını yaptırmamaları 2021 sonbaharında 4. dalga, Ocak 2022 başında ise 5. dalga diyebileceğimiz bir sonucu doğurmuştur. Bu durum maalesef vaka sayılarının ve ölümlerin artışına sebep olmuştur. Bu dönemlerde şu ana kadar 30 binden fazla insanımız hayatını kaybetmiştir.

2022 yılı başlarında hastalık hala salgın vasfını sürdürmektedir. Ağır karantina uygulamaları olmasa bile koruyucu tedbirlere uymamız gerekmektedir. Aşının koruyucu etkisini unutmadan hatırlatıcı dozların yapılması ihmal edilmemelidir. Hastalıklarda bağışıklığın önemi unutulmamalıdır. Bu sebep ile bağışıklığı kuvvetlendirici beslenme, spor, temizlik ve benzeri durumlara daha çok dikkat edilmeli, bağışıklığı düşüren (yorgunluk, uykusuzluk gibi) durumlardan kaçınılmalıdır.

Salgın ne zaman sonlanır derseniz; şu anda korunma tedbirleri ve aşılanmanın sağlayacağı duruma bakar. Çünkü burada virüsün yeni mutasyonlarının ne yapacağını bilememekteyiz. Sevindirici bir husus, tedavi edici Molnupiravir isimli bir ilacın kullanılmaya başlanmasıdır. Bu ilaç hastalığın başlangıcında kullanılarak iyileşmeyi sağlamaktadır. Bakanlığın kontrolünde gerekli ve uygun vakalarda ülkemizde de kullanılmaya başlanmıştır. Gerek aşının sağladığı bağışıklığın yaygınlaşması, gerekse bu yeni tedavi imkanı sebebiyle bazı ülkelerde salgın tedbirleri kaldırılmıştır. Ülkemizde de hastalığı geçiren ve aşılananların sağladığı bağışıklığa, bu tedavi imkanı da eklendiği için 1 – 2 ay içerisinde salgın hüviyetinden kurtulacağımız düşüncesindeyim.

Bu salgın günlük hayatımızdaki birçok zenginliğin farkına varmamızı, görmemizi sağlamıştır. Ayrıca iki önemli kazanımı daha olmuştur. Birisi başta hekimlerimiz olmak üzere sağlıkçılarımızın ve sağlık kurumlarımızın önemini kavramamızdır. Diğeri ise aşının gerekliliğinin farkına varılıp, yerli aşımız Turkovac’ı üretmemizdir.

Salgının sebep olduğu başta sağlıkçılarımız olmak üzere, tüm ölenlerimize rahmet dilerken, salgınsız ve hastalıksız nice sağlıklı günlere…