Prof. Dr. Ersin Nazif GÜRDOĞAN

Akademisyen

engurdogan@gmail.com

Kurumlarıyla Kurallarıyla Katılımcı Demokrasiyi Benimseyen Ülkeler Savaşları Önleyemezler

Doğu’dan Batı’ya bütün ülkelerdeki krizler, ömür boyu yönetimde kalmak isteyen, seçimlerle  değişmeyen liderlerden kaynaklanır. Oysa küresel krizler bütün ülkeleri, yönetimde ve üretimde, yenilik yapmaya zorluyor. Demokratik kurumlarla ve küresel kurallarla, yönetenlerin güçlerini azaltmadan, yönetilenlerin güçlerini artırmadan, dünyanın karşı karşıya olduğu sorunların, üstesinden gelmek giderek zorlaşıyor. 

Yerel ve küresel krizlerin üstesinden gelmek için, ülkeler bütün kurumlarıyla ve bütün kurallarıyla, Demokratik kültürü içselleştirmeleri, yolunda çalışmalar yapıyor. Üllkeler  insanlığın beş bin yıllık yönetim ve üretim birikiminden yararlanarak, Otokratik yönetimlerden Demokratik yönetimlere evrilmek için, birbirleriyle yardımlaşmak ve dayanışmak zorundalar. Artık hiçbir ülkenin  Demokratik dönüşüme direnerek, ayakta kalması mümkün değildir.

*   

İslam dünyasında Veda Hutbesi, İngilizlerin Magna Carta’sından, Fransız Devrimi’nin ilkelerinden, Amerika’nın Bağımsızlık Bildirisi’nin kurallarından, daha köklü, daha derin yönetim  değerleri taşır. İslam dünyası için Demokrasi, Batı dünyasında olduğu gibi, bütün erdemlerin kendisinden kaynaklandığı değerler düzeni değil, yönetilenlerin yönetenleri belirlemede yararlandıkları, geliştirilmeye açık yöneticileri seçme yöntemidir. 

İki dünya arasındaki etkileşimi, Amerika’da yaşayan Meksikalılardan yola çıkarak anlatan, Octavio Paz’ın Latin Amerika için yaptığı demokrasi değerlendirmeleri, Ortadoğu ülkeleri için de geçerlidir. Paz “Demokrasi bir inanç değildir ve bir mutluluk önermez. Elimizi komşumuza uzatmayı, özgürlük ve barış için, dayatmacı yönetimlere karşı birlikte karşı koymayı öğreten bir yönetim biçimidir”diyerek, yönetimde Demokrasi’nin işlevini ortaya koyar.

İslam dünyasında Demokratik kültürün zenginleşmesine, katkıda bulunacak ülkelerin başında Türkiye geliyor.Türkiye’de yönetimde ve üretimde, yenilenme hareketleri, iki yüzyılık bir tarihsel gelişime dayanır. Türkiye’nin yönetim ve üretim birikimi,Demokratikleşme yönünde önemli adımlar atan, Müslüman ülkelere örnek olacak zenginlikler taşır. Müslüman ülkelerin örnek alacakları, Demokratik birikimi olan başka ülke bulunmuyor. 

Dünyadaki Devrim’ler ve  yüz yıllık Demokrasi  uygulamaları, ülkelerde yönetimleri kan dökmeden değiştirmenin  yolunun, seçimlerden geçtiğini bütün dünyaya anlatıyor. Dünyanın her yanında yönetimleri, kurşun atanlarla değil, oy atanlarla değiştirmek büyük önem taşır. Yirmi birinci yüzyılda yönetimleri değiştirmede, hiçbir insanın oyu karşılıksız kalmadığı, Demokratik seçimlerden daha iyi bir yöntem, bulunmayı ve geliştirilmeyi bekliyor. 

Açıklığın zorunlu olduğu dünyada, bir ülkede yönetilenler ağlarken, yönetenler gülemez.

Ülkelerde siyasal kirlenme, yönetilenlerin yönetenleri değiştirmeleriyle önlenir.

Demokratik yönetimlerde bütün sorunlar, daha çok Demokrasi’yle çözülür.