C. Yakup ŞİMŞEK

Eğitimci, redaktör

C.Yakup_Simsek@hotmail.com

Bildiğiniz "Muhtıra"yı Unutun!

Dedesinin "muhtıra"sını unutamayıp hâlâ kullananlara söylenecek bir şey yok. Neticede "Dedesi koruk yer, torununun dişi kamaşır." elbet...
***
Dedesinin ettiği "muhtıra" haltını yemek istemeyen öz Türkçeci torunlara gelince...
İçinden çıkılmaz bir muamma var onlar için de:
O "muhtıra" haltını yememek uğruna aşağıdakilerden birine sığınmak zorundalar:
A) andıç
B) ansıtaç
C) andırı...
***
Bunlardan "andıç" kelimesi mahallî dilde "hatıra, hediye, armağan; karşı, ön taraf, göz önü, her taraftan görülebilen yer, meydan, açıklık" demek.
Peki, TDK bu "andıç"ı alıp n'apmış?
1930'lu yıllardan itibaren "muhtıra"nın yerine bu "andıç"ı uygun görmüş ve ileri sürmüş. Böylece "andıç" tek başına 45-50 sene "muhtıra"ya kafa tutmuş.
***
45-50 sene "muhtıra"ya tek başına kafa tutan bu "andıç"ın yanına TDK 1981'de bir de "ansıtaç" getirmiş. Anlı şanlı "andıç"tan ümit mi kesmişti, yoksa "muhtıra"ya daha kuvvetli karşı çıkmak için "ansıtaç"ı takviye gücü olarak mı kullanacaktı artık?
Kim bilir...
***
İşin bir de şu cephesi var: Diğer öz Türkçeciler "muhtıra" karşısında seyirci mi kalacaktı?
TDK ve RİT (Resmî İkāmeli Türkçe) tarafından "muhtıra" karşısında cepheye sürülen "andıç-ansıtaç" ekibine güvenip beklemek olur muydu? Her şeyi devletten beklemek yakışır mıydı öz Türkçecilere?
O hâlde "a n d ı ç - a n s ı t a ç" takımına derhâl bir taze kan bulunmalıydı.
***
İşte bu taze kan, "Nutuk" kitabını sadeleştirenlerden Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu tarafından bulundu:
"a n d ı r ı"...
Öz Türkçe olduğunu haykırarak meydana çıkan
bu öz Türkçe pehlivan şu eski tüfek "muhtıra"yı devirmek için biçilmiş kaftan...
"Muhtıra vermek" artık yalnızca tarihin tozlu ve yıpranmış sayfalarında kaldı...